Yapay zeka uzmanı Pedro Uria-Recio, yapay zekânın yükselişinin gelecekte hem “ütopik” hem de “distopik” etkilere yol açabileceğini söylüyor.
Detaylar haberimizde…
İş dünyasındaki liderler, yapay zekânın hızla yükselişi karşısında insan odaklı yaklaşımı ve kâr hedeflerini dengeleme konusunda zorluk yaşıyor.
CIMB Group’un Veri ve Yapay Zekâ Direktörü Pedro Uria-Recio, GITEX Asia 2025 konferansında CNBC Make It’e yaptığı açıklamada, şirketlerin iş gücünü koruma sorumluluğu taşıdığını, çünkü yapay zekâ patlamasının işsizliği artırabileceğini ve “eşitsizliği daha da derinleştirebileceğini” dile getirirken, “Büyük bir değişim dalgası geliyor ve ne yazık ki bazı insanlar geride kalabilir” diye de ekliyor.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Ajansı da Nisan ayında yayımladığı bir raporda, yapay zekânın dünya genelindeki işlerin %40’ını etkileyebileceği ve ülkeler arasındaki eşitsizliği artırabileceği uyarısında bulunmuştu.
Bu nedenle Uria-Recio, şirketlerin yalnızca çalışanlarını yapay zekâ çağını daha etkili yönetebilecek becerilerle donatmakla kalmayıp, aynı zamanda yeni istihdam alanları da yaratmaları gerektiğini vurguladı. Ancak her iş lideri bu görüşü paylaşmıyor.
Prudential Singapore’un Bilgi Teknolojileri Direktörü Tomasz Kurczyk, CNBC Make It’e yaptığı açıklamada, “İstihdamı korumanın doğru bir bakış açısı olmayabileceğini kabul etmemiz gerekiyor,” dedi.
“Asıl soru şu: ‘İstihdamı nasıl uyumlu hale getirebiliriz?’ Çünkü bu, bir tsunami dalgasını durdurmaya çalışmak gibi. Biliyoruz ki, koruma her zaman etkili olmayabilir. Bu yüzden asıl düşünmemiz gereken, nasıl uyum sağlayabileceğimiz,” ifadelerini kullandı.
CIMB Group’tan Uria-Recio ise, yapay zekâ devriminin internetin 20. yüzyılın sonlarına doğru yükselişi gibi daha önce yaşanan dönüşümlerin bir devamı olduğunu söyledi.
Yapay zekâ, kamuoyunun gündemine ilk kez Kasım 2022’de, OpenAI’ın üretken yapay zekâ sohbet robotu ChatGPT’yi kullanıma sunmasıyla girdi. O tarihten bu yana teknoloji büyük bir hızla ilerledi ve şirketler, küresel rekabette öne geçebilmek için iş gücünü dönüştürme çabalarını artırdı.
Uria-Recio, “Zamanında ‘önce mobil’ anlayışını benimsedik. Bence artık ‘önce yapay zekâ’ düşüncesini benimsemeliyiz, ama insanı da sistemin bir parçası olarak tutarak,” dedi.
Yapay zekânın çalışanların daha verimli ve etkili olmasına katkı sağlayacağı sıkça dile getirilse de, uzmanlar bu teknolojinin istenmeyen sonuçlarının da mutlaka ele alınması gerektiği konusunda hemfikir.

İnsan mı, Kâr mı? Yapay Zekâ Çağında Şirketler Hangi Yönde İlerliyor?
Microsoft’un 2025 Trend Endeksi’ne göre, günümüzde liderlerin %82’si, önümüzdeki 12–18 ay içinde gelişmiş üretken yapay zekâ araçları veya yapay zekâ destekli dijital iş gücünü kullanarak iş gücü kapasitelerini artırmayı planladıklarını belirtiyor. Bununla birlikte, liderlerin %78’i geleceğe hazırlık amacıyla yapay zekâ odaklı yeni pozisyonlar için işe alım yapmayı değerlendiriyor.
Ancak bu teknolojik dönüşüm yalnızca iş gücünü büyütme anlamına gelmiyor. Aynı rapora göre liderlerin %47’si mevcut çalışanlarını yeni becerilerle donatmayı öncelikli hedef olarak görürken, %33’ü ise çalışan sayısını azaltma seçeneğini masada tutuyor. Bu durum, şirketlerin kâr odaklı dönüşümle insan odaklı yaklaşımlar arasında bir denge kurmaya çalıştığını gösteriyor.
Öte yandan, yapay zekânın istihdam üzerindeki etkilerinin ötesinde, etik uygulamaları da şirketlerin gündeminde önemli bir yer edinmiş durumda. Prudential Singapore’un Bilgi Teknolojileri Direktörü Tomasz Kurczyk, yapay zekânın önyargıları nasıl pekiştirebileceğine dikkat çekiyor:
“Yapay zekâ, veriyi alıp önyargıyı ışık hızında yayabiliyor,” diyen Kurczyk şöyle devam ediyor: “Veri, doğrudan ya da dolaylı olarak insanlar tarafından üretiliyor. Dolayısıyla verinin içinde bizim önyargılarımız da yer alıyor. Bu açıdan bakıldığında, önyargı bir hata değil — aslında yapay zekâda istemediğimiz bir ‘özellik’. Asıl soru, bunu nasıl daha iyi yönetebiliriz?”
Bu açıklamalar, yapay zekâ yatırımlarının yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda insani ve etik bir vizyonla ele alınması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

İnsanlar Önde
Yapay zekâ ile ilgili endişelere rağmen, uzmanlar bu teknolojinin toplum üzerindeki etkisi konusunda hala iyimserler.
Prudential Singapore’un Bilgi Teknolojileri Direktörü Tomasz Kurczyk, “Yapay zekâ, herkes için [ücretsiz] hale gelecek ve bu, dünya çapında herkes için inanılmaz fırsatlar yaratacak,” dedi.
Örneğin, yapay zekâ, daha fazla el işçiliği türündeki işlerin yeniden canlanmasına yol açabilir ve bu da insanlara yeni fırsatlar yaratabilir, diye ekledi Kurczyk.
Kurczyk, “Eşitsizliklerin olabileceği yer, genellikle en büyük değişimin yaşandığı kısa vadede olacaktır… ve tek bir şirket ya da organizasyon bunu yönetemez,” dedi.
Bunun yerine, mevcut eşitsizliklerin devam etmemesi için eğitim kurumlarının, hükümetlerin ve şirketlerin birlikte çalışması gerektiğini vurguladı.
Derleyen: Aslıhan Yıldız