NASA uzay ajansı tarafından yürütülen Yüzey Suyu ve Okyanus Topografyası görevi, Dünya yüzeyindeki tuzlu ve tatlı su kaynakları hakkında veriler sağlayacak.
NASA, dünyadaki tatlı su sistemlerini küresel bir perspektiften incelemek üzere ilk görevini başlattı. Yüzey Suyu ve Okyanus Topografyası (SWOT) görevi, su gözlem uydusunun 16 Aralık Cuma günü Kaliforniya’daki Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssü’nde bulunan Uzay Fırlatma Kompleksi 4E’den fırlatılmasıyla başladı. Fırlatma işlemi, SpaceX Falcon 9 roketi aracılığıyla gerçekleştirildi.

Görevde sadece okyanuslar değil aynı zamanda göller ve nehirler gibi tatlı su sistemlerini de gözlemlenmesi amaçlanıyor. Böylece araştırmacılar bu sistemler ile okyanus arasındaki su akışını inceleyecek ve gezegendeki su akışının daha eksiksiz bir resmini elde etmek için suyun derinliğini gözlemleyecekler.
NASA Yöneticisi Bill Nelson, yaptığı açıklamada “Isınan denizler, aşırı hava koşulları ve daha şiddetli orman yangınları… Bunlar insanlığın iklim değişikliği nedeniyle karşı karşıya kaldığı sonuçlardan sadece bazıları. İklim krizini çözmek için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Bu doğrultuda SWOT, uzun süredir devam eden uluslararası bir ortaklığın hayata geçirilmesidir ve sonucunda toplumları bu zorluklarla yüzleşebilmeleri için daha iyi donatacaktır.” dedi.
SWOT, en az 21 günde Dünya yüzeyindeki tatlı su sistemlerinin %90’ından fazlasını araştıracak. Yüzeyin geniş alanlarını aynı anda gözlemlemek için Ka-band radar interferometresi veya KaRIn adı verilen radar tabanlı bir araç kullanacak. Bu sayede yüzeyin büyük bir bölümünü daha yüksek bir çözünürlükte gözlemlenebilecek ve tatlı su sistemleri çok daha doğru bir şekilde izlenebilecek.
NASA Yer Bilimleri Bölümü Direktörü Karen St. Germain, “SWOT’u iş başında görmek için sabırsızlanıyoruz. Bu uydu, bilim ve teknolojik yeniliklerle Dünya’daki yaşamı nasıl geliştirdiğimizi somutlaştırıyor. Bu inovasyonun sağlayacağı veriler, Dünya’nın havası, suyu ve ekosistemlerinin nasıl etkileşime girdiğini ve insanların değişen gezegenimizde nasıl gelişebileceğini daha iyi anlamak için çok önemlidir.” dedi.
Derleyen: Deniz Akbulut