Evrenimiz, çok sayıda evrenden sadece birisi olabilir mi? Bilim insanları kendi evrenimizin ötesinde başka bir evren olup olmadığını merak ediyor.
Bilim insanları, içinde bulunduğumuz evreni daha iyi tanımlamaya başladığından beri filozoflar, hayalperestler ve bilimkurgu yazarları paralel evrenler üzerinde kafa yormakta. “Evren” dediğimiz yapı, bildiğimiz her şeyi; gezegenleri, yıldızları ve galaksileri, uzayı ve zamanın kendisini içerir, hiçbir şeyi dışarıda bırakmaz. Astronomların ölçümlerine göre bizim evrenimiz yaklaşık 93 milyar ışık yılı genişliğinde.
Tüm teorilerin ortak noktası, gözlemleyebildiğimiz uzay ve zamanın tek gerçek olmadığının öne sürülmesi.

The Number of the Heavens adlı kitabında çoklu evren kavramlarının bin yılda nasıl geliştiğini araştıran bilim muhabiri Tom Siegfried, “Evrenimizin tüm özelliklerini, eğer tek evren biz isek açıklamamız mümkün değil.” diyor.
“Doğanın temel sabitleri neden şu an var oldukları gibi? Evrenimizde neden yıldızları ve gezegenleri yapmaya yetecek kadar zaman var? Yıldızlar neden tam da doğru miktarda enerjiyle bu şekilde parlıyor? Bunların hepsi, fizik teorilerimizde cevap bulamadığımız sorular.” diyor Siegfried.
Siegfried iki olası açıklama olduğunu söylüyor: “Birincisi, evrenimizin özelliklerini açıklamak için daha yeni, daha iyi teorilere ihtiyacımız var. İkincisi, farklı birçok evrenden sadece biriyiz ve güzel ve rahat olan evrende yaşıyoruz.”
Belki de bilimsel olarak en çok kabul gören fikir, enflasyonist kozmoloji olarak bilinen büyük patlamadan sonraki küçük anlarda evrenin hızla ve katlanarak genişlediği fikrinden geliyor. Bu kozmik şişme, evrenin yapısı ve galaksilerin dağılımı gibi gözlemlenen birçok özelliği açıklıyor.
Kozmik şişme teorisinin mimarlarından biri olan Linde, “Bu teori, çok yaratıcı olmasına rağmen ilk başta bir bilim kurgu işi gibi göründü. Ama dünyamızın o kadar çok ilginç özelliğini açıkladı ki insanlar bu teoriyi ciddiye almaya başladı.” diyor.
Teorinin tahminlerinden biri, şişmenin tekrar tekrar, belki de sonsuza kadar gerçekleşebileceği ve bir balon evrenler takımyıldızı yaratabileceği. Bu baloncukların tümü bizimkilerle aynı özelliklere sahip değil veya olmayacaklar. Fiziğin farklı davrandığı alanlar olabilir. Bazıları bizim evrenimize benziyor olabilir ama hepsi doğrudan gözlemleyebildiğimiz alemin ötesinde.
Bir diğer ilgi çekici çoklu evren türü, maddenin nasıl davrandığını matematiksel olarak tanımlayan teori olan kuantum mekaniğini. 1957’de fizikçi Hugh Everett tarafından önerilen çok dünyalı yorum, zaman çizelgelerinin veya kararlarımızın farklı şekilde işlediği, bazen çılgınca farklı sonuçlar ürettiği alternatif gerçekliklerin varlığını öngöryor.
Minnesota Üniversitesinden fizikçi James Kakalios, “Aslında sonsuz sayıda paralel Dünya olduğunu ve bir deney yaptığınızda ve olasılıkları elde ettiğinizde, temelde kanıtladığı tek şey sizin, bu Dünya’da yaşadığınızdır. Ancak diğer Dünya’larda farklı bir sonuç var.” demekte.
Bu yoruma göre, farklı kararlar vermiş olsaydınız, sizin versiyonlarınız, yaşayabileceğiniz birçok farklı olası hayatı yaşamaktan vazgeçebilirdi. Ancak, sizin için algılanabilen tek gerçeklik, içinde bulunduğunuz gerçekliktir.
Bazı uzmanlar, büyük patlamanın bizim varoluşumuz için tam olarak doğru olan, kusursuzca dengelenmiş bir evren yaratmasının büyük bir kozmik tesadüf olabileceğini savunuyor. Diğer bilim adamları, herhangi bir sayıda fiziksel evrenin var olma olasılığının daha yüksek olduğunu ve hayatta kalmamız için doğru özelliklere sahip olan evrende yaşadığımızı düşünüyor.
Evrenimizin birçok evrenden biri olup olmadığını hiç öğrenebilecek miyiz?
Bu sorunun cevabı şu an için belirsiz. Ancak çoklu evrenler, başka şekillerde test edilebilecek çeşitli teorilerin tahminleri arasında ve bu teoriler tüm testlerini geçerse, o zaman çoklu evren de geçerli olabilir. Belki yeni bir keşif, bilim insanlarının gözlemlenebilir evrenimizin ötesinde gerçekten bir şey olup olmadığını anlamalarına yardımcı olacak.
Derleyen: Damla Şayan