- Yeni araştırmalar, sosyal medya kullanımının sadece ruh sağlığını değil, aynı zamanda rüyalarımızı da etkileyerek kabus görme riskini artırdığını belirtiyor.
- Çevrim içi anketler, sosyal medya platformlarının gece boyunca yaşanan kötü rüyalarla ilişkilendirildiğini ve bu durumun genel uyku sağlığı üzerinde ciddi etkiler yarattığını gösterdi.
- Flinders Üniversitesi tarafından yürütülen çalışma, sosyal medyanın aşırı kullanımının hem psikolojik hem de fiziksel uyku bozukluklarına neden olabileceğini vurguluyor.
Sosyal medyanın kullanımı son yıllarda hızla artmış, kullanıcıların çoğunluğu sosyal medya platformlarını günlük olarak kontrol ederek sosyal medya bağımlılığı riski altına girmiş durumda. Sosyal medya kullanımının toplumda daha yaygın hale gelmesi ve kullanıcıların sosyal medya ile ilgili artan endişeleri (örneğin, kimlik hırsızlığı, sahte çevrim içi kimlikler, bilgi sızıntıları, yanlış bilgilendirme ve çevrim içi tacizler) nedeniyle, sosyal medya ile ilgili rüyaların giderek artmasına sebep oluyor. Kabuslar, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunlarla yakından ilişkili ve bu durumlar ilerleyen süreçte anksiyete bozukluklarına ve intihar düşüncelerine zemin hazırlayabilir.
Bugüne kadar yapılan araştırmalar, sadece türlü kabus temalarını incelemiştir. Örneğin, Schredl beş temel kabus temasını tanımlar: düşme, kovalanma, felç olma, geç kalma ve yakın kişilerin kaybolması veya ölmesi.
Robert ve Zadra, kabusları 12 farklı temada sınıflandırır: fiziksel saldırganlık, kişiler arası çatışmalar, başarısızlık veya çaresizlik, sağlıkla ilgili endişeler, ölüm, endişe, kovalanma, kötü güç, kaza, felaket, böcekler ve çevresel anormallikler.
Schredl ve arkadaşları ise, ölüm veya başkalarına zarar verme, düşme, aklı başında olma, muayene, cinsel saldırganlık, saldırganlık ve intihar temalarını eklemiştir. Çaresizlik, kontrol kaybı, engellenme, mağduriyet ve hata yapma gibi temalar da yaygın kabuslar arasında yer alır. Ancak, şu anlık sosyal medya kaynaklı sıkıntıların neden olduğu kabusların varlığı konusunda net bir veri bulunamıyor.
Son zamanlarda yapılan bir araştırma ise sosyal medya kullanımını kötü uyku kalitesi ve kabusların yaygınlaşmasıyla ilişkilendiriyor. Bu çalışma, Şubat 2022’de gerçekleştiril çevrim içi bir anket aracılığıyla 595 İranlı yetişkin sosyal medya kullanıcısının verilerini topladı. Katılımcıların yaş ortalaması 27 olup yaş aralığı 11,42’dir. Katılımcılar arasında 405 kadın ve 190 erkek bulunmaktaydı. Çalışmaya katılan bireylerin, en az bir sosyal medya platformunu kullanmış ve son bir ay içinde günde en az 15 dakika sosyal medyayı kullanmış olmaları gerekmekteydi. Katılımcıların büyük bir kısmı Instagram’ı en sık kullandıkları platform olarak belirtirken (%87), Twitter (%11) ve Facebook (%2) diğer kullanma oranları arasında yer aldı.
Bu çalışma, sosyal medya kullanımının ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini detaylı bir şekilde incelemeyi amaçladı. Etik kurallar çerçevesinde, “Dünya Tabipler Birliği” Helsinki Bildirgesi ve “Amerikan Psikoloji Derneği” yönergelerine uygun olarak yürütülen bu araştırmada, katılımcılar gönüllü olarak çalışmaya dahil oldular ve bilgilendirilmiş onam aldılar. Çalışma, Guilan Üniversitesi Kurumsal İnceleme Kurulu tarafından onaylandı. Sosyal medya ile ilgili kabusları ölçmek için geliştirilen 14 maddelik “Sosyal Medya Kabusu İlgili Ölçeği” (SMNS), kabus temaları ve sosyal medya endişeleri göz önünde bulundurularak oluşturuldu. Katılımcılardan sosyal medyaya özgü konularla ilgili yaşadıkları kabusların sıklığını belirtmeleri istendi ve yanıt seçenekleri 0 (asla) ile 7 (haftada birkaç kez) arasında değişti.
