Uzaya çıkmak sadece roketlere binmekten ibaret değil; bu yolculuk yıllarca süren fiziksel, zihinsel ve teknik eğitimlerle dolu karmaşık bir süreci kapsıyor. Peki bu zorlu sürecin ardındaki şaşırtıcı gerçekler neler? Astronot eğitimi hakkında muhtemelen daha önce duymadığınız 10 ilginç ve etkileyici bilgi sizi bekliyor. Hazırsanız, yeryüzünden yıldızlara uzanan bu yolculuğa birlikte göz atalım.
Detaylar haberimizde…
Yeryüzünden Yörüngeye: Uzay Yolculuğuna Hazırlık Süreci
Adayları, yerçekimsiz ortama hazırlanmak için su altında saatler geçiriyor, özel uçaklarda sıfır yerçekimi simülasyonları yaşıyor ve aşırı koşullarda hayatta kalma eğitimleri alıyor. Herkes bu yolculuğa çıkmaya cesaret edemiyor ve nitekim bugüne kadar yalnızca 550 civarında insan bu eşiği aşabildi. Bu ayrıcalıklı gruba Türkiye’den ilk kez katılan isim ise 2024 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu’na çıkan ilk Türk astronot Alper Gezeravcı oldu. Onu takip eden bir diğer önemli isim ise, geçtiğimiz günlerde Blue Origin’in yörünge altı uçuşuyla uzayın sınırına ulaşan Türk iş insanı Gökhan Erdem oldu.
- Yeryüzünden Yörüngeye: Uzay Yolculuğuna Hazırlık Süreci
- Bilim, Zihin ve Güç Savaşı: Astronotların Geçtiği 10 Zorlu Eğitim Aşaması
- 10. Yaş Sınırlaması Bulunmuyor
- 9. Uçuş Kıyafetleriyle Yüzmek Zorundalar
- 8. Adaylar Krater Alanında Eğitim Görüyor
- 7. Uluslararası Uzay İstasyonu Astronotları Rusça Öğrenmek Zorunda
- 6. Katılımcılar Su Altında Oldukça Fazla Zaman Geçiriyor
- 5. Mikro Yerçekimli Bir “Kusmuk Kuyrukluyıldızı” Üzerinde Seyahat Edebilirler
- 4. Tuvalet Eğitimi Almak Zorundalar
- 3. Uzaydan Dünyaya Sert İniş: Astronotlar için Vahşi Doğa Provası
- 2. Hava Yastıklı Zeminlerde Astronot Eğitimi
- 1. Uzay Yolculuğu için Yıllarca Bekliyorlar
Bilim, Zihin ve Güç Savaşı: Astronotların Geçtiği 10 Zorlu Eğitim Aşaması
Hayallerini gerçeğe dönüştürüp uzay yolcuları arasına katılmak isteyen astronot adaylarını oldukça zorlu bir eğitim süreci bekliyor. Adaylar, ağır uçuş kıyafetleriyle saatlerce yüzmek, mide bulandırıcı test uçuşlarına katlanmak ve bugüne kadar tasarlanmış en garip tuvalet sistemleriyle başa çıkmak zorunda kalıyor ancak bu zorlu süreci başarıyla tamamlayanları, gerçekten olağanüstü ödüller bekliyor. Eğer bir gün NASA’nın yeni astronot ilanına başvurmayı düşünürseniz, bilmeniz gereken bazı şaşırtıcı bilgiler var. (Ve elbette birkaç eğlenceli bilgi de cabası.)

