- Araştırmacılar uydu görüntülerini ve yapay zekayı kullanarak denizdeki insan faaliyetlerini daha önce hiç olmadığı kadar hassas bir şekilde haritalandırdı.
- Şüpheli balıkçılık faaliyetlerinden açık deniz enerji üretimindeki yükselişe kadar daha önce radarın yakalayamadığı büyük miktarda endüstriyel faaliyet ortaya çıktı.
- Google destekli kâr amacı gütmeyen Global Fishing Watch tarafından yürütülen araştırma, dünyadaki endüstriyel balıkçı gemilerinin dörtte üçünün kamuya açık bir şekilde takip edilmediğini ortaya koydu.
Araştırmacılar uydu görüntülerini ve yapay zekayı kullanarak denizdeki insan faaliyetlerini daha önce hiç olmadığı kadar hassas bir şekilde haritalandırdı. Bu çaba, şüpheli balıkçılık faaliyetlerinden açık deniz enerji üretimindeki yükselişe kadar daha önce radarın yakalayamadığı büyük miktarda endüstriyel faaliyeti ortaya çıkardı.
Söz konusu haritalar Nature dergisinde yayımlandı. Google destekli kâr amacı gütmeyen Global Fishing Watch tarafından yürütülen araştırma, dünyadaki endüstriyel balıkçı gemilerinin dörtte üçünün kamuya açık bir şekilde takip edilmediğini ortaya koydu. Ulaşım ve enerji gemilerinin %30’u da kamu takibinden kaçınmakta.
Araştırmacılar, bu kör noktaların küresel koruma çabalarını engelleyebileceğini söylüyor. Okyanusları ve balıkçılığını koruyabilmek adına politika yapıcıların, insanların denizdeki kaynakları nerede kullandıklarına dair daha isabetli verilere ihtiyaçları var.
Dünya üzerindeki neredeyse tüm uluslar, geçen yıl kabul edilen Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi kapsamında 2030 yılına kadar Dünya’nın kara ve sularının %30’unun korunması konusunda ortak bir hedef üzerinde anlaştı. Nature makalesinin yazarlarından ve Global Fishing Watch’ın araştırma ve inovasyon direktörü David Kroodsma “Asıl soru hangi %30’u korumamız gerektiği. Elinizde bu harita olmadan balıkçılık faaliyetlerinin, petrol platformlarının nerede olduğu gibi konularda tartışamazsınız.” diyor.
Şimdiye kadar Global Fishing Watch ve diğer kuruluşlar denizde neler olup bittiğini görmek için öncelikle Otomatik Tanımlama Sistemine (AIS) güveniyordu. Denizcilik sistemi, radyo sinyalleri gönderen gemileri izliyor ve alınan veriler geçmişte tespit edilen aşırı avlanmayı belgelemek için kullanılıyordu. Fakat AIS’in sınırlı olduğu alanlar da bulunmakta. AIS taşıma gereklilikleri ülkeye ve gemi tipine göre değişmekte. Yani gemiler, tespit edilmemek için radyo kutusunu kapatarak ya da sinyal gücünün zayıf olduğu bölgelerden seyrederek bu açıktan faydalanabilmekte.
Boşlukları doldurmak adına Kroodsma ve meslektaşları, Avrupa Uzay Ajansının Sentinel-1 uydu takımyıldızından alınan 2.000 terabaytlık görüntüyü analiz etti. Sentinel-1, fotoğraf makinesiyle fotoğraf çekmek gibi geleneksel optik görüntüler almak yerine, Dünya yüzeyini gözlemlemek için gelişmiş radar araçları kullanıyor. Radar bulutlara nüfuz edebiliyor ve karanlıkta da gözlem yapabiliyor. AIS’in gözden kaçırdığı açık deniz faaliyetlerini de böylelikle tespit edebiliyor.
İncelenmesi gereken 2.000 terabayt boyutunda veri olduğundan, araştırmacılar tespit edilen her gemiyi sınıflandırmak, boyutlarını tahmin etmek ve farklı açık deniz altyapısı türlerini ayırmak için üç derin öğrenme modeli geliştirdi. Endüstriyel faaliyetlerin %75’inin gerçekleştiği okyanuslarının yaklaşık %15’ini izleyerek 2017-2021 yılları arasında hem gemi hareketlerine hem de petrol kuleleri ve rüzgâr türbinleri gibi sabit açık deniz yapılarının gelişimine odaklanıldı.
2020’de Covid-19 salgınının başlamasıyla balıkçılık faaliyetleri azalırken, özellikle Güney ve Güneydoğu Asya ile Afrika’nın kuzey ve batı kıyılarında olmak üzere, kamuya açık izleme sistemlerinde “daha önce gemi faaliyetinin çok az olduğu veya hiç olmadığı” bölgelerde yoğun gemi trafiği tespit edildi.
Açık deniz enerji gelişimindeki yükseliş de verilerde görülüyor. Rüzgâr türbinleri 2020’nin sonunda petrol yapılarını geride bıraktı. Türbinler tüm okyanus altyapısının %48’ini oluştururken, petrol yapıları %38’ini oluşturdu.
Petrol yapılarının etrafında rüzgâr türbinlerine kıyasla daha fazla gemi dolaşmakta. Tanker gemiler zaman zaman boru hatlarına alternatif olarak petrolü kıyıya taşımak için kullanılmakta. İncelenen beş yıl içinde petrol yapılarının sayısı %16 arttı. Açık deniz petrol gelişimi, 2021’de küresel olarak rüzgâr türbinlerinden beş kat daha fazla gemi trafiğiyle ilişkilendirildi. Kroodsma, “Rüzgâr türbinlerinden kaynaklanan küresel gemi trafiğinin gerçek miktarı, trafiğin geri kalanıyla karşılaştırıldığında küçük kalıyor.” diye açıkladı.
Derleyen: Alp Eren Gümüş