Güneş sistemimizde ve ötesinde yaşanabilir yerlerin araştırılması söz konusu olduğunda yaşanabilirliğin ilk ve en önemli göstergelerinden biri suyun varlığı oluyor. Bilim insanlarının yaptığı yeni araştırmalar, Uranüs’ün iki uydusunun yüzeylerinin altında okyanuslar olabileceğini gösteriyor.
Güneş’ten çok uzakta bulunduğu için nadiren incelenmesine rağmen Uranüs’ün 27 uyduya sahip olduğu biliniyor. Araştırmacılar, gezegenin etrafındaki enerjik parçacıklar ve manyetik alanlar hakkında daha fazla bilgi edinmek için 1985 yılında Uranüs’ün yanından geçen NASA Voyager 2 misyonunun neredeyse 40 yıllık verilerini inceledi.
Voyager 2 tarafından tespit edilen enerjik parçacıklar ve manyetik alan verilerini yeniden analiz eden bilim insanları, Uranüs’ün bir ya da iki uydusunun buzlu yüzeylerinin altında okyanuslara sahip olduğunu öne sürüyor. Ariel ve Miranda adlı uyduların muhtemelen duman yoluyla aktif olarak madde püskürttüğü düşünülüyor.
Araştırmacılar, çeşitli iyon, elektron ve kozmik ışın türlerini ölçmek için tasarlanmış Voyager 2’nin Düşük Enerjili Yüklü Parçacık (LECP) cihazından gelen verileri inceledi. İki uydu arasında Uranüs’ün manyetik ekvatoru etrafında sıkıca gruplanmış bir grup enerjik parçacık buldular; bu da parçacıkların uydulardan kaynaklanmış ve gezegene doğru itilmiş olabileceğini düşündürüyor. Parçacıkların iki uydudan hangisinden gelmiş olabileceğini söyleyemiyorlar, ancak Satürn’ün uydusu Enceladus gibi güneş sistemindeki diğer uydularda da daha önce dumanlar görülmüştü.
Johns Hopkins Uygulamalı Fizik Laboratuvarından Araştırmanın Başyazarı Ian Cohen yaptığı açıklamada, “Enerjik parçacık ve elektromanyetik alan ölçümlerinin sadece uzay ortamını anlamak için değil, aynı zamanda daha büyük gezegen bilimi araştırmalarına katkıda bulunmak için de önemli olduğunu birkaç yıldır dile getiriyoruz. Bu durumun benden daha eski veriler için bile geçerli olabileceği ortaya çıktı. Bu da bir sisteme gidip onu ilk elden keşfetmenin ne kadar değerli olabileceğini gösteriyor.” dedi.
Araştırma, Geophysical Research Letters dergisinde yayımlanmak üzere kabul edildi.
Derleyen: Ayça Ayaz