Etimolojik olarak ‘ağıt’ anlamına gelen Eulogy, teknoloji arka planında işlenen kırık bir aşk hikâyesiyle izleyiciyi derinden sarsıyor. Sosyal medyada ise ‘sessiz ama yıkıcı’ etkisiyle, Black Mirror’ın 7. sezonundaki en dokunaklı bölümlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Detaylar haberimizde…

Black Mirror Yedinci Sezonunda Eulogy: Duygusal Derinlik ve Sarsıcı Etki
Charlie Brooker’ın yaratıcılığını üstlendiği distopik antoloji dizisi Black Mirror’ın yedinci sezonunda yer alan “Eulogy” adlı bölüm, izleyicileri derinden sarsmayı başardı. Paul Giamatti’nin başrolünde yer aldığı yapım, yayınlandığı günden bu yana sosyal medyada “sessizce yıkıcı” ve “tam anlamıyla yürek burkan” yorumlarıyla öne çıktı.
Black Mirror’ın Duygusal Boyutu: Geçmişteki İkonik Bölümlerle Benzerlik

2011 yılından bu yana teknolojinin karanlık yönlerine odaklanan 34 farklı hikâyeye ev sahipliği yapan Black Mirror, yalnızca distopik öngörüleriyle değil, insan doğasına dair çok katmanlı anlatılarıyla da dikkat çekiyor. Geçmişte “San Junipero” ve “Be Right Back” gibi bölümlerle bu duygusal boyutunu başarılı bir şekilde işleyen dizi, “Eulogy” ile bu çizgiyi daha da ileriye taşıyor.
Eulogy’nin Konusu: Geçmişin Anılarına Dönüş
Sezonun beşinci bölümü olan “Eulogy”, Phillip adlı yaşlı bir adamın, gençliğinde kalbini kıran Carol Royce’un cenazesi için dijital bir çip aracılığıyla anılarını inceleyerek bir ağıt yazma sürecini konu alıyor. Brooker ve Ella Road tarafından kaleme alınan bölümde Giamatti, geçmişiyle yüzleşen bir adamı etkileyici bir oyunculukla canlandırıyor.
Teknolojik Yenilik ve Duygusal Yıkım: Giamatti’nin Performansı

Bölümde kullanılan ileri teknoloji sayesinde Phillip, eski fotoğrafların içine adeta “ışınlanarak” geçmişteki anları yeniden yaşıyor. Ancak Eulogy’i asıl çarpıcı kılan unsur, bu teknolojik katmanın ötesinde kurulan duygusal yapı. Phillip’in Carol ile yaşadığı ilişkinin kırılma anları, ihaneti, Londra’da yaptığı dramatik evlenme teklifi ve ardından gelen terk ediliş süreci izleyiciye birer birer aktarılıyor.
Brooker’ın Kişisel Deneyimi ve Eulogy’nin Tematik Bağlantısı
Dizinin yaratıcısı Charlie Brooker, Vulture ve Rolling Stone dergilerine verdiği röportajlarda, bölümün hem “Be Right Back” hem de “The Entire History of You” ile tematik bir bağ kurduğunu belirtti. Brooker, bölümün kendi babasının kaybı ve onun cenazesinde yaptığı konuşmadan da ilham aldığını ifade etti.

Sosyal Medyada Eulogy’nin Bıraktığı Etki: İzleyicilerin Duygusal Tepkileri

Sosyal medyada kullanıcılar, Eulogy’nin bıraktığı etkiyi şu sözlerle aktardı:
• “Hiç beklemediğim bir şekilde beni mahvetti.”
• “Yıkıcı ama harika bir deneyim… Acı verici ama çok güzel.”
• “Son beş dakikadır ağlıyorum. Kalp kırıklığı, hissettiklerimin yanında hafif kalır.”
• “Hüngür hüngür ağladım, hem de iri iri yaşlarla.”
Eleştirmenlerden Tam Not: Eulogy’nin Yükselişi
Eleştirmenler de benzer görüşte. Stylist’ten Kayleigh Dray, “Eulogy beni parçaladı, aklımdan çıkaramıyorum.” derken, Vulture’dan Ben Rosenstock bölümü sezonun “en yürek burkan hikâyesi” olarak nitelendirdi. GameRant yazarı Aayush Sharma, “Black Mirror 7. sezonun en iyi bölümü… Paul Giamatti olağanüstü” ifadelerini kullandı. Huffington Post’tan Jake Kleinman ise “Yıllardır izlediğimiz en iyi Black Mirror bölümü olabilir” dedi.
Mutlu Bir Son Yok, Ama Kabullenme Anı
Tıpkı serideki pek çok bölümde olduğu gibi Eulogy’de de mutlu bir sona yer verilmiyor. Ancak Phillip’in yaşadığı içsel yüzleşme ve kabullenme, izleyicilerde derin bir yankı uyandırıyor. Paul Giamatti, senaryoyu ilk okuduğunda “Gerçekten çok etkilendim. Bu her zaman başıma gelmez,” sözleriyle duygularını paylaştı.
Black Mirror 7. Sezonunun Duygusal Zirvesi: Eulogy
Netflix’te yayınlanan Black Mirror’ın yedinci sezonu, teknolojinin sadece bir anlatı aracı olarak kullanıldığı, insan ruhunun derinliklerine inen en samimi sezon olarak değerlendiriliyor ve Eulogy, bu duygusal yolculuğun zirve noktası olarak öne çıkıyor.
Derleyen: Eda Azap Öztemel