10. Yaş Sınırlaması Bulunmuyor
NASA astronotu olmak isteyen adayların önünde ciddi kriterler bulunuyor. Adayların mutlaka biyoloji, mühendislik ya da bilgisayar bilimleri gibi STEM alanında en az lisans diplomasına sahip olmaları gerekiyor. Ayrıca başvuru yapacak kişilerin ABD vatandaşı olması ve göz sağlıklarının iyi durumda bulunması şart. (Gözlük kullanımı kabul ediliyor.) Bunun yanında ya en az 1.000 saatlik jet uçağı uçuş deneyimi ya da üç yıllık profesyonel iş deneyimi aranıyor ancak şaşırtıcı bir şekilde, astronot adayları için resmi bir yaş sınırı yok. Bugüne kadar 26 yaşındaki adaylardan 46 yaşındakilere kadar geniş bir yaş aralığı kabul gördü. Hatta 1998’de, John Glenn 77 yaşında yeniden uzaya çıktı.
Yine de astronot olma ihtimali oldukça düşük gibi görünüyor. Örneğin 2016 yılında NASA, eğitim programına yeni adaylar alacağını duyurduğunda tam 18.300 başvuru aldı ve sadece 12 kişi kabul edildi. Bu, yalnızca %0,065’lik bir kabul oranı demek! Seçim süreci genellikle iki aşamadan oluşuyor. İlk aşamada yaklaşık 120 aday mülakata çağrılıyor ve ardından içlerinden en iyi 8 ila 14 kişi NASA’nın yeni astronot sınıfına alınıyor. Eğitimin ilk aşaması yaklaşık iki yıl sürüyor ve bu süreci başarıyla tamamlayanlar resmi olarak astronot unvanını kazanıyor ancak bu, hemen uzaya çıkacakları anlamına gelmiyor çünkü asıl görevler için bekleme süreci başlıyor.

9. Uçuş Kıyafetleriyle Yüzmek Zorundalar
Adaylar için gereken yüzme eğitimi birçok kişi için sürpriz olabiliyor, hatta bazıları yüzme bilmeden başlıyor. Eğitim sürecinin ilk ayında adayların zorlayıcı bir yüzme testini geçmeleri gerekiyor. Bu testte, adayların yaklaşık 127 kilogram ağırlığında uçuş kıyafeti ve spor ayakkabılarıyla 25 metrelik havuzda durmadan yüzmeleri gerekiyor. Bu mesafeyi serbest stil, kurbağalama veya yan yüzme stillerinden biriyle tamamlayabiliyorlar.
Yüzmenin ardından adayların 10 dakika boyunca havada kalmaları gerekiyor. Ayrıca tüm astronotların dalış sertifikası almaları zorunlu. Pilotluk deneyimi olmayan adaylar ise deniz kuvvetleri tarafından verilen su üzerinde hayatta kalma eğitimine tabi tutuluyor; burada filika kullanımı ve kurtarma araçlarıyla iletişim gibi beceriler öğretiliyor. Bu eğitim uzun süre açık denizde yapıldıktan sonra, günümüzde kapalı havuzlarda devam ediyor.

8. Adaylar Krater Alanında Eğitim Görüyor
Ay’ın yüzeyi sayısız kraterle dolu olmasına rağmen Dünya’da buna benzer kraterler çok nadirdir. NASA, astronotlarını bu kraterli araziye alıştırmak için 1961’de Apollo programı kapsamında bir çözüm buldu. Yaklaşık 50 bin yıl önce kuzey Arizona’da oluşan ve “Meteor Krateri” olarak bilinen büyük bir krateri eğitim amaçlı kullandılar. Bu krater derinliği yaklaşık 174 metre, genişliği ise 1,25 kilometre. Ayrıca 1963 yılında Arizona’daki Flagstaff yakınlarında, Ay yüzeyini taklit eden bir alan oluşturmak için çok sayıda dinamit patlatılarak yüzlerce yapay krater yapıldı. Burada astronotlar, arazi araçlarını test etti ve toprak örnekleri aldı. Bu alan günümüzde de astronot eğitimlerinde aktif olarak kullanılıyor.

7. Uluslararası Uzay İstasyonu Astronotları Rusça Öğrenmek Zorunda
Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) ulaşım şu anda yalnızca Rus yapımı Soyuz uzay araçlarıyla sağlanıyor. Bu nedenle tüm adayların teknik düzeyde Rusça öğrenmesi gerekiyor. NASA, adaylarını yoğun dil eğitiminden geçiriyor; birebir dersler alıyorlar ve bazıları Moskova’da ev sahibi ailelerle yaşayarak pratik yapıyor. Rusça, birçok astronot için eğitim sürecinin en zorlu kısmı olarak görülüyor.

