The Lancet Planetary Health dergisinde kısa süre önce yayımlanan kapsamlı bir araştırmaya göre küresel nüfusun %99’u (neredeyse tüm Dünya) PM 2.5 olarak bilinen zararlı hava kirleticilerine maruz kalıyor.
Araştırmaya göre küresel nüfusun sadece yüzde 0,001’i, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından tavsiye edilen güvenli eşiğin altında PM 2.5 seviyelerine sahip bölgelerde yaşıyor ve bu da dünyadaki arazinin yüzde 0,18’inden daha azına tekabül ediyor.
Monash Üniversitesi Halk Sağlığı ve Önleyici Tıp Fakültesinde profesör olan çalışmanın Başyazarı Yuming Guo, Washington Post’a verdiği demeçte “Neredeyse hiç kimse hava kirliliğinden korunamıyor. Araştırmanın şaşırtıcı sonucu, Dünya’nın neredeyse tüm bölgelerinde yıllık ortalama PM 2.5 konsantrasyonlarının WHO tarafından tavsiye edilen hava kalitesi kılavuzlarından daha yüksek olmasıdır.” açıklamasında bulundu.
PM 2.5, 2.5 mikrondan daha geniş olmayan ince bir hava partikülü. Bir kum tanesinden otuz kat daha küçük olduğu için akciğerlerimizi ve kan dolaşımımızı kolayca istila edebiliyor. Akciğer kanseri, şüphesiz bir endişe kaynağı ancak PM 2.5’in kalp hastalıklarına yol açma ve bu hastalıkları şiddetlendirme potansiyeli de göz ardı edilemez bir gerçek.
ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından yapılan araştırmaya göre PM 2.5’e birkaç saat gibi kısa bir süre maruz kalmak “kardiyovasküler hastalıklara bağlı kalp krizi ve ölümü” tetikleyebiliyor. Uzun süreli maruz kalınması ise “kardiyovasküler ölüm riskinin artmasına ve beklenen yaşam süresinin azalmasına” sebep olabiliyor.
2021 yılında WHO, hava kirliliğinin insan vücudunu nasıl etkilediğine dair yeni anlayışlara yanıt olarak PM 2.5 eşiğini metreküp başına on mikrogramdan sadece beşe indirerek hava kalitesi yönergelerini revize etti. Ertesi yıl, BM ajansı Guo’nunkine benzer bir araştırma yaptı ve küresel nüfusun yüzde 99’unun yüksek PM 2.5 seviyelerine maruz kaldığını ve yönergelerini aştığını tespit etti.
WHO’nun çalışmasından farklı olarak Guo’nun çalışması, Dünya çapında zararlı partiküllerin günlük seviyeleri hakkında bilgi veren ilk çalışma olma özelliğini taşıyor. Guo bir basın açıklamasında, ekibinin bunu dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden gelen yer verilerini, uydu tabanlı meteorolojik verileri ve tüm bunları entegre etmek için “yenilikçi bir makine öğrenimi yaklaşımını” birleştirerek başardığını açıkladı.
O ve ekibi, günlük seviyelerin son yirmi yılda Kuzey Amerika ve Avrupa’da düşerken Güney Asya, Latin Amerika ve Avustralya da dahil olmak üzere diğer bölgelerde yükselmeye devam ettiğini tespit etti.
Araştırmacılar ayrıca 2000 ve 2019 yılları arasında küresel ortalama PM 2.5 seviyesinin metreküp başına 32,8 mikrogram ile son derece yüksek olduğunu ve önerilen eşiğin altı katından fazla olduğunu tespit etti. Böylesine endişe verici bir yaygınlık, Lancet’te yayımlanan ve hava kirliliğinin 2015 yılında dokuz milyon erken ölümden sorumlu olduğunu belirleyen 2022 tarihli bir çalışma gibi diğer çalışmalarda bulunan uğursuz ölüm oranlarını yansıtıyor. Bu ölümlere rağmen EPA da dahil olmak üzere Dünya’nın dört bir yanındaki birçok çevre kuruluşu, PM 2.5 eşik değerlerini hala WHO’nun eşik değerlerini aşacak şekilde koruyor.
Guo, çalışmasından elde ettiği bilgilerle “politikacıların, halk sağlığı yetkililerinin ve araştırmacıların hava kirliliğinin kısa ve uzun vadeli sağlık etkilerini daha iyi değerlendirebileceklerini ve hava kirliliğini azaltma stratejileri geliştirebileceklerini” umuyor.
Derleyen: Ayşegül Erdönmez