İngiliz doğabilimci Colin Wyatt, 1940’larda Avustralya’daki müzelerden binlerce nadir kelebek örneğini sistematik olarak çaldı. Geri getirilen örneklerde yapılan incelemeler, yarım asır fark edilmeyen sahtecilikleri ortaya koydu.
Detaylar haberimizde…
Doğa tarihine ışık tutan müze koleksiyonları, bilim insanlarının modern biyolojik ve ekolojik çalışmalardaki referans noktalarıdır. Ancak 20. yüzyılın ortalarında Avustralya’daki bazı koleksiyonlarda yaşanan büyük çaplı hırsızlıklar, bu güvenin ne kadar kırılgan olabileceğini gösterdi. Colin Wyatt adlı İngiliz doğabilimci, Avustralya’nın Sydney, Melbourne ve Adelaide kentlerindeki müzelerden yaklaşık 3 bin nadir kelebek örneğini çaldı. Yakın zamanlarda yapılan analizler, bazı holotip (türde temsili örnek) örneklerin asıllarının yer değiştirilmiş olduğunu ve yerine dikkatlice boyanmış kopyaların konulduğunu ortaya çıkardı. Bu olay, sadece bir müze soygunu değil, bilimsel mirasın ve müze güvenilirliğinin sorgulanmasına yol açan bir dava hâline geldi.
Wyatt: Bir Doğabilimci, Sanatçı, Maceraperest
Colin Wyatt, Britanya’da aristokrat bir aileden geliyordu ve çocukluktan itibaren kelebeklerle ilgilenmeye başlamıştı. Eğitim ve sanatla da iç içe büyüyen Wyatt, Avrupa’da dağcılık, kayak ve entomoloji alanlarında kendine ün edinmişti. 1930’larda Avustralya’ya geldiğinde, doğa, sanat ve sosyal çevre dünyasında hızla kendine yer buldu.
Wyatt, müzelerle dostane ilişkiler kurarak koleksiyonlara erişim sağladı. Hem eser bağışında bulundu hem de bilim insanlarıyla yakın bir temasa girdi. Ancak bu samimi görüntünün ardında yıllar boyunca planlanmış bir hırsızlık kampanyası gizliydi.

Soygunun Ortaya Çıkışı: Eksilenler Fark Ediliyor
Olay, Ocak 1947’de Melbourne’deki Ulusal Müze’nin bodrum katındaki bir çekmecede üç eksik kelebek örneği fark edilmesiyle başladı. Ancak kısa süre içinde eksilen örnek sayısı 800’ü aştı ve Sydney ve Adelaide’daki müzelerdeki kayıplarla birlikte toplamda 3 binden fazla nadir kelebek örneğinin çalındığı anlaşıldı.
Yetkililer durumu incelemeye başladıklarında, Wyatt’ın Avustralya’yı terk etmeden önce İngiltere’ye birçok örnek gönderdiği belirlendi. Bu örneklerin arasında özellikle bilimsel değeri yüksek olan bazı holotip örnekler de vardı.
İngiltere’de yapılan aramalarda Wyatt’ın evinde 40 bin kelebeğe kadar örnek bulunduğu bildirildi. Wyatt sonunda suçlamaları kabul etti ve evlilik sorunları nedeniyle “zihinsel çöküntü” yaşadığını öne sürdü.
Sahtecilik Üstü Sahtecilik: Boyanmış Dekor Örnekler
Günümüzde bilim insanları, Wyatt’ın insanüstü dikkat ve ustalıkla bazı özel örneklerin orijinallerini çıkarıp yerine boyanmış kopyalarını koyduğunu belirledi. Örneğin 1922’de John Hopson tarafından Avustralya’daki dağlarda bulunan ve bilim dünyasında “flame hairstreak” adıyla tanımlanan kelebek örneği, müze koleksiyonunda hâlâ kopya şekilde bulundu. Araştırmacı Dr. Michael Braby, asıl kelebeğin çalındığını, müzede sergilenenin ise benzer bir türün kanatlarının çok ince boyayla değiştirilmiş versiyonu olduğunu keşfetti.
Bu durum, sadece örneklerin kaybolması değil, bilimsel verilerin güvenilirliğinin de ciddi biçimde bozulduğunu gösterdi. Çünkü holotip örnekler, tür tanımlamalarında referans kabul edilir; yanlış veya değiştirilmiş bir örnek bilimsel çalışmaları temelden çarpıtabilir.

Müze Sistemine Darbe: Güven ve İşbirliği Krizi
Wyatt vakası, “müze koleksiyonu bakımına duyulan güven”in ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koydu. Koleksiyonlarda çalışan uzmanların, amatör koleksiyoncularla işbirliği yapma biçimleri ciddi şekilde sorgulanmaya başladı. Bir zamanlar bilimsel topluluğa katkı sağlayacağı düşünülerek koleksiyonlara erişim verilen amatörler, aslında sistemin zayıf noktalarını da kullanabiliyordu.
Dahası, tarihsel koleksiyonların bazıları, sömürgeci keşifler döneminde toplanmış örneklerle kurulmuştu. Wyatt’ın vakası, o dönemin etik sınırlarının günümüzde nasıl yeniden değerlendirildiğini ortaya koydu. Araştırmacılar, koleksiyonların oluşturulma sürecinde doğaya, yerli halklara ve bilimsel sorumluluğa dair sorgulamaları artırdı.
Geri Getirmeler, Eksik Parçalar ve Kapanmamış Sorular
1947’de bir kısmı İngiltere’den Avustralya’ya iade edilen örneklerle birlikte müzeler, koleksiyonlarını yeniden düzenlemeye çalıştı. Ancak bazı holotip örnekleri hâlâ eksik ya da başka koleksiyonlarda sıkışmış durumda.
İlginç şekilde, Wyatt’ın annesinin evinde bulunan bazı türlerin orijinalleri başka ülkelere gönderilmiş durumda. Örneğin Bavaria’daki zooloji koleksiyonunda bulunan bazı örnekler, hâlâ Avustralya’ya dönmeyi bekliyor.
Bugün, bilim insanları hâlen Wyatt’ın bıraktığı “ayak izlerini” izleyerek orijinalliği tartışılan örnekleri ayırt etmeye çalışıyor. Bazıları müze koleksiyonlarına iade edilirken, bazıları uzun süreçlerle doğrulanıyor ya da eski kataloglarla karşılaştırılıyor.

Geçmişten Gelen Uyarı
Büyük Kelebek Soygunu, yalnızca bir “bilimsel hırsızlık” olayı değil; müzelerin koleksiyon güvenliği, etik doğabilim uygulamaları, koleksiyoncu–kurum ilişkileri ve bilimsel mirasa dair büyük bir uyarı olarak kalıyor. Wyatt’ın önceden planlanmış yaklaşımı, titiz sahteciliği ve uzun vadeli etkileri, bugün hâlâ bilim dünyasını etkiliyor.
Bu olay, müzelerin sadece nesneleri değil, veriyi, tarihi, güveni sakladığını gösterdi. Wyatt’ın eylemleriyle ortaya çıkan çatlaklar, günümüzde müze yönetim sistemlerinin yeniden ele alınması, erişim protokollerinin sıkılaştırılması ve bilimsel sorumluluğun kurumsallaşması gerekliliğini gündeme getirdi.
Bilim insanları hâlâ Wyatt’ın en başta çaldığı örnekleri arıyor; müzeler unutulmuş çekmeceleri gözden geçiriyor; koleksiyon dünyası, bu koleksiyonların ışığı altında yapılan yeni tanımlamaları inceliyor.
Derleyen: Merve Tuncel







