Graffiti’nin Gizli Dâhisi Banksy’nin Felsefesi: Duvarlara Kazınan Derinlik

Destek Olun: Dijitaliyidir'de yayımlanan reklamları engellemek için AdBlocker kullanmazsanız bize destek olmuş olursunuz. Ayrıca ekibimize destek olmak isterseniz Google aracılığı ile destek olabilirsiniz. Şimdiden teşekkürler.
Eda Azap
Ekleyen Eda Azap
6 dk okuma süresi

Sokak sanatının gizemli yüzü Banksy, Marsilya’daki yeni eseriyle felsefi tartışmaları yeniden sokağa taşıdı. Platon’un mağara alegorisinden Foucault’nun panoptikonuna uzanan beş eseri, sanatçının yalnızca görsel değil düşünsel bir devrimci olduğunu kanıtlıyor.

Detaylar haberimizde…
Senin bende gördüğün kişi olmak istiyorum.”
Alegori: Soyut bir düşünceyi veya ahlaki bir mesajı, semboller ve mecazlar yoluyla somut bir hikâye ya da görsel anlatım içinde gizleyerek aktarma yöntemidir.

Sokakta Felsefe: Marsilya’daki Yeni Eser Ne Anlatıyor?

Banksy, beş aydan uzun bir aradan sonra Marsilya’da Rue Félix Frégier sokağında ortaya çıkan yeni eseriyle sanat dünyasını yeniden şaşırttı. Bej renkte düz bir duvara sprey ile çizilmiş bir deniz feneri silueti, hemen önündeki paslı bir demir bariyerin gölgesiyle birleşiyor. Eserin üzerine ise şu çarpıcı cümle yazılı:


Senin bende gördüğün kişi olmak istiyorum.”

Bu sade ama düşündürücü duvar resmi, Platon’un Devlet adlı eserinde geçen “Mağara Alegorisi”ni ters yüz ediyor. Platon’un mağarasında insanlar gölgeleri gerçek sanarken, Banksy bu ilişkiyi tersine çeviriyor: Bu kez gölge – bir fener – gerçeklikten daha yüce bir hayali temsil ediyor.

 “Kendin Olmak Abartılıyor” Diyen Sanatçı: Kimliğin Peşindeki Yolculuk

Banksy’nin eseri, izleyiciye şu soruyu yöneltiyor:

“Gerçek olan kim? Şu an olduğun kişi mi, yoksa olabileceğin kişi mi?”

Sokak lambası gibi sıradan bir nesneden çıkan fener gölgesi, umut, potansiyel ve hayal gücünü simgeliyor. “Ben senin gördüğün kişi olmak istiyorum” ifadesi ise bir nesnenin ya da bireyin daha fazlası olma arzusunu, başkalarının inancı yoluyla kendini gerçekleştirme isteğini dile getiriyor.

Girl with Balloon (2002): Schopenhauer’un İmkânsız Arzusu

Girl with Balloon (2002): Kalp şeklinde bir balona uzanan kız figürü. Umudu ve kayıpları simgelemektedir.

Banksy’nin en bilinen eserlerinden biri olan Girl with Balloon, kalp şeklindeki bir balonu uzanarak yakalamaya çalışan küçük bir kızı tasvir eder. Yanında şu cümle yer alır:

Her zaman umut vardır.”

Bu imkânsız gibi görünen arzu, Alman filozof Arthur Schopenhauer’in “irade” kavramıyla örtüşür. Schopenhauer’a göre insanı yönlendiren irrasyonel bir istek, tatmin edilemeyen bir arayıştır. Eserin 2018’de açık artırmada satılırken çerçevesine gizlenmiş bir kağıt öğütücüyle parçalanması ise bu arzunun sonsuzluğu ve imkânsızlığını performatif biçimde ortaya koyar.

Flower Thrower (2003): Barışçıl Gücün Patlayıcı Yüzü

Flower Thrower (2003): Molotof yerine çiçek atan bir protestocu. Şiddetsiz direnişi temsil etmektedir.