6. Katılımcılar Su Altında Oldukça Fazla Zaman Geçiriyor
Houston’daki Johnson Uzay Merkezi yakınlarında, devasa bir eğitim havuzu bulunuyor: Neutral Buoyancy Laboratory (NBL). Bu havuz, 12 metre derinliğinde, 62 metre uzunluğunda ve 31 metre genişliğinde ve olimpik yüzme havuzundan bile büyük. Su sıcaklığı 27-30°C arasında tutuluyor ve her gün filtreleniyor.
Astronotlar bu havuzda, uzaydaki ağırlıksızlık hissine alışmak için eğitim alıyor. Erken aşamada dalış sertifikası alan adaylar, astronot kıyafetleriyle suya indiriliyor ve her biri iki güvenlik dalgıcı tarafından yönlendiriliyor. Havuzda, ISS modüllerinin ve Soyuz uzay aracının birebir kopyaları bulunuyor. Adaylar, bu ortamda kenetlenme, gemi tamiri ve uzay yürüyüşü simülasyonları gibi görevleri uygulamalı olarak gerçekleştiriyor. Bir astronot, uzayda geçireceği her bir saat için bu havuzda yaklaşık 6-8 saat antrenman yapmakta.

5. Mikro Yerçekimli Bir “Kusmuk Kuyrukluyıldızı” Üzerinde Seyahat Edebilirler
Ağırlıksızlık hissini yaşatmanın tek yolu su altı değil. NASA, astronot adaylarını yerçekimsiz ortama hazırlamak için bir diğer yöntemi daha kullanıyor: az yerçekimli uçuşlar.
1959’da NASA, eski askeri uçakları modifiye ederek bu eğitimler için kullanmaya başladı. Bu uçuşlara, yolcuları sık sık mide bulantısına uğrattığı için esprili bir şekilde Kusmuk Kuyrukluyıldızı adı verildi.
Uçuşlarda geniş iç hacimli ve duvarları yumuşak kaplı uçaklar tercih ediliyor. Uçak, dalga şeklinde bir rota izleyerek yükselip hızla alçaldığında, içeridekiler yaklaşık 20-25 saniye boyunca ağırlıksızlık hissi yaşıyor. Bu deneyim, ilk kez katılanların üçte birinde mide bulantısı ve kusmaya yol açabiliyor. Her ne kadar günümüzde bu uçuşlar astronot eğitimi için zorunlu olmasa da, 2017’deki astronot adayları Kanada ile ortak yürütülen bir program kapsamında bu deneyimi yaşama fırsatı buldu.

4. Tuvalet Eğitimi Almak Zorundalar
Yerçekimsiz ortamda klasik sıhhi tesisat işe yaramaz; bu yüzden ISS’teki tuvaletler vakumlu sistemler ile çalışıyor. Serbestçe dolaşan atıkların kabin içinde süzülmesi istenmediği için, bu yüksek teknoloji ürünü tuvaletler, idrar ve dışkıyı vakumlayarak topluyor. İdrar yapmak için astronotlar, koltukların yanında bulunan uzun hortumlara bağlı değiştirilebilir başlıklar (kadınlar ve erkekler için ayrı) kullanıyor. Uygun başlığı seçip hortuma bağladıktan sonra bir düğmeye basarak fanı çalıştırıyorlar. Bu fan, idrarı bir depoya çekiyor.
Peki ya büyük tuvalet?
Bu konuda da aynı prensip geçerli: astronotlar, sadece 10 santimetrelik dar bir açıklığa dışkılarını yönlendirmek zorunda. Dünya’da kullandığımız klozetlerin çapı genellikle bunun üç katı kadar olduğundan, uzay klozetinde “nişan almak” gerçekten ustalık gerektiriyor. Günümüzde ISS’te kullanılan yeni nesil tuvaletler, idrarı içme suyuna dönüştüren geri dönüşüm sistemine bağlı ancak temel prensip hâlâ aynı: güçlü vakum ve bol pratik.

