Jane Goodall’ın 1960’ta başladığı saha araştırması, sadece hayvan davranışlarına dair bilgimizi değil, insanın kendini tanımlama biçimini de kökten değiştirdi.
Detaylar haberimizde…


Hayallerle Başlayan Bir Afrika Yolculuğu
1960 yılının Temmuz ayında, genç bir İngiliz kadın Tanzanya’nın Gombe Ulusal Parkı’na adım attı. Elinde diploma yoktu, bilimsel eğitimi bulunmuyordu. Ama çocukluk hayalini gerçekleştirme kararlılığı vardı. Jane Goodall, doğa sevgisini bir ömür boyu sürecek bir araştırmaya dönüştürdü. Bu süreçte sadece şempanzelerin değil, biz insanların da ne olduğuna dair düşüncelerimizi sorgulamamıza neden oldu.
Küçük yaşlardan itibaren hayvanlara büyük ilgi duyan Goodall, üniversite yerine sekreterlik eğitimi aldı. Garsonluk ve film prodüksiyon asistanlığı yaparak Afrika’ya gitmek için para biriktirdi. 1957’de Kenya’daki bir arkadaşını ziyaret ettiğinde ünlü paleoantropolog Louis Leakey ile tanıştı. Leakey, onun doğaya olan tutkusu ve otodidakt bilgisi karşısında büyülenmişti. Onu doğal tarih müzesinde asistanı yaptı ve ardından hayatını değiştirecek teklifi sundu: “Şempanzeleri incelemek ister misin?”
Jane Goodall Kimdir?
Jane Goodall, İngiliz primatolog ve çevre aktivisti olarak bilinir. 1934 doğumlu olan Goodall, Tanzanya’daki Gombe Ulusal Parkı’nda yaptığı şempanze araştırmalarıyla dünyaca tanındı. İnsanlarla şempanzeler arasındaki benzerlikleri ortaya koyarak primatoloji alanında devrim yaratan Goodall, hayvan hakları ve doğa koruma konusunda da aktif bir savunucudur. Kurduğu Jane Goodall Enstitüsü aracılığıyla eğitim ve çevre projeleri yürütmektedir.
Bilim Dünyasında Yeni Bir Bakış

Goodall’ın şempanzelerle ilgili gözlemleri, bilim çevrelerinin o zamana kadar kabul ettiği birçok kalıbı yıktı. Yanında annesiyle birlikte, eski bir askeri çadırda konakladıkları ilk aylarda sıtmayla mücadele ettiler. Ancak zamanla orman patikalarını öğrendi ve şempanzelerin onu fark etmeden izlenebileceği noktalar buldu.
Goodall’ın yaklaşımı alışılmışın dışındaydı. Her gün aynı renk kıyafetleri giyiyor, hayvanlara yaklaşmak için acele etmiyor, sabırla bekliyordu. Sonuçta şempanzeler onu tehdit olarak algılamayı bıraktı. Bu sayede saatlerce süren gözlemlerle eşsiz bir sosyal sistemin içinde yer aldı.
Şempanzeler Araç Kullanıyor
Araştırmasının en çarpıcı keşfi, şempanzelerin alet yapabildiği ve kullandığı yönündeydi. David Greybeard adını verdiği bir şempanzenin, termitleri yakalamak için dal parçasından yapay bir alet kullandığını gözlemledi. Bu, bilim dünyası için devrim niteliğindeydi. Çünkü o zamana kadar sadece insanın geleceği planlayarak araç üretebildiği düşünülüyordu.
“Yalnızca biz değiliz,” diyordu Goodall. “Şempanzeler de davranışlarını planlayabiliyor. Küçük dalları yapraklarından temizleyerek termit avına çıkıyorlar. Hatta taşları fırlatıyor, dallarla tehdit edebiliyorlar.”
Şempanze Toplumları ve Aile Bağları
Goodall, şempanzelerin sadece zekâlarıyla değil, duygusal bağlarıyla da insana benzediğini gösterdi. Aralarında el ele tutuşan, sarılan, öpüşen bireyler vardı. Anne-çocuk ilişkileri güçlüydü. Topluluklarını korumak için sınır devriyesi yapıyorlar, dışarıdan gelenleri uzaklaştırıyor, genç dişileri içeri alıyorlardı. Tüm erkekler, yavrulara karşı koruyucuydu.
Ancak Goodall, şempanzelerin sadece barışçıl değil, aynı zamanda saldırgan olabileceklerini de belgeledi. 10 yıllık gözlemin ardından, belirli koşullarda şiddet, hatta yamyamlık gibi davranışlar sergileyebildiklerini kaydetti.
İnsanlarla Ortak Atalar

Goodall’ın bulguları, insanın hayvanlar âleminden ayrı, üstün bir varlık olduğu düşüncesine ciddi bir darbe vurdu. Şempanzelerle genetik benzerliğimizin %98,6 oranında olduğunu ortaya koyan araştırmalar, onun sahada elde ettiği verileri bilimsel olarak da destekledi.
“Bugün insanda gördüğümüz davranışların çoğu, o ortak atada da vardı,” diyordu Goodall. “Taş Devri insanlarını uzun süreli aile bağlarıyla yaşayan, küçük dallarla beslenen ve birbirine sarılan bireyler olarak hayal ediyorum.”
Bir Bilim İnsanından Fazlası
Goodall, Louis Leakey’in teşvikiyle 1962’de doktora programına kabul edildi. Aynı yıl National Geographic onun çalışmalarını belgelemek üzere fotoğrafçı Hugo van Lawick’i Gombe’ye gönderdi. Çekilen belgesel 1965’te yayınlandı ve Goodall dünya çapında tanındı. Van Lawick daha sonra Goodall’ın eşi oldu, oğulları Hugo doğduğunda Gombe’de ona özel güvenli bir alan inşa ettiler.
Goodall’ın çalışmaları sayesinde bugün hayvan davranışlarına dair çok daha bütüncül bir anlayışa sahibiz. O, bilimsel gözlemin empatiyle birleşebileceğini kanıtladı. Araştırmaları, çocuk yetiştirme biçimlerinden çevre korumaya kadar birçok alanda etkili oldu.
Sonuç:
Jane Goodall’ın hayatı, bilimde içgüdülerin ve sezgilerin de ne kadar önemli olabileceğini kanıtladı. Sadece şempanzeleri değil, insanı da anlamamıza yardımcı oldu. Geriye, sessizce gözlem yapan, ormanın derinliklerinde bir dala yaslanıp saatlerce bekleyen genç bir kadının bilim tarihine kazınan izleri kaldı.

Kaynakça:
- BBC Witness History, 2014
- BBC Arşivleri, Terry Wogan Röportajı (1986)
- National Geographic Society
- Jane Goodall Institute
- The Guardian, “They hold hands, they embrace, they kiss” başlıklı haber (2024)
- Gombe Stream Research Centre
Derleyen: Eda Azap Öztemel






