Kozmolojiyi Yeniden Keşfetmek: Evrenin Yaşı Aslında 13,7 Değil de 26,7 Milyar Yıl mı?

Destek Olun: Dijitaliyidir'de yayımlanan reklamları engellemek için AdBlocker kullanmazsanız bize destek olmuş olursunuz. Ayrıca ekibimize destek olmak isterseniz Google aracılığı ile destek olabilirsiniz. Şimdiden teşekkürler.
Nazlı Koyuncu
3 dk okuma süresi
  • 2021 yılında evrenin yaşı 13,797 milyar yıl olarak tahmin edilmişti.
  • Yaygın kozmolojik modele meydan okuyan araştırmaya göre evrenimiz, mevcut tahminlerden iki kat daha yaşlı olabilir.
  • Yeni geliştirilen model, evrenin yaşını 26,7 milyar yıl olarak gösteriyor.

Gök bilimciler ve fizikçiler, yıllardır Büyük Patlama’dan bu yana geçen süreyi ölçerek ve uzak galaksilerden gelen ışığın kırmızıya kaymasına dayanarak bununla birlikte, bilinen en eski yıldızları inceleyerek evrenimizin yaşını hesapladılar. 2021 yılında, yeni teknikler ve teknolojideki ilerlemeler sayesinde Lambda-CDM uyum modeli kullanılarak evrenimizin yaşı 13,797 milyar yıl olarak tahmin edildi. Bununla birlikte, evrenimizin tahmini yaşından daha büyük yıldızların varlığı ve erken galaksilerin keşfi birçok bilim insanının kafasını karıştırdı. Dahası, boyutları şaşırtıcı derecede küçük olan bu yıldızlar, denkleme bir gizem katmanı daha ekliyor.

Yeni bir çalışma, evrenimizin mevcut tahminlerden iki kat daha yaşlı olabileceğini öne sürerek başat kozmolojik modele meydan okuyor. Çalışma, “imkânsız erken galaksi problemi” olarak adlandırılan konuya yeni bir ışık tutuyor.

Ottawa Üniversitesi Fen Fakültesinde fizik profesörü olan yazar Rajendra Gupta, “Yeni geliştirdiğimiz model, galaksi oluşum süresini birkaç milyar yıl uzatarak evreni daha önce tahmin edildiği gibi 13,7 değil de 26,7 milyar yıl şeklinde gösteriyor.” dedi.

Zwicky’nin yorgun ışık teorisi, uzak galaksilerden gelen ışığın kırmızıya kaymasının, fotonların büyük kozmik mesafeler boyunca kademeli olarak enerji kaybetmesinden kaynaklandığını öne sürüyor. Ancak bu teorinin, gözlem sonuçlarıyla çeliştiği görüldü. Yine de Gupta, “bu teorinin, genişleyen evrenle bir arada var olmasına izin vererek kırmızıya kaymayı yalnızca genişlemeden ziyade karışık bir fenomen olarak yeniden yorumlamanın mümkün hâle geldiğini” ortaya koydu.

Zwicky’nin yorgun ışık teorisine ek olarak Gupta, Paul Dirac tarafından varsayıldığı gibi evrimleşen “bağlantı sabitleri” fikrini ortaya atıyor. Bağlantı sabitleri, parçacıklar arasındaki etkileşimleri yöneten temel fiziksel sabitlerdir. Dirac’a göre bu sabitler, zaman içinde değişmiş olabilir. Evrimleşmelerine izin vererek Webb teleskobu tarafından yüksek kırmızıya kaymalarda gözlemlenen erken galaksilerin oluşumu için zaman dilimi birkaç yüz milyon yıldan birkaç milyar yıla kadar uzatılabilir. Bu da bu eski galaksilerde gözlemlenen ileri düzey gelişim ve kütle için daha uygun bir açıklama sağlıyor.

Buna ek olarak Gupta, evrenin hızlanan genişlemesinden sorumlu karanlık enerjiyi temsil eden “kozmolojik sabit” hakkındaki geleneksel anlayışın güncellenmesi gerektiğini öne sürüyor. Bunun yerine, bağlantı sabitlerinin nasıl evrimleştiğini açıklayan bir sabit öneriyor. Kozmolojik modelde yapılan bu değişiklik, daha hassas gözlemler yapılmasına olanak tanıyor ve erken evrende görülen küçük galaksi boyutları muammasını ele alıyor.

Çalışma, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society dergisinde yayımlandı.

Derleyen: Nazlı Koyuncu

Loading

Bu içeriği paylaş
Yorum bırak, puan ver