Bahar, 1 Mart’ta başlar ve birkaç hafta sonra ekinoksla birlikte tekrar gelir. Aynı şekilde, bazı insanlar yazı 1 Haziran’da karşılarken diğerleri, birkaç hafta sonra gün dönümü ile kutlar. Peki, mevsimlerin ne zaman başladığı ve bittiği konusunda kim haklı?
Mevsimler iki şekilde tanımlanır: Dünya’nın Güneş etrafında dönerkenki konumuna dayanan astronomik mevsimler ve yıllık sıcaklık döngülerine dayanan meteorolojik mevsimler. Her ikisi de yılı ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış olarak böler ancak her biri için başlangıç ve bitiş tarihleri biraz farklıdır.
Astronomik mevsimler nedir?
İnsanlar, mevsimi belirlemek için her zaman gökyüzüne bakmışlar. Antik Roma, Jülyen takviminin kullanılmaya başlanmasıyla bu mevsimleri resmî olarak işaretleyen ilk yer olmuş. O zamanlar mevsimler, günümüzde ağırlıklı olarak kullanılan Gregoryen takvimi ile uyuşmazlıklar nedeniyle modern çağdan farklı günlerde başlıyordu. Şimdi, her astronomik mevsimin başlangıcı ya bir ekinoks ya da bir gün dönümü ile işaretleniyor.
Ekinokslar, Dünya’nın gününün neredeyse ikiye bölündüğü zamanlardır. İlkbahar ve sonbaharda her altı ayda bir, Dünya’nın yörüngesi ve eksenel eğimi birleşerek Güneş’in doğrudan Ekvator’un üzerinde yer almasını sağladığında meydana gelir. Bir ekinoksta, gezegenin kabaca yarısı aydınlıkken diğer yarısı karanlıktır. Yeni mevsim ilerledikçe Güneş’in konumu değişmeye devam eder ve hangi yarım kürede yaşadığınıza bağlı olarak gün dönümü gelene kadar günler giderek daha aydınlık veya daha karanlık olur.
Gün dönümleri, yılın en parlak ve en karanlık günlerini belirler. Aynı zamanda Dünya’nın eğiminden de etkilenir ve astronomik yaz ile kışın başlangıcını belirler. Kuzey Yarım Küre, Güneş’e doğru eğildiğinde daha parlak olur ve yaz gibi hissedilir.
Ancak mevsimleri ölçmek için kullanılan bu yöntem, bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Güneş yılı yaklaşık 365 Dünya günü uzunluğunda, bu da herhangi bir takvimin Dünya’nın Güneş etrafındaki dönüşüyle mükemmel bir şekilde senkronize olmasını imkansız kılıyor. Sonuç olarak astronomik mevsimler, her yıl biraz farklı gün ve saatlerde başlar; bu da tarım, ticaret ve daha pek çok alanda kullanılan iklim istatistiklerinin tutulmasını zorlaştırır. Bu nedenle meteorologlar ve klimatologlar bunun yerine meteorolojik mevsimlere yönelmişler.
Meteorolojik mevsimler nedir?
En azından 18. yüzyıldan bu yana bilim insanları, büyüme mevsimlerini ve diğer hava olaylarını tahmin etmek için daha iyi yöntemler aradı. Zamanla bu, hem yıllık sıcaklıklarla hem de sivil takvimle daha yakından uyumlu olan “meteorolojik mevsimler” kavramının ortaya çıkmasına neden oldu.
Meteorolojik mevsimler, astronomik mevsimlere göre çok daha basit. Takvim yılını, her biri tam olarak üç ay süren ve yıllık sıcaklık döngüsüne dayanan dört mevsime böler. Kış mevsimi yılın en soğuk üç ayında, yaz mevsimi en sıcak üç ayında, ilkbahar ve sonbahar ise geri kalan geçiş aylarında yaşanır.
Kuzey Yarım Küre’de bu, her mevsim için başlangıç tarihinin 1 Mart (ilkbahar), 1 Haziran (yaz), 1 Eylül (sonbahar) ve 1 Aralık (kış) olduğu anlamına gelir. Güney Yarım Küre’de ise mevsimler tersine döner; ilkbahar eylülde, yaz aralıkta, sonbahar martta ve kış haziranda başlar.
Meteorolojik mevsimlerin tutarlılığı, meteorologların tahminlerde bulunmak ve mevsimleri birbiriyle karşılaştırmak için gerekli karmaşık istatistiksel hesaplamalar yapmalarına olanak tanır. İklim bilimci Derek Arndt, 2014 yılında Washington Post’a verdiği demeçte, “Ayların kesirleri yerine, tam aylık veri yığınlarıyla uğraşmak daha ekonomikti ve daha mantıklıydı. Hayatımızı astronomik mevsimlerden çok, aylara göre düzenliyoruz; dolayısıyla bilgilerimiz de buna uyuyor.” dedi.
Derleyen: Görkem Süner