- Güzellik markaları, alıcıları cezbeden faktörlerin kokusunu almak için nörosantrik araştırma ve teknolojiye başvuruyor.
- Günümüz parfümcüleri, bize en çok hitap edecek kokuları geliştirmek için burnun ötesine geçiyor. Yapay zekaya yöneliyorlar.
- Parfümler artık nörosent olarak bilinen bileşenler kullanılarak duygusal tepkileri tetikleyecek şekilde tasarlanabiliyor. Biyometrik ölçümlerle sakin, heyecanlı veya uykulu gibi farklı duygular uyandırdığı görülen kokular bulunmakta.
Parfüm yapmak, Antik Yunan’a kadar uzanan bir sanat. Ancak günümüz parfümcüleri, bize en çok hitap edecek kokuları geliştirmek için burunlarının ötesine bakmaya başlıyorlar. Yapay zekaya yöneliyorlar.
Parfümler artık nörosent olarak bilinen bileşenler kullanılarak duygusal tepkileri tetikleyecek şekilde tasarlanabiliyor. Biyometrik ölçümlerle sakin, heyecanlı veya uykulu gibi farklı duygular uyandırdığı görülen kokular bulunmakta.
Lizbon’daki Biyofizik ve Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsünde araştırmacı olan Hugo Ferreira, beyin aktivitesini ve parfümlere verilen tepkileri haritalandırarak bir nörosent veritabanı oluşturuyor. Ferreira, “Görme ve işitme duyularıyla sevdiğiniz birinin yüzünü ya da en sevdiğiniz melodiyi hayal edebilirsiniz. Bir koku bir sürü duygu ve anıyı tetikleyebilse de onu hayal etmek zordur.” diyor.
Ferreira, bunun koku alma sisteminin yapısından kaynaklandığını belirtiyor. Koku reseptörlerinden gelen mesajlar, koku ampulü aracılığıyla hafıza veya susuzluktan stres tepkilerine kadar her şeyi kontrol eden farklı beyin bölgelerine gönderilir. “Koku alma, birçok farklı reseptörü olan en çeşitli duyudur. Yaklaşık 400 farklı koku reseptörü gen ailesi olduğu tahmin edilmektedir. Diğer şeylerin yanı sıra bu çeşitli bağlantılar ‘korkunun kokusunu’ ya da ‘zaferin kokusunu’ nasıl alabildiğimizi açıklayabilir.”
Birçok güzellik markası, tüketicilerin kendilerini iyi hissetmelerini sağladığı kanıtlanmış kokular yaratma olanaklarının büyük olması nedeniyle nörosent araştırmlarına ve teknolojisine yatırım yaptı. L’Oréal, bir koku seçimi “deneyimi” yaratmak için nöroteknoloji şirketi Emotiv ile ortaklık kurdu. 2023 yılı boyunca, dünya çapındaki belirli Yves Saint Laurent mağazalarında alışveriş yapanlar, hangi kokuların kendilerine çekici geldiğini keşfetmek için bir elektroensefalogram (EEG) oluşturmak üzere bir kulaklık kullandılar. Şimdiye kadar elde edilen sonuçlar, kulaklığı kullanan müşterilerin %95’inin doğru parfümü bulduğunu gösteriyor. Moda ve koku şirketi Puig, Paco Rabanne’ın Phantom kolonyasını geliştirmek için 18-35 yaş arası erkeklerden 45 milyon beyin okuması aldığını ve araştırma sonucunda formüle lavanta ve limon eklediğini söylüyor. Givenchy Irresistible eau de parfum, 20 yıldır en çok satanlar listesinde yer alan Very Irresistible serisinden, biyometrik araştırmalardan sonra seçilen “anti-morose” olarak adlandırılan bir gül özü içeriyor.
Kitlesel pazar kokuları bu teknolojiden ancak bu kadar faydalanabilirken, beş kıtada satışa sunulan herhangi bir kokunun geniş bir kitleye hitap etmesi gerekir, niş parfümcüler ultra kişisel formüller yaratıyor. Güney Koreli şirket Amorepacific’in bir “banyo robotu” tarafından gerçek zamanlı biyolojik veriler kullanılarak oluşturulan kişiselleştirilmiş banyo bombası ne yazık ki uluslararası olarak mevcut değil, ancak Hollanda merkezli algoritmik bir parfümeri olan EveryHuman, anket ve algoritmalar kullanarak birkaç dakika içinde benzersiz kokular üretiyor. Şirket bu ay oda kokusuna da el attı ve şimdi Londra’daki Moooi mobilya mağazasını ziyaret edenler Willy Wonka benzeri makinelerini çalışırken izleyebiliyor.
Anahita Mekanik, EveryHuman’ın kurucu ortağı ve 20 yıl boyunca koku geliştirme ve pazarlama alanında büyük parfüm firmalarında çalışmış bir isim. Mekanik şunları söylüyor: “Algoritmik parfümeriye olan ilgimin nedeni, insanlara kokuyla doğrudan etkileşime girme olanağı sağlaması. Bir koku geliştiricisi olarak en büyüleyici bulduğum şey, piyasaya sürülen her koku için binlerce iterasyonun yapılması ve atılmasıydı. Tüketicilere hiç ulaşmayan tüm o ‘kusurlu’ denemeleri değerlendirmek -ki bazıları çok hoşlarına gidecekti- geliştirme sürecinin özünü oluşturdu.”
Ferreira’ya göre sihir, kokunun doğasından geliyor: “Hepimiz kozmetikte ve aromaterapide benlik duygumuzu olumlu yönde etkileyen kokuların kullanımına aşinayız, ancak bu uygulamalar koku moleküllerinin terapötik faydalarının sadece yüzeyini çiziyor olabilir. Kokunun sağlık veya başka amaçlarla nasıl modüle edilebileceği, birkaç yaşam boyu sürecek bir çalışmadır.”
Derleyen: Alp Eren Gümüş