Ortaya çıkan bulgular, HPV aşısının sadece bir dozunun bile iki veya üç doz kadar etkili olduğunu ve bunun rahim ağzı kanserine karşı verilen mücadelede büyük etkileri olduğunu gösterdi.
Rahim ağzı kanseri, genellikle “sessiz katil” olarak adlandırılır çünkü belirgin bir erken uyarı belirtisi yok. Kadınlarda en sık görülen dördüncü kanser türü olarak dünya genelinde yılda 300.000’den fazla kişinin ölümüne neden oluyor.
Daha çok HPV (Human Papilloma Virus) olarak bilinen insan papilloma virüsü, dünyada cinsel yolla bulaşan en yaygın enfeksiyonlardan biri, çünkü genellikle herhangi bir rahatsız edici belirtiye neden olmadan etrafımızda dolaşır. Ancak hem erkeklerde hem de kadınlarda genital siğillere ve çeşitli kanserlere neden olabilir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda da virüsün erkeklerde gırtlak kanserinin artmasına neden olduğu kanıtlandı.
HPV’yi önleyen aşılar 2006 yılından beri mevcut olsa da uzmanlar, yeni bir gelişmenin 15 yaş altı kız çocuklarının yüzde 90’ının aşılanması yönündeki küresel hedefi ulaşılabilir kılabileceğini söylüyor.
Ortaya çıkan kanıtlar, HPV aşılarının şu anda çoğu ülkede önerilen iki veya üç doz yerine sadece bir dozdan sonra etkili olduğunu gösterdi. Dünya Sağlık Örgütü, 2022 yılında tek doz aşıya geçilmesini tavsiye etmiş ve bunu sadece aşının etkin olması nedeniyle değil, aynı zamanda düşük ve orta gelirli ülkelerde dağıtımı kolaylaştıracağını açıklamıştı.
Aşının tek dozunun da iki ya da üç doz kadar işe yaradığına dair ilk ipucu, Kosta Rika ve Hindistan’da birden fazla dozun test edildiği çalışmaların bir sonucu olarak beklenmedik bir şekilde ortaya çıktı. Her iki durumda da araştırmacılar, daha sonra sadece tek bir doz alan kadınları incelediler ve bu çalışmalar, aşının oldukça etkili olduğunu ortaya koydu.
KEN SHE çalışmasını finanse eden Bill & Melinda Gates Vakfında bağışıklama konusunda kıdemli danışman olan Greg Widmyer, ilk zorluğun aşılara ihtiyaç duyan kişileri bulmak olduğunu söylüyor. Ergenlik öncesi ve ergenlik çağındaki kızların, aşı için bir kez kliniğe gelmeleri yeterince zorken ikinci veya üçüncü doz için tekrar gelmeleri daha zordu.
Birden fazla aşı yaptırmak da pahalıya mal oluyor, üstelik sadece aşıların kendisi için değil. Widmyer, her doz uyguladığınızda personel zamanı, ulaşım ve diğer genel giderler için ödeme yapmanız gerektiğine dikkat çekiyor. Bazı ülkeler için iki ya da üç doz aşının maliyeti o kadar yüksek olabiliyor ki aşılama programı oluşturma zahmetine bile girmiyorlar, diğer ülkeler ise aşıyı yeni uygulamaya başlıyor.
Greg, tek doz aşı ile kız çocuklarına ulaşma kanalının “tamamen açıldığını”, okullardan kuaför salonlarına kadar kız çocuklarının bulundukları yerlerde aşılama klinikleri kurulabileceğini söylüyor.
Tek bir doza geçilmesi, daha fazla aşı bulunmasını sağlayacak. Bu da ülkelerin sürü bağışıklığına ulaşmak için daha geniş bir yelpazedeki insanları aşılayabilecekleri anlamına geliyor, yani yeterli sayıda insanın aşılandığı ya da doğal yollarla enfekte olduğu ve nüfusun bir bütün olarak bir hastalığa karşı bağışıklık kazandığı nokta.
Birleşik Krallık Aşılama ve Bağışıklama Ortak Komitesi başkanı Andrew Pollard, Birleşik Krallık için bunun öncelikle bir verimlilik meselesi olduğunu söylüyor: “Bu karar, gerçekten de tek doza inerek korumayı kaybetmeyeceğimizi çok net bir şekilde ortaya koyan yeni veriler tarafından yönlendirildi. Bu nedenle neden yapmayasınız ki?”
Diğer ülkelerin tek doz aşıya ne zaman geçeceği ya da geçip geçmeyeceği henüz belli değil. Bazıları, Kosta Rika’da 12 ila 16 yaş arasındaki 20.000 kız çocuğu arasında tek dozun etkinliğini değerlendiren bir deneme de dâhil olmak üzere devam eden çalışmalardan daha fazla kanıt bekleyebilir. Bu çalışmanın iki yıl içinde son noktasına ulaşması bekleniyor.
Yine de Pollard, rahim ağzı kanseri üzerindeki gerçek etkiyi görmemiz için muhtemelen onlarca yıl geçmesi gerekeceğini çünkü çok sayıda kadının zaten enfekte olduğunu söylüyor. “Yaptığımız şey, gelecekte kaybedilecek hayatları bugünden satın almaktır.” diye ekliyor.
Pollard ve diğer uzmanlar bunun dönüştürücü bir etki yaratacağı ve küresel sağlık sisteminde daha fazla eşitlik sağlayacağı konusunda hemfikir.
Derleyen: Görkem Süner