Stockholm Bilim ve Teknoloji Müzesinde sergilenen yeni heykel, uzaktan bakıldığında bir küreyi kavrayan insan şeklindeki paslanmaz çelik bir kupayı andırıyor. Beş metrelik eserin özgünlüğü ancak incelendiğinde ortaya çıkıyor. Bu heykel üretken yapay zekâ ve ince işçiliğin birleşimiyle üretilmiş.
Eserin adı “The Impossible Statue”. Temel konsept ve zahmetli tasarım süreci göz önüne alındığında bu başlık pek de abartılı görünmüyor. Eser, bir danışmanlık şirketi olan The A.I. Framework ile metal kesme konusunda uzmanlaşmış bir mühendislik firması olan Sandvik’in iş birliğiyle hayata geçirildi.
Sandvik Machining Solutions Başkanı Nadine Crauwels, bu projenin sanat merkezli olmasına rağmen, The Impossible Statue’nün yapımında kullanılan üretim yöntemlerinin diğer işlerden çok az farklı olduğunu söyledi: “Tüm imkânlarımızı kullanarak üretim verimliliğini önemli ölçüde artırabilir, israfı azaltabilir ve en yüksek kaliteyi sağlayabiliriz.”
Şirket ilk önce yapay zekâ modellerini Michelangelo’nun kontrapostu, Rodin’in kas yapısı, Käthe Kollwitz’in natüralizmi, Takamura Kotaro’nun (Rodin’in büyük bir takipçisi) hareketi ve Augusta Savage’ın figürlerinin cesaretini bir araya getiren beş heykeltıraşın çalışmaları üzerinde eğittiler. Sandvik ekibi esasen son beş yüzyıldaki en ünlü heykeltıraşların bazılarından en çok arzu edilen özellikleri seçti ve ardından tatmin olana kadar Stable Diffusion, DALL-E ve Midjourney’in bir kombinasyonunu kullanarak tekrar tekrar görüntüler oluşturdu.
Sonuç, yerçekimi kanunlarına karşı gelen bir küreyi tutan ve alt yarısı dalgalı bir metal levhaya dolanmış, çeliğin değişen tonlarından oluşan çift cinsiyetli bir figür. Yukarıda bahsi geçen usta heykeltıraşların izleri belirgin mi? Biraz. Kas yapısı keskin ve kumaş, bir Rönesans yansımalarını andırıyor. Öte yandan Kollwitz ve Savage’ın çalışmalarıyla ortaya koydukları daha karanlık sosyal yorumlar, umut vaat eden bu heykelde yok gibi görünüyor.
Bir tasarıma karar verdikten sonra Sandvik, hem derinlik tahmin yazılımı hem de bir sahnedeki insan vücudunun farklı bölümlerini tanımlayan bir bilgisayar görevi olan insan pozu tahminini kullanarak 2D görüntüyü 3D modele dönüştürdü. Şirket daha sonra üretim sürecini bir dizi dijital simülasyonda kapsamlı bir şekilde test ederek süreçte kullanılan çelik miktarını yarı yarıya azalttı. Üretilen heykel dokuz milyon poligondan, 17 ayrı çelik parçadan oluşuyordu ve dijital tasarımdan 0,03 mm’den daha az farklılık gösteriyor.
Bilim ve Teknoloji Müzesi Müdürü Peter Skogh yaptığı açıklamada, “The Impossible Statue, modern teknoloji ve insan dehasının birleşiminin neler yaratabileceğinin harika bir örneği. Misyonumuz teknolojinin olanaklarına ilişkin daha geniş bir anlayış yaratmak ve gelecek nesilleri teşvik etmektir. Bu proje bizim için tüm gereklilikleri yerine getiriyor.” dedi.
Derleyen: Alp Eren Gümüş