İnfluenza A virüsü, dünyadaki en kalıcı ve bulaşıcı virüslerden biri. Araştırmacılar, virüsün hücrelerimizdeki genetik materyali kesip biçerek nasıl gelişebildiğini ve aynı zamanda kendisini nasıl sağlam tutabildiğini ortaya çıkardı. Bu bulgu, virüsle mücadelede yeni bir yol açabilir.
Dünya Sağlık Örgütüne göre grip, her yıl üç ila beş milyon ciddi hastalık vakasına ve solunum yolu komplikasyonlarından kaynaklanan 290.000-650.000 ölüme neden oluyor.
Gribe neden olan iki ana virüs olan influenza A ve B yüzyıllardır varlığını sürdürmektedir ve bazı antiviral ilerlemeler kaydedilmesine rağmen bu virüslerin yok edilmesinin son derece zor olduğu kanıtlanmıştır. Şimdi, Wisconsin-Madison Üniversitesindeki (UW-Madison) araştırmacılar, influenza A’nın başarısının en azından bir sırrını tespit ettiler. Bu bulgu, araştırmacılara griple mücadele için başka bir yol sağlayabilir.
Bulgu, virüsün kendi RNA’sına zarar vermeden konak hücrelerin RNA’sında sayısız kesikler yapmak için PA-X olarak bilinen bir proteini nasıl kullanabildiğini anlamaya dayanıyor.
Konak kapatma
Grip virüsü, bu proteini konakçısındaki RNA’yı dilimlemek için kullandığında, RNA’nın enfeksiyonlar söz konusu olduğunda kilit işlerinden birini yapmasını engelleyebilir. Bağışıklık sistemini virüsle savaşmak için tetikleyebilir. Ayrıca virüsün konak hücreyi ele geçirmesine ve konak kapatma olarak bilinen bir süreçte kendi kopyalarını yaratmasına da izin verir. Yine de bir şekilde protein virüsün kendi RNA’sını etkilemiyor.
Araştırmacıların bulduğu şey, PA-X tarafından hedeflenen RNA dizisinin son derece spesifik olduğu. Aslında kendisi, insanlarda ve virüs tarafından enfeksiyona duyarlı diğer hayvanlarda bol miktarda bulunan, ancak virüsün kendi RNA’sında neredeyse hiç bulunmayan bir RNA’dır.
Araştırmacılar, PA-X’in bu neşter benzeri hassasiyetini engellemeyi öğrenebilirlerse, influenza A’ya karşı savunmamızı güçlendirmeye yardımcı olabilecek bir araç bulabilirler.
Senaryoyu tersine çevirmek
UW-Madison’un bulguları, virüslerde daha önce görülmeyen ve kendini tanımama olarak adlandırılan bir yeteneğe de ışık tutuyor. Bu, virüsün kendi RNA’sı ile konakçısınınki arasında ayrım yapabildiği bir mekanizmayı ifade ediyor. Daha önce tersi görülmüş olsa da – konakçı hücrelerin kendileri ve virüsler arasındaki farkı anlayabilmeleri – virüsün kendisinin bunu yapabildiğini bilmek yeni bir bilgi.
UW-Madison’da tıbbi mikrobiyoloji ve immünoloji alanında doçent olan başyazar Marta Gaglia, “Virüsün de bunu yapmanın bir yolunu bulduğunu görmek, senaryoyu tersine çevirmek ilginç” dedi.
Ekip, PA-X’e odaklanan araştırmalarını sürdürmeyi planlıyor ve proteinin ve üzerinde etkili olduğu RNA dizilerinin gribin daha güçlü ve daha zayıf türlerini tanımlamaya nasıl yardımcı olabileceğini çözmeyi umuyor.
Gaglia, “Ulaşmak istediğimiz ideal bir dünya var: Bana bir dizi verirseniz, bir göz atabilir ve ‘Bu gerçekten aktif bir versiyon’ veya ‘Bu daha az aktif bir versiyon’ diyebilirim. Basit bir ifadeyle, bu daha tehlikeli bir tür olup olmadığını gösterebilir.” diyor.
Araştırma, Nature Microbiology dergisinde yayımlandı.
Derleyen: Hatice Bulut