Şili kıyılarında yakın zamanda yapılan bir keşif gezisi, derin denizlerde yüzden fazla potansiyel yeni türün keşfedilmesine yol açarak okyanuslarımızdaki inanılmaz yaşam çeşitliliğini ortaya çıkardı.
Falkor araştırma gemisindeki ekip, 1500 metreyi aşan derinlikleri keşfetmek ve keşiflerini canlı yayımlamak için robotik bir su altı aracı kullandı. Buluntular arasında takımyıldız benzeri bir yaşam formu, ince bacaklı kırmızı kabuklular ve biyolüminesan organizmalar vardı.
Göze çarpan keşiflerden biri, kasvetli ifadesi ve avını çekmek için kullanılan parlak yemiyle bilinen, deniz kurbağasına benzeyen yürüyen bir balıktı. Deniz kurbağasının benzersiz görünümü pörtlek gözleri, koruyucu iğneleri ve duyu organlarıyla tığ işi benzeri bir cildi içeriyor. Bu deniz kurbağası, derin deniz yaşamının engin bilinmeyenlerini vurgulayan yeni bir tür.
Keşif ekibi aynı zamanda önceden bilinmeyen dört su altı dağının ve bilim tarafından zaten bilinen diğer altı dağın haritasını da çıkardı. Bu deniz dağları, başka hiçbir yerde bulunmayan eşsiz ekosistemlere ve türlere ev sahipliği yapıyor. Bu da onları koruma açısından kritik alanlar haline getiriyor. Önemlerine rağmen deniz dağlarının yüzde 0,1’inden azı keşfedildi ve çok daha azı balıkçılık ile madencilik gibi zararlı insan faaliyetlerinden korunuyor. Keşfedilen deniz dağlarından ikisi deniz koruma alanları içerisinde yer alırken destekledikleri çeşitli fauna ve habitatları korumak için bu su altı dağlarının daha fazlasının korunmasına acil bir ihtiyaç var.
Ekip, derin deniz ekosistemlerinin daha fazla keşfi ve korunmasının gerekliliğini belirtiyor. Ayrıca ekip bu ortamlardaki yaşamın tam boyutunu anlama konusunda yüzeyin henüz kazınmadığını vurguluyor.
Derleyen: Eliz Canyurt