- Uzun ömürlü mantarların, yaşları göz önüne alındığında yaşamı sınırlayan mutasyonları neden bünyelerinde biriktirmedikleri merak konusu oldu.
- Hollanda’daki Wageningen Üniversitesinden araştırmacılar, ipliksi mantarlarda çok hücreli büyümenin “özelliklerini” karşılaştırmak için bir yola çıktılar.
- Sonuç, belirli mantar türlerinin iplik benzeri misellerinde biriken serbest yükleme mutasyonlarını nasıl engellediğini açıklayan yeni bir hipotezin üretilmesini sağladı.
Mantar oluşturan mantarların lifleri, uzun ömürlerinin çoğunu, her biri tam bir kromozom setinin yarısını içeren iki ayrı çekirdekle geçirir. Sadece mantarların solungaçlarında, sporlar oluşmadan birkaç dakika önce iki haploid çekirdek eşeysiz üremek için kısa bir birlik içinde birbirine geçer.
Her iki çekirdekteki mutasyonlar, etkilenen miselyumun cılız filamanını bir başkasıyla kaynaştırma yeteneğini elinden alarak diğer miselleri spor oluşumunun bedelini ödemeye zorlar. Yeterince zaman verilirse mutasyona uğramış miselyum, mantara hakim olarak mantarın spor yapma yeteneğini tamamen azaltır.
İlk olarak 2016’da hızla büyüyen Neurospora crassa küfünde keşfedilen mutasyona uğramış çekirdekler, mutasyona uğramış misellerin spor oluşturmak için kendi iplikçikleri ile eşeysiz füzyona başlayamamaları, ancak karşılaşabilecekleri diğer tam işlevli miselleri sırtına almaları nedeniyle “hileciler” olarak adlandırıldı.
Tek tek hücreler ve tüm organizmalar arasındaki bu biyolojik gerilim, diğer organizmalardaki kanseri yansıtır; burada, çoğalmaya kararlı mutant hücreler o kadar hızlı büyürler ki bazen ölümcül bir şekilde, ortaya çıktıkları hayvana zarar verirler.
Wageningen’den evrimci biyolog ve baş yazar Duur Aanen, “Bu mutasyonlar miselyum içinde seçildiği, ancak bir bütün olarak miselyumun uygunluğunu azalttığı için onları bir tür ‘çekirdek kanseri’ olarak düşünebilirsiniz.” diye açıkladı.
Aanen, “Her iki çekirdek de füzyon genlerinde mutasyonlara sahip çekirdeklerin başarısız olduğu bir test olan, ‘kaynaşma yeteneği’ için sürekli olarak birbirini test ediyor. Hücre kaynaşamıyorsa, bu hücre için bir çıkmaz ve dolayısıyla çekirdeğinin sonu demektir.” diyor.
İnsanlarda ve diğer hayvanlarda kanser, bir organizmanın kontrolden çıkmış hücre bölünmesini serbest bırakacak kadar genetik hata biriktirdikten sonra gelişir. Bu hataların zamanla biriktiğini görünce, uzun ömürlü ya da büyük vücutlu canlıların daha fazla tümör geliştireceğini düşünürsünüz.
Ancak filler ve balinalar, hasarlı DNA’yı onarmak, hücre bölünmesini kontrol altında tutmak ve kanseri bastırmak için moleküler hileler kullanarak bu mantığa meydan okuyor. Bilindiği gibi “Peto paradoksuna” üretilen bu evrimsel çözümler, bilim insanlarının veya kanseri önlemek isteyen herkesin büyük ilgisini çekiyor.
Bu yeni çalışmada bazı paralellikler bulunsa da mantarlar, biz hayvanlar için bambaşka bir yaşam krallığı oluşturan tuhaf varlıklar. Bu nedenle bilim insanlarının, mantarlarda insanlarla ilgili olabilecek ve kanseri yenebilecek bazı hücresel makineler bulma şansı daha az olabilir.
Derleyen: Ceren Korkmaz