Carnegie Mellon Üniversitesi ve Waterloo Üniversitesinden araştırmacılar, Wi-Fi sinyallerini kullanarak duvarların ötesinden insan vücudunun haritasını çıkarabildiklerini iddia ediyorlar.
Araştırmacılar yıllardır kamera ya da pahalı LIDAR (ışık ve menzil algılama sensörleri) donanımı kullanmadan insanları duvarların arkasından görmenin yolları üzerinde çalışıyorlar. 2013 yılında MIT’den bir grup araştırmacı duvarların arkasını görmek için cep telefonu sinyallerini kullanmanın bir yolunu buldu. 2018’de ise başka bir MIT ekibi, başka bir odadaki insanları tespit etmek ve hareketlerini görebilmek için Wi-Fi kullanmıştı. Şimdi de Carnegie Mellon Üniversitesi ve Waterloo Üniversitesinden araştırmacılar Wi-Fi kullanarak duvarların arkasını görmek için yeni teknolojiler geliştirdi.
Carnegie Mellon Üniversitesindeki araştırmacılar, sadece Wi-Fi yönlendiricileri kullanarak bir odadaki insan vücudunun üç boyutlu şeklini ve hareketlerini tespit etmek için yeni bir yöntem geliştirdi. Ekip, Londra merkezli araştırmacılar ve Facebook’un yapay zekâ ekibi tarafından geliştirilen, bir fotoğraftaki insan vücudunun yüzeyindeki tüm pikselleri haritalandıran bir sistem olan DensePose’u kullandı. Böylece yönlendiriciler tarafından gönderilen ve alınan Wi-Fi sinyallerinin fazını ve genliğini insan vücudundaki koordinatlarla eşleştiren derin bir sinir ağı oluşturdular.
Söz konusu teknoloji, bir duvarın içinden odanın içinde yankılanacak düşük güçlü bir Wi-Fi sinyali göndererek çalışıyor. Gönderilen sinyal, odadaki nesneleri algılayarak durağan nesneleri ekarte ediyor. Sinyal geri döndüğünde ise radar benzeri bir görüntü oluşturmak için hareketli nesnelerin yansımasını kullanıyor. Araştırmacılar, bu teknolojinin standart alçıpan, ahşap çitler ve hatta beton duvarlarda bile çalışabildiğini belirtiyor. Ancak elde edilen bilgilerin doğruluğunun menzile ve duvarın türüne bağlı olduğunu da vurguluyorlar.

Carnegie Mellon araştırmacıları, bir odadaki insanları algılamak söz konusu olduğunda Wi-Fi sinyallerinin normal RGB kameralar için ikame görevi görebileceğine inanıyor. Araştırmacılara göre Wi-Fi kullanımı, normal kamera lenslerinin karşılaştığı zayıf aydınlatma ve tıkanma gibi engellerin üstesinden geliyor. Araştırmacılar, gelişmiş ülkelerdeki hanelerin çoğunun evinde zaten Wi-Fi olduğunun altını çizerek bu teknolojinin güçten düşmüş yaşlı insanların izlenmesinde ya da evdeki şüpheli davranışları tespit etmek için kullanılabileceğini belirtiyorlar.
Waterloo Üniversitesindeki araştırmacılar ise Wi-Peep adlı drone destekli bir cihaz geliştirdi. Wi-Fi ağlarını kullanarak duvarların arkasını görebilen Wi-Peep adlı drone destekli cihaz, binalara yakın uçabiliyor. Böylece bina içindeki Wi-Fi özellikli cihazları tanımlamak ve bulmak için bina sakinlerinin Wi-Fi ağını kullanıyor. Ağ, şifre korumalı olsa bile akıllı cihazlar menzil içindeki herhangi bir cihazdan gelen temas girişimlerine otomatik olarak yanıt veriyor. Wi-Peep uçarken bir cihaza birkaç mesaj göndererek her birinin yanıt süresini ölçüyor ve cihazın bir metre içindeki konumunu belirlemesini sağlıyor.

Wi-Peep’i özellikle kayda değer kılan şey ise erişilebilirliği ve ulaşım kolaylığı. Ekip, cihazı mağazadan satın alınan bir drone ve kolayca satın alınabilen 20 dolarlık bir donanım kullanarak inşa etti. Bu, doğru uzmanlığa sahip herkesin benzer bir cihazı kolayca oluşturabileceği anlamına geliyor. Araştırmacılar bu teknolojinin, kolluk kuvvetlerinin bir binaya saldırması, yanan bir binada insanları arayan itfaiyecilere yardımcı olması ve arama kurtarma operasyonlarında kullanılması gibi birçok potansiyel kullanım alanı olduğunu belirtiyorlar.
Derleyen: Deniz Akbulut