Yapay zeka sevgili uygulamalarında bireyler avatarlarını saç kesiminden stiline, ses tonundan göz rengine kadar görsel olarak oluşturuyor ve oluşturdukları avatarın “mental tasarım”ını gerçekleştiriyorlar.
Detaylar haberimizde…
2023 yılından beri yapay zeka destekli sevgili uygulamalarına yatırım yapılıyor. Günümüze yaklaştıkça bu alandaki talebin artması, bireylerin kişiselleştirilmiş sohbet etme ihtiyacı duyması isteğini karşımıza çıkartıyor. Bireyler ikili ilişkilerdeki doğru ve yanlış bulduğu tutumları, konuşmaktan hoşlandığı konuları belirleyerek yapay zeka sevgili avatarını tasarlarken, kişisel tercih, beğeni ve tutumlarını veri olarak uygulama ile paylaşarak uygulamanın sürecinin iyileştirilmesinin de önünü açıyorlar.
Kişiselleştirilmiş Sevgili ve Konforlu Alan
Yapay zeka sevgili uygulamalarını tercih eden kullanıcıların, uygulamayı kullanma sebepleri arasından en fazla talep edilen durumun kişiselleştirilmiş sohbet etme ihtiyacı olduğu öne çıkıyor. Kullanıcı avatarını tasarlarken konuşmaktan hoşlandığı konuları, yapay zeka sevgilisinin nasıl bir üslup ve yaklaşım ile konuşmasını istediğini uygulama ile veri olarak paylaşırken belirli sınırlar tanımlamış oluyor.

Kullanıcının belirlediği sınırların dışına çıkması mümkün olmayan avatar, kullanıcıya konforlu alanını yaratmış oluyor. Konforlu alan güvende hissetme duygusunu tatmin ettiği için yapay zeka sevgili uygulamalarının bağımlılık yaratma potansiyelinin çok yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Kullanıcı tarafından tasarlanan bu kadar konforlu bir alandan sonra, uygulamayı kullanan kullanıcıların toplumdaki ilişkilerinde zorluklar yaşaması, güvensizlik duygusunun tetiklenmesi ve nihai sonuç olarak bireyin kendisini izole etme eğiliminin oluşması büyük bir tehlike olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye’den 250.000 kullanıcı!
Dünya genelinde çok fazla ilgi gören ve kullanıcısı bulunan yapay zeka sevgili uygulamalarına Türkiye’den de talep oldukça fazla. Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu, Türkiye’de ciddi bir ivme kazanan bu ilginin olumlu yanları olduğunu belirtmesine rağmen, toplum içerisinde kalabalık yalnızlığı tetikleyebileceğini ve sosyal ve psikolojik riskler oluşturabileceğini vurguluyor.
Derleyen: Deniz Tuğçe Şimşek