Geleneksel defin ve kremasyon doğayı kirletip, karbondioksit salınımına neden olduğu ortaya çıktığından beri insanlar yeni seçenekler arıyor.
Cenaze levazımatçısı ve kâr amacı gütmeyen ölüm bakımı savunucusu Order of the Good Death’in kurucusu Caitlin Doughty, Amerika Birleşik Devletleri’nde defin sürecinin büyük ölçüde değişmeden kaldığını söylüyor. Çoğu insanın başka seçeneklere erişiminin bile olmadığını söyleyen Doughty, gömme ve yakmanın 50 eyaletin tamamında yasal olan tek yöntem olduğunu söylüyor.
Ancak geleneksel def yöntemlerinin gezegene çeşitli şekillerde zarar verdiği ortaya çıktığından beri yapılan araştırmaların sonucunda teorik olarak da olsa sürdürülebilir farklı yöntemlerinin Amerika’da ülke geneline yayılıyor.
Yeşil ya da Doğal Defin
Yeşil ya da basit definleri hem Amerikan yerlileri hem de Yahudi toplulukları geleneksel olarak kullanmakta. Ancak son nesillerde, insanlar daha özenli gömüleri tercih ettikçe yeşil gömülerin modası geçti ve yoksullar veya devlet görevlileri için kullanılmaya başlandı.
Bu genellikle hem toksik olmayan hem de biyolojik olarak parçalanabilen malzemelerin kullanıldığı definler olarak tanımlanır. Tipik bir yeşil cenaze töreninde, merhum yüzde 100 pamuklu bir kefen giydirilir ve sade bir çam kutuya gömülür.
Sürdürülebilirlik standartlarını karşılayan defin alanlarının düzenlenme ve planlanması üzerine çalışan Yeşil Defin Konseyi’nin (GBC) başkanı Ed Bixby’ye göre ABD’de neredeyse her mezarlıkta bu definler için ayrılmış bir alan bulunuyor. Bazı defin yerlerinde parseller GPS ve doğal bir taş işaretle işaretleniyor. Çünkü bu alanlar yabani büyümeye bırakılıyor ve bir mezarlıktan ziyade yaşam dolu bir doğa koruma alanı haline geliyor.
Ancak bu basit definler hastalıkların yayılmasına ya da toprağın kirlenmesine katkıda bulunabilir mi? New Hampshire Cenaze Kaynakları direktörü Lee Webster, geleneksel mezarlıklarla ilgili mevcut araştırmalardan elde edilen verilerin “cesetlerin kendi başlarına tehlikeli olduğunu göstermediğini” söylüyor. Ancak geleneksel definlerde kullanılan tonozların, kimyasalların ve organik olmayan kapların kirliliğe katkıda bulunduğunu ekliyor.
Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “cesetlerin salgın hastalık riski oluşturduğuna dair bir kanıt bulunamamıştır, çoğu organizma ölümden sonra insan vücudunda uzun süre hayatta kalamaz.” diye açıklama yapıyor.
Suda Yakma
Bir bilim adamının 2016 yılında Nat Geo’ya verdiği bilgiye göre bir ölü yakma işlemi ortalama 534 kilo karbondioksit oluşturuyor. Mumyalama sıvısından ve kalp pili ya da diş dolgusu gibi organik olmayan implantlardan kaynaklanan toksinler de dumana karışıyor. Aquamation (rezomasyon) yani alkalin hidroliz olarak da bilinen suda yakma işlemi, aynı sonucu çok daha az çevresel etkiyle üretiyor.
Suda yakma makineleri, ısıtılmış alkali bir sıvıyı dört ila altı saat boyunca cesedin etrafına pompalayarak doğal ayrışma sürecini katlanarak hızlandırıyor. Ceset parçalandıktan sonra geriye sadece kemikler ve organik olmayan implantlar kalıyor. Kemikler kurutulup, eziliyor ve aileye iade ediliyor.
Ancak suda ölü yakmanın dezavantajları da var. Birincisi, geleneksel kremasyona göre daha zor bulunması, daha uzun ve pahalı olması.
Fakat suda yakma işlemi ABD’de giderek yaygınlaşıyor. Şu anda 28 eyalette yasal ve bunların 15’i son on yıl içinde onayladı.
İnsan Kompostlama
İnsan kompostu, vücut kalıntılarını son derece kontrollü bir süreçle toprağa dönüştürür. Kapalı bir kapta ceset, odun talaşı ve saman gibi doğal malzemelerden oluşan bir karışımla kozalanır. Bir ay veya daha uzun bir süre boyunca kap, cesedi parçalamaya başlayan aktif mikro organizmalar nedeniyle ısınır. Fanlarla mikropları yeniden harekete geçirmek için düzenli olarak kabın içine oksijen üflenir.
30 ila 50 gün sonra kemik ve organik olmayan maddeler çıkarılır. Kemikler daha sonra öğütülür ve malzemeye geri eklenir. Mikroplar işlerini bitirip toprak kurudukça “sertleşmesi” birkaç hafta daha sürer.
Doğal organik indirgeme (NOR) olarak da adlandırılan insan kompostunun çevresel maliyetleri bulunur. Odun yongası gibi elementlerin taşınması için yakıta ihtiyaç duyuluyor ve hava pompaları, fanlar ve teknenin dönmesi için elektrik kullanılıyor.
Seattle, Washington’da bulunan ve ülkenin ilk NOR tesisi olan Recompose’un kurucusu Katrina Spade, “Bu işlemi sıklaştıran bir şirket olarak daha yeni başlıyoruz.” diyor. Yine de şirketin sürece ilişkin kendi değerlendirmesinin, geleneksel ölü yakma ya da gömme işlemine kıyasla kişi başına 1000 kilodan biraz fazla karbon tasarrufu sağladığını söylüyor.
İnsan kompostu şu an için nadir uygulanan bir planlama. Çünkü en son ocak ayında New York’ta olmak üzere sadece altı eyalette yasal. Bir Massachusetts milletvekili ise insan kompostuna izin vermek için bir yasa tasarısı önerdi ve Spade gibi savunucular 2023 yılında bir dizi eyaletin bunu yasallaştıracağına inanıyor.
“Bu zorunlu değil. Ancak dilerseniz elinizden geleni yapmanız her zaman teşvik edilir.” diyen Bixby, çoğu ailenin sürecin bir parçası olmayı benimsediğini de sözlerine ekliyor. “Onların bir dizi duygudan geçtiğini göreceksiniz… Sonra işleri bittiğinde yüzlerinde gerçekten dingin bir gülümseme olacak. Bu süreçlerden geçerken daha büyük bir kabullenme duygusu buluyorlar.”
Doğumlar kadar doğal olan ölümlerin zaman içerisinde Dünya’ya başka yükler verebileceği düşünüldüğünde farklı tekniklerin gelişeceği aşikâr. Tabi bunlara yeni anlamlar ve açıklamalar yüklemeye çalışanların olacağı da.
Derleyen: Onur Bedek