- Yeni bir araştırma, ortalama bir video oyunu tutkununun (gamer) aslında oldukça sağlıklı bir insan olduğunu iddia ediyor.
- Ağzını cipsle dolduran ve enerji içeceklerini adeta bir sünger gibi emen oyuncu stereotipi, gamerların çok küçük bir kısmını temsil ediyor gibi görünüyor.
Computers in Human Behavior dergisinde yayımlanan çalışma, geçtiğimiz ay haftada en az yedi saat oyun oynadığını bildiren 270 Portekizli oyuncunun fiziksel ve zihinsel sağlığını araştırdı. Araştırmacılar bunu yaparak çok oyun oynayan ve sağlıklı görünen “yüksek düzeyde etkileşime sahip oyuncular” ile sorunlu oyun kalıpları sergileyenler arasında ayrım yapmayı umuyorlardı.
Portekiz’deki Maia Üniversitesinden klinik psikolog olan ve gamer olduğunu iddia eden çalışmanın ortak yazarı Joan Cordoso, yakın zamanda PsyPost’a ortak bir açıklamada “Oyun bir hobi olabilir ve tüm oyuncular buna bağımlı değildir.” dedi.
Veri toplamak için araştırmacılar, 18 ila 60 yaşları arasındaki katılımcılardan fiziksel aktivite, uyku ve diyet dâhil olmak üzere çeşitli yaşam tarzı alışkanlıklarına ilişkin anketleri yanıtlamalarını istedi. Diğer sorular, aynı zamanda genel zihinsel ve fiziksel sağlıklarını da ölçtü.
Keşfettikleri ilginç bilgilerden biri, tipik “yüksek derecede oyun oynayan” bir oyuncunun günde ortalama 3,5 saat oynadığı; bu hiç de küçük bir miktar olmamakla beraber oyun stereotiplerindeki kadar aşırı da değil.
Ayrıca çoğu oyuncu, spor yapmak veya ağırlık kaldırmak gibi aktiviteler yoluyla en azından bir miktar fiziksel aktivite elde ettiklerini söyledi.
Ağızlarını cipsle dolduran ve enerji içeceklerini hızla tüketen oyuncular efsanesi de bir fiyasko gibi görünüyor çünkü çoğu kişi oyun oynarken yemek yemediklerini ve genel olarak sağlıklı diyetler yaptıklarını bildiriyor.
Tabii ki, çalışmanın birkaç önemli dezavantajı var. Temel olarak, yalnızca Portekiz’deki, dünyanın en büyük oyun pazarı olan ABD’dekilerden çok farklı sağlık sonuçları ve yaşam biçimleri yaşayan oyuncularla anket yapıldı. 270 katılımcının yer aldığı çalışma hiç de büyük değil.
Sonuçlara göre araştırmacılar, araştırmaya katılan oyuncuların üçte ikisinin -çok fazla oynamasalar bile- uyku kalitesinin düşük olduğunu belirtti. Ancak oyun oynarken maruz kalınan mavi ışık bunun tek nedeni olmayabilir. Katılımcıların %60’ı kahve içtiğini söylüyor yani kafein de mavi ışık ile aynı derecede suçlu.
Cevap ne olursa olsun belirsizlikler bu alanda daha fazla araştırma yapılması gerektiğinin altını çiziyor; zira oyun oynamanın “ineklerin hobisi” olmaktan çıkıp daha geniş bir kültürel eğlenceye dönüşmesi oldukça yeni bir olgu. Sonuçta bilim insanları, video oyunu bağımlılığının teknik açıdan klinik bir bağımlılık olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda hâlâ anlaşamıyor.
Derleyen: Görkem Süner