- Parazitler anlaşılabilir bir şekilde popüler değil. Bazıları konakçılarında korkunç hastalıklara neden olur.
- Canavar olsalar da parazitlerin hepsi kötü değil.
- Yeni bir çalışma, bazı türlerin yalnızca parazitler de oradaysa belirli habitatlarda hayatta kalabileceğini öne sürüyor.
Parazitler; virüsler ve amiplerden ökse otu gibi bitkilere veya sivrisinekler gibi hayvanlara kadar birçok şekil ve boyutta karşımıza çıkıyor. Hepsi kaynak olarak bir “konakçı” kullanıyor. Tipik olarak zarar verici etkileri var ancak öldürmezler. Entomolog E.O. Wilson’ın ifadesiyle; parazitler “avlarını birden daha küçük birimler hâlinde yiyen avcılardır.”
Yırtıcı hayvanların ekosistemin genelini düzenlemeye yardımcı olmalarına benzer şekilde, parazitler de genellikle sadece yokluklarında fark edilen ve gözden kaçmış ekolojik hizmetler sağlar.
Aslında, Tel Aviv Üniversitesinden zoolog Sigal Orlanski’ye göre bireysel parazit enfeksiyonlarının dehşeti, bu canlıların daha geniş toplulukları için sundukları şaşırtıcı değeri gizliyor:
“Parazitler ve patojenler her ekosistemin ayrılmaz bir parçasıdır. Kötü şöhretlerine rağmen parazitler, o ekosistemdeki türler arasındaki denge üzerindeki etkileri sayesinde popülasyon dinamiklerini, topluluk yapısını ve biyoçeşitliliği şekillendirmede kilit bir rol oynarlar.”
Yeni bir çalışmada Orlansky ve yardımcı yazar Frida Ben-Ami, parazitlerin Daphnia cinsinden “su piresi” olarak adlandırılan küçük kabukluların popülasyonlarını nasıl etkilediğine odaklandı.
Daphnia, 5 milimetreye kadar büyüyebilir ve tek hücreli algler, bakteriler ve protistlerle beslendikleri çeşitli tatlı su habitatlarında yaşar. Buna karşılık; balıklar, iribaşlar ve böcekler gibi diğer büyük su canlıları için besin kaynağı görevi görür.
Farklı seviyelerde parazit direncine sahip iki Daphnia türü kullanan araştırmacılar, parazitlerin varlığının su pireleri arasında rekabetçi dışlama ilkesi veya Gause yasası olarak bilinen ekolojik bir olguyu nasıl etkilediğini test etti.
Bu çalışmadaki Daphnia türleri, birçok sucul yaşam formunun göç edemediği veya kendi başlarına gelip gidemediği nispeten kapalı habitatlar olan küçük kaya havuzlarına adapte oldu.
Araştırmacılar, bu durumun orada yaşayan canlılar arasındaki rekabeti sıkılaştırdığını ve rekabetin havuzların biyolojik çeşitliliğini belirlemede büyük bir faktör olduğunu belirtiyor. Sırtını yaslayabileceği çok az sayıda başka niş olduğu için, rekabet edemeyen her tür hayatta kalmak için mücadele eder.
Orlansky, “Bu deneylerin sonuçları, parazitlerin biyoçeşitliliği şekillendirmedeki önemli rolünü vurguluyor çünkü parazitler, Daphnia türleri arasındaki rekabete aracılık edebiliyor.” diyor.
Orlansky, Daphnia türlerinden birinin parazitlere direnme konusunda üstün olmasına rağmen genel rekabet yeteneğinin, hâlâ diğer tür ile eşleşmediğini ve parazitler olmadan “aynı habitatı paylaştığında muhtemelen neslinin tükeneceğini” ekliyor:
“Araştırmamız, bu iki Daphnia türünün bir arada yaşamasının ancak bir parazitin aracılığı ile mümkün olduğunu gösteriyor.”
Araştırmacılar, parazitlerin ekolojik salınımı hakkında bu gibi ayrıntıları öğrenerek, istilacı türleri savuşturmamıza veya nesli tükenmekte olan vahşi yaşamı daha iyi korumamıza yardımcı olacak yeni bilgiler edinebileceğimizi söylüyor.
Derleyen: Görkem Süner