Sosyal medya kullanımının günlük yaşama ne kadar entegre olduğunu ölçmek için Sosyal Medya Kullanım Entegrasyonu Ölçeği (SMUIS) kullanıldı. Ayrıca, çeşitli psikolojik ve uyku durumlarını değerlendirmek amacıyla Kısa Semptom Envanteri Kaygı Alt Ölçeği (KSI), İç Huzuru Ölçeği (PoM), Uyku Kalitesi Ölçeği (SQS) ve Kabus Sıkıntısı Anketi (NDQ) kullanıldı. Anketler Google Forms üzerinden uygulandı ve veriler iki büyük çevrimiçi alışveriş sitesinde yayımlandı. Ölçeklerin psikometrik özellikleri faktör analizi (EFA ve CFA) ve madde analizi yoluyla değerlendirildi. Sosyal medyayla ilgili kabuslarda yaş ve cinsiyet gibi demografik varyasyonlar ANOVA ile incelendi. İkinci dereceden yapısal eşitlik modellemesi (SEM) kullanılarak değişkenler arasındaki ilişkiler açıklandı.
Araştırmanın bulguları, Sosyal Medya İlgili Kabus Ölçeği’nin geçerli ve güvenilir olduğunu ve yaş ile cinsiyet arasında kabus sıklığı üzerinde anlamlı bir fark bulunmadığını gösterdi.
Çalışmanın başyazarı Reza Shabahang, sosyal medyanın yaşamlarımıza giderek daha fazla entegre olmasının rüyalarımızı da etkileyebileceğini belirtti. Shabahang, “Uyanık yaşamları sırasında platformlarda daha fazla zaman geçiren bireylerin kabus görmeye daha yatkın olduklarını tespit ettik” dedi. Araştırmada yer almayan New York’taki Albert Einstein Tıp Fakültesi’nden klinik psikolog Shelby Harris, sosyal medya içeriklerinin zorbalık, siyasi kavgalar ve üzücü haberler gibi nedenlerle duygusal sıkıntı yaratmasının kabuslara yol açabileceğini belirtti.
Araştırma, sosyal medyanın uyku kalitesi üzerindeki etkilerini de detaylandırdı. Sosyal medya kullanımının aşırıya kaçması, daha düşük uyku kalitesi ve uyku kesintileri ile ilişkilendirilir. Sosyal medya platformlarının sıklıkla üzücü bilgiler ve olumsuz etkileşimler sunduğu, bu durumların uyku kalitesini ve genel ruh sağlığını daha da kötüleştirdiği gözlemlenir. Örneğin, sosyal medya platformları üzerinden sürekli olarak olumsuz içeriklere maruz kalmak, kullanıcıların ruhsal durumunu olumsuz etkileyebilir ve bu da daha kötü uyku kalitesine ve kabus sıklığının artmasına neden olabilir.
Washington’daki Seattle Çocuk Hastanesi’nde uyku tıbbı doktoru ve Pediatrik Uyku Bozuklukları Merkezi direktörü Maida Lynn Chen, sosyal medya algoritmalarının “fizyolojik ve psikolojik olarak duyguları uyandırmak ve medya bağımlılığını beslemek için özel olarak tasarlandığını” belirtti. Bu durum, beynin ve vücudun daha fazla sosyal medya girdisi istemesine yol açarak, uyku kalitesini bozabilir. Ayrıca, hızlı tempolu ve ilgi çekici içeriklerin “uykuya hazır olmayan” bir beyinle sonuçlanabileceği ifade edildi.
Sosyal medya kullanımına bağlı uyku yoksunluğunu önlemek için ebeveynler ve kullanıcılar, yatmadan önce sosyal medya alışkanlıklarını gözden geçirmeli ve ekran kullanımını sınırlanmalıdır. Ayrıca, telefonların gece boyunca merkezi bir yerde şarj edilmesi ve yatak odasında kullanılmaması önemli. Yatmadan önce ilgi çekici veya üzücü içeriklere erişimi sınırlamak, daha iyi bir uyku kalitesi sağlamaya yardımcı olabilir. Sosyal medyanın uyku üzerindeki olumsuz etkilerini minimuma indirmek için, sosyal medya kullanımının sınırlandırılması ve sağlıklı uyku alışkanlıklarının teşvik edilmesi büyük önem taşır.
Sonuç olarak, sosyal medya kullanımının uyku kalitesini ve genel ruh sağlığını etkileyen çeşitli olumsuz sonuçları olduğu anlaşıldı. Bu tür etkileri en aza indirmek için hem bireylerin hem de ebeveynlerin dikkatli olması ve teknolojiyi bilinçli bir şekilde kullanması gerekir.
Derleyen: Dilan Gicgel