3. Uzaydan Dünyaya Sert İniş: Astronotlar için Vahşi Doğa Provası
Uzayda görev yapmak, yalnızca teknolojik bilgi değil aynı zamanda hayatta kalma becerisi de gerektiriyor. Mikrometeoritlerden teknik arızalara kadar pek çok tehlikeyle karşı karşıya kalan astronotlar, yörüngedeki görevlerinde olduğu kadar dünyaya dönüş yolculuklarında da birçok riski göze almak zorundalar. Peki ya dönüş kapsülü rotasından saparsa ve mürettebat, tehlikeli bir bölgeye iniş yaparsa? İşte bu ihtimal nedeniyle dünya genelindeki uzay ajansları, astronot adaylarına vahşi doğada hayatta kalma eğitimi veriyor.
NASA, Apollo döneminden itibaren bu eğitimi önemsiyor. O yıllarda Ay görevlerine hazırlanan adaylar, Panama ormanlarında eğitim kamplarına gönderiliyor, teorik derslerin ardından ıssız arazilerde pratik yapıyorlardı. Günümüzdeki astronot adayları ise bu süreci genellikle Amerika’nın Maine kırsalında geçiriyor. ABD ordusundan uzman eğitmenler eşliğinde uçak kazası simülasyonları yapılıyor, ilk yardım becerileri kazandırılıyor ve astronotlara uzay araçlarında bulunduracakları acil durum kitleriyle nasıl başa çıkacakları öğretiliyor.

2. Hava Yastıklı Zeminlerde Astronot Eğitimi
Uzayda ağır eşyaları hareket ettirmek yerçekimsiz ortamda kolay gibi görünse de, harekete geçen bir cismi durdurmak ya da yönünü değiştirmek oldukça zordur. Bu nedenle astronot adayları, NASA’nın Johnson Uzay Merkezi’nde bulunan hava yastıklı (air-bearing) özel zeminlerde pratik yapar. Bu zeminler, büyük ve ağır nesnelerin uzaydaki hareketlerini simüle etmek için kullanılır; adeta dev bir hava hokeyi masası gibidir.
Metalden yapılan bu düzlemlerde, cisimlerin altına yerleştirilen test pedleri sayesinde cisimler zeminden hafifçe yükselir. Adaylar burada, büyük nesneleri yönlendirme becerilerini geliştirir ve kişisel hareket araçları olan Manned Maneuvering Unit (MMU) sistemlerini test eder. Benzer hava yastıklı zeminler sadece NASA’da değil, Avrupa Uzay Ajansı gibi kurumların robotik laboratuvarlarında da kullanılmaktadır.

1. Uzay Yolculuğu için Yıllarca Bekliyorlar
Astronot adayları, zorlu temel eğitim programını başarıyla tamamladıktan sonra NASA tarafından astronot adayı olarak seçilirler ancak çoğu için uzaya çıkma fırsatı hemen gelmiyor. İlk görev atamalarını beklerken, genellikle birkaç yıl boyunca Dünya’da mühendislerle işbirliği yapmak veya uluslararası ilişkilerde görev almak gibi işleri üstleniyorlar. İlk uzay görevlerine başlamadan önce ise daha özel eğitimler alıyorlar ve genellikle deneyimli astronotların rehberliğinde ilk yolculuklarına çıkıyorlar. Örneğin, bir astronot temel eğitimi 2006’da tamamlamasına rağmen ancak 2010’da uzaya gitmişti. Avrupa Uzay Ajansı’nda da benzer uzun bekleyişler yaşanabiliyor; kimi astronotlar on yıllarca görev beklerken, bazıları temel eğitim bitmeden bile görev alabiliyor.
Derleyen: Gamze Büyükkaya Tunçay