Bir başka ikonik Banksy eseri olan Flower Thrower, yüzü maskeli bir adamın bir buket çiçeği fırlatmak üzere olduğu anı betimler. İlk bakışta barışçıl direnişin sembolü gibi görünse de, figürün öfkesi ve pozu dikkat çeker.

Bu eser, Mahatma Gandhi’nin 1919’da geliştirdiği “Satyagraha” yani “hakikatin gücü” felsefesine bir gönderme olarak değerlendirilebilir. Ancak Banksy, güzelliği ve hakikati bir silah haline getirerek bu ideali sorgular: Çiçekler burada yatıştırıcı değil, sarsıcı bir protesto aracıdır.

One Nation Under CCTV (2007): Foucault’nun Gözetim Toplumu

Foucault’nun Hapishanenin Doğuşu adlı eserinde ele aldığı “Panoptikon” kavramını yansıması; “CCTV Altında Bir Ulus”

Londra’daki Oxford Street yakınlarında ortaya çıkan bu duvar resmi, dev harflerle “One Nation Under CCTV” (CCTV Altında Bir Ulus) yazan bir çocuğu ve onu izleyen bir polisi betimler. Gerçek bir güvenlik kamerasının da resmin içine dahil edilmesi, gözetim katmanlarını somutlaştırır.

Bu yapı, Fransız düşünür Michel Foucault’nun Hapishanenin Doğuşu adlı eserinde ele aldığı “Panoptikon” kavramını yansıtır. Herkesin sürekli izlendiği, kontrol altında tutulduğu bir toplum düzeni… Banksy burada sanatla gözetimi deşifre eder.

Mobile Lovers (2014): De Beauvoir ve Modern Yabancılaşma

Mobile Lovers (2014): Sarılan çift, birbirine değil telefonlarına bakıyor.
Dijital çağın yabancılaşması.

2014 tarihli Mobile Lovers eserinde Banksy, birbirine sarılan bir çiftin aslında birbirlerine değil, cep telefonlarına odaklandığını gösterir. Bu durum, Fransız filozof Simone de Beauvoir’ın Belirsizlik Etiği (1947) adlı eserinde tartıştığı özgürlük ve otantiklik kavramlarını anımsatır.

De Beauvoir’a göre gerçek özgürlük, başkalarıyla samimi ilişkiler kurabilmektir. Banksy ise bizi, sahte bağlılıklar ve dijital kopuklukla çevrelenmiş bir çağın trajik yalnızlığıyla yüzleştirir.

Sonuç: Banksy’nin Duvarlarında Saklı Düşünce Atlası

Banksy, yalnızca bir sokak sanatçısı değil; eserlerinde Platon’dan Foucault’ya, Schopenhauer’dan de Beauvoir’a kadar uzanan felsefi mirasla iç içe geçmiş bir düşünce yolculuğu sunar. Marsilya’daki yeni çalışması, bu entelektüel zincirin en yeni halkası olarak yerini alırken şu soruyu bırakıyor geride:

“Gerçek olan ne? Gördüğümüz mü, hayal ettiğimiz mi?”

Banksy Kimdir?

Banksy Sanatı Graffiti Renkli Yağmur Duvarı

Kimliği hâlâ gizemini koruyan Banksy, İngiltere kökenli, stencil (şablon) tekniğiyle yaptığı duvar resimleriyle tanınan bir sokak sanatçısıdır. 1990’lı yılların sonlarından bu yana eserlerinde savaş, gözetim, tüketim kültürü ve çevresel krizler gibi toplumsal ve politik temaları işler. Banksy, “artivist” (sanatçı-aktivist) kimliğiyle, eserlerini sadece estetik değil, aynı zamanda mesaj yüklü birer kamusal müdahale olarak üretir. Anonimliğini koruyarak sanatın yalnızca galerilerde değil, sokaklarda da güçlü bir araç olduğunu savunur. “Girl with Balloon”, “Flower Thrower” ve “Mobile Lovers” gibi sembolleşmiş çalışmaları, çağdaş sanat tarihinde derin izler bırakmıştır.

Kaynakça:

Derleyen: Eda Azap Öztemel

Loading

Bu içeriği paylaş
Yorum bırak, puan ver