Bilim insanları, dünyanın en büyük yerçekimi dalgası olan gözlemevi için başka bir kullanım alanı daha önerdiler: Bu kullanım alanı ise LIGO gözlemevinin uzaylı warp sürücülerini tespit etmek için kullanılabileceğini öneriyor.
Kütlesi olan nesneler uzayda hareket ettiğinde yerçekimi dalgaları dalgalanır. Gezegenler, nötron yıldızları veya kara delikler gibi daha büyük nesneler daha belirgin yerçekimi dalgaları üretir. Bu uzay-zaman dalgalanmaları ilk olarak 2015’te doğrudan tespit edildi.
Şimdi, ön baskı veri tabanı ArXIV’de 5 Aralık’ta yayımlanan yeni hesaplamalar, ABD merkezli, Dünya’nın en büyük yerçekimi dalgası gözlemevi olan Lazer İnterferometre Yerçekimi-Dalga Gözlemevi yani kısaca LIGO Gözlemevi, uzay aracının ardında kalan uzay-zaman dokusundaki dalgalanmaları arayarak uzaylıların kullandığı warp sürücülerini tespit etmeyi amaçlıyor.
(Warp: Warp motoru, yıldızlararası uzaklıklara ışık hızının pozitif katlarında yolculuğa olanak veren varsayımsal teknoloji.)

LIGO, yerçekimi dalgalarının içinden geçerken uzay-zamanda yaptıkları küçük bozulmaları tespit ediyor. Kesişen iki L-şekilli dedektörden oluşan her biri iki adet 2,48 mil uzunluğunda (yaklaşık 4 kilometre) kol ve içinde iki özdeş lazer ışını bulunan dedektörün bir yerçekimi dalgası Dünya’nın içinden geçerse, lazer ışığının bir kolda olacağı şekilde tasarlanmış. Dedektörün bir kısmı sıkıştırılırken diğeri genişler ve dedektöre gelen ışınların göreli yol uzunluklarında küçük bir değişiklik yaratır. Bununla birlikte, en büyük yerçekimi dalgalarının bile yaptığı uzay-zaman bükülmeleri çok küçük olur. Genellikle bir proton veya nötronun birkaç binde biri büyüklüğündedir. LIGO gözlemevinin yüksek hızlarda seyahat eden veya hızını artıran özel bir teknoloji olan warp sürücüleri tarafından itilen devasa uzay aracının da belirgin titreşimler üreteceğini belirtiyor. Bu, LIGO gözlemevinin inanılmaz derecede hassas olmasını ve çok küçük değişiklikleri tespit etme yeteneğine sahip olmasını gerektiriyor.

Bilim insanları, bu duyarlılığın ne kadar esnetilebileceğini görmek için Dünya’da açıkça saptanabilir yerçekimi dalgaları üretecek en küçük nesnenin hesaplamalarını yaptılar. LIGO tarafından tespit edilebilmesi için, bir uzay ana gemisinin kabaca Jüpiter ile aynı ağırlığa sahip olması, ışığın onda biri hızında hareket etmesi ve Dünya’nın 326.000 ışık yılı yakınında olması gerektiği sonucuna varıldı.
Akla tek bir soru geliyor. Bu ölçekte ve hızda uzay gemileri mümkün mü? Araştırmacılar şimdilik bilmiyor; ancak Avrupa Uzay Ajansı’nın 2037 Lazer İnterferometre Uzay Anteni gibi giderek daha hassas yerçekimi dalgası (GW) dedektörleri konuşlandırıldıkça gemi boyutunu daha makul oranlara sıkıştırmayı umuyorlar. Fizikçiler ayrıca, gelişmiş uzaylı warp sürücülerinin, doğal kaynaklardan ayırt edilebilecek kütle çekimsel dalga modelleri yaratacağını ve eğer tespit edilirse, bu uzaylı dalgaların insanlara teknolojiyi nasıl tersine çevireceklerine dair ipuçları bile sağlayabileceğini belirtti.
Bu keşif, insanlar için çok büyük bir adım olabilir. Uzayda seyahat etmeyi düşünenler için yeni olasılıklar açabilir. Ancak, bu teknolojinin gerçekten var olduğunun doğrulanması ve LIGO gözlemevinin bu amaçla kullanılabilirliğinin araştırılması için daha fazla çalışma yapılması gerekiyor.
Kütleçekimi dalgalarının ilk doğrudan gözlemiyse Livingston ve Hanford’da bulunan LIGO kütleçekim dalgası dedektörleri tarafından, iki kara deliğin birleşmesiyle üretilen bir sinyalin tespitiyle yapıldı. 2017 Nobel Fizik Ödülü, kütle çekim dalgalarının doğrudan tespitindeki rollerinden dolayı Rainer Weiss, Kip Thorne ve Barry Barish’e verilmiştir.
Derleyen: Tuğba Akkesen