1895 yılında Wilhelm Röntgen, eşinin elinin ilk röntgen görüntülerini alarak X-ışını teknolojisinin başlangıcını işaret etti. Bir asırdan fazla bir süre sonra NASA, bu teknolojiyi Dünya’dan 16.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve genellikle “kozmik hayalet eli” olarak anılan, MSH 15-52 olarak bilinen kozmik bir olgunun büyüleyici görüntülerini yakalamak için kullandı. “Hayalet” adının aksine bu kozmik el bir hayalet değil; bir Nebula. İnsan eline çarpıcı bir benzerlik taşıyor ve merkezi pulsar avuç içinde bulunuyor.
Çığır açan görüntüler, NASA’nın Imaging X-ışını Polarimetre Araştırma Aracı (IXPE) aracılığıyla elde edildi ve bu görüntüler, Nebula’nın manyetik alanının karmaşık hareketlerini açığa çıkardı.
Tıpkı bir eli şekillendiren insan kemikleri gibi X-ışınları yayan yüklü parçacıklar, manyetik alanı geçerek Nebula’nın şeklini oluşturuyor. IXPE ve Chandra X-ışını gözlemevinden elde edilen verileri birleştiren araştırmacılar, olağanüstü derecede yüksek kutuplaşmaya sahip alanları fark ettiler. Bu, pulsar rüzgar bölgeleri çevresinde türbülans eksikliğine işaret eden alışılmadık derecede düz bir manyetik alan olduğunu düşündürdü.
Bu bulgular, pulsara yakın türbülanslı bölgelerdeki parçacıklar için bir enerji artışını gösteriyor ve bu da Nebula’nın farklı polarizasyon seviyelerine katkıda bulunuyor.
Hem ürkütücü hem de nefes kesici derecede güzel olan kozmik hayalet el, halkın ilgisini çekti ancak bu keşfi gerçekten aydınlatan, kozmosu çözme arayışımızda IXPE ve James Webb gibi gelişmiş teleskopların önemini vurgulayan temeldeki bilim.
Derleyen: Eliz Canyurt