- Mona Lisa tablosundan alınan küçük bir örnek, araştırmacılar tarafından incelendi.
- Tablodaki boya maddelerini incelemek için çeşitli X-ışınları ve kızılötesi spektroskopi görüntüleme teknikleri kullanıldı.
- Tablodan alınan örnekte sadece petrol ve kurşun beyazı değil, aynı zamanda nadir bulunan plumbonakrit bileşiği de bulundu.
- Aynı bileşik, Da Vinci’nin bir başka ünlü tablosu “Son Akşam Yemeği”nden alınan birkaç mikro örnekte de bulundu.
Leonardo da Vinci, çalışmalarında sıra dışı boyama yöntem ve maddeleri kullanmış olmasıyla tanınıyor. Bu yöntemler hakkında ise hâlâ yeni keşifler yapılıyor. Söz konusu araştırmaların sonuncusu, Mona Lisa tablosundaki fırça işçiliğinin altında yer alan zehirli pigment karışımı oldu.
Fransa ve Birleşik Krallık’tan araştırmacılar, Mona Lisa’nın gizli kalan köşesinden küçük bir örnek alarak inceledi. Kullanılan maddeleri tanımlamak için çeşitli X-ışınları ve kızılötesi spektroskopi görüntüleme teknikleri kullanıldı.
Araştırma ekibi, tablodan alınan örnekte sadece petrol ve kurşun beyazı değil, aynı zamanda nadir bulunan plumbonakrit (Pb5(CO3)3O(OH)2) bileşiğini de buldu. Plumbonakrit, yağ ve kurşun(II) oksit (veya PbO) birlikte reaksiyona girdiğinde oluşur ve bu da ikinci bileşiğin Da Vinci tarafından kullanıldığını düşündürmekte.
Araştırmacılar yayımladıkları makalede, “Leonardo, muhtemelen yağı yüksek miktarda kurşun(II) oksit, PbO ile işleyerek Mona Lisa’nın ahşap panelini kaplamak için kalın bir boya hazırlamaya çalıştı.” diye yazıyor.
Aynı PbO bileşiği, Da Vinci’nin bir başka ünlü tablosu “Son Akşam Yemeği”nin yüzeyinden alınan birkaç mikro örnekte de bulundu. Bununla birlikte, İtalyan sanatçının yazılarında PbO’ya yapılan tek atıf cilt ve saç ilaçlarıyla ilgiliydi.
Yazılarında yer almasa da yine de Da Vinci’nin bu kurşun (II) oksidi zemin katmanı olarak kullandığı görülüyor. Bu, daha önce de varsayılan bir şeydi ancak şimdi buna dair daha kesin kanıtlar var.
Kurşun(II) oksitin Da Vinci tarafından ısıtılıp keten tohumu veya fındık yağı içinde çözündürülerek geleneksel yağlı boyalardan daha kalın ve hızlı kuruyan bir karışım elde edildiği bu karışımın, daha sonra başka sanatçılar tarafından da kullanıldığı düşünülüyor. Aynı plumbonakrit maddesi, 1642 yılında Rembrandt tarafından yapılan “Gece Nöbeti” tablosunda da keşfedildi. Bu da Rembrandt’ın Da Vinci ile benzer bir teknik kullandığını gösteriyor.
Bu keşif, günümüz analiz tekniklerinin tarihi eserler hakkında nasıl yeni bulgular ortaya çıkardığının bir başka örneği. Gelişmiş 3D render yöntemi, daha önce bir başka Da Vinci tablosu olan “Salvator Mundi”nin incelenmesine yardımcı olmak için kullanılmıştı.
Bu aynı zamanda sadece ressamlıkta değil, matematik, kimya ve mühendislik de dahil olmak üzere pek çok alanda büyük başarılara imza atan Leonardo Da Vinci’nin yaratıcılığının bir kanıtı.
Fransa’daki “Institut De Recherche De Chimie Paris”ten kimyager Victor Gonzalez, Da Vinci için Associated Press’e yaptığı açıklamada, “Deney yapmayı seven biriydi ve resimlerinin her biri teknik açıdan tamamen farklıydı.” sözlerine yer verdi.
Araştırma, Journal of the American Chemical Society dergisinde yayımlandı.
Derleyen: Burçin Bağatur