30 yaşındaki hemşire ve anne Adriana Smith, Şubat ayında yaklaşık dokuz haftalık hamileyken geçirdiği tıbbi bir acil durum sonrası doktorlar tarafından beyin ölümü gerçekleşmiş olarak ilan edildi.
Detaylar haberimizde…
Smith’in annesi April Newkirk, Atlanta’daki WXIA televizyon kanalına verdiği demeçte, Emory Üniversitesi Hastanesi’ndeki doktorların, fetüsün doğurtulabileceği zamana kadar organlarını çalışır halde tuttuklarını söyledi. Bunun sebebi, Georgia eyaletindeki yasaların, kalp atışı tespit edildikten sonra (yaklaşık gebeliğin altıncı haftası civarı) çoğu kürtajı yasaklaması.
Smith şu anda gebeliğinin yaklaşık 22. haftasında ve 90 günden fazla süredir yaşam desteği altında.
Newkirk, geçen hafta WXIA’ya şöyle dedi: “Torunum görme engelli olabilir, yürüyemeyebilir, doğduktan sonra yaşayıp yaşamayacağı bile bilinmiyor. Burada kürtajı seçerdik demiyorum. Söylemek istediğim şey, bizim bir seçim hakkımızın olması gerektiği.”
Olay, hukuki soruları gündeme getirdi
Demokrat Parti’den Eyalet Senatörü Nabilah Islam Parkes, Georgia’nın Cumhuriyetçi Başsavcısı Chris Carr’a bir mektup yazarak, Georgia’nın kürtaj yasasının bu durumda nasıl uygulanması gerektiğine dair açıklık istedi.

Beyin Ölümü ve İnsanlık Onuru Tartışması
Islam Parkes mektubunda, “Açık konuşayım: Bu, tıbbi etik ve insanlık onurunun korkunç bir çarpıtmasıdır,” dedi. “Georgia’daki herhangi bir yasanın, beyin ölümü gerçekleşmiş bir kadının bedeninin yapay olarak fetüs inkübatörü olarak tutulmasını zorunlu kılacak şekilde yorumlanması sadece tıbben hatalı değil — aynı zamanda insanlık dışıdır.”
LIFE Yasası olarak bilinen bu yasa, 2019’da Vali Brian Kemp tarafından dar bir oyla kabul edilip imzalandı ancak ABD Yüksek Mahkemesi 2022’de Roe vs. Wade kararını bozana kadar yürürlüğe girmedi. Georgia’daki kürtaj yasasına karşı açılan hukuki itirazlar hâlâ eyalet mahkemelerinde devam ediyor.
Başsavcı Carr’ın ofisi ise yaptığı açıklamada, “LIFE Yasası’nda, tıbbi profesyonellerin beyin ölümü sonrası bir kadını yaşam desteğinde tutmasını zorunlu kılan hiçbir hüküm yoktur,” dedi. “Yaşam desteğinin kesilmesi, ‘gebeliği sonlandırma amacıyla yapılan bir eylem’ değildir.”
Öte yandan Emory Sağlık Sistemi farklı bir sonuca varmış gibi görünüyor. Hastane, başsavcının hukuki görüşüne ilişkin bir açıklama yapmadı ve tekrarlanan yorum taleplerine yanıt vermedi; ancak geçen hafta birkaç medya kuruluşuna bir açıklama yaptı.
Emory Healthcare, klinik uzmanların görüşleri, tıbbi literatür ve yasal rehberlik doğrultusunda sağlık çalışanlarını destekleyerek, Georgia’nın kürtaj yasalarına ve diğer tüm geçerli yasalara uygun bireysel tedavi önerileri yapmalarını sağlıyor diye yazdı sağlık sistemi. “En öncelikli hedeflerimiz, hizmet verdiğimiz hastaların güvenliği ve iyi hali olmaya devam ediyor.”
California-Davis Üniversitesi hukuk profesörü Mary Ziegler, bu tür görüş ayrılıklarının Roe sonrası dönemde yaygın olduğunu söylüyor. Özellikle kürtaj yasaklarının sıkı olduğu eyaletlerde sağlık çalışanlarının riskten kaçınma eğiliminin arttığını belirtiyor. Çünkü birçok eyalette yasalara aykırı hareket etmek cezai yaptırımlara neden olabiliyor.
Ziegler, “Georgia’daki şu anki durum bunun bir örneği. Başsavcı ‘Sorun yok, devam edin’ diyor, ama doktorlar ve avukatları yasayı okuyup ‘Emin değiliz’ diye cevap veriyorlar,” diyor.
Ziegler ayrıca Georgia’da Amber Thurman ve Candi Miller isimli iki başka siyahi kadının ölümüne de dikkat çekiyor. Bu vakalar ulusal çapta yankı uyandırdı. ProPublica, geçen yıl eyalet panelinin bu ölümlerin önlenebilir olduğunu ve büyük olasılıkla doktorların Georgia’nın yasaları nedeniyle kürtaj hizmeti sağlamada yavaş veya isteksiz davranmalarından kaynaklandığını raporladı. Georgia’daki üst düzey Cumhuriyetçiler ise eyaletin kürtaj yasasının bu ölümlerde bir rolü olup olmadığını tartışıyorlar.
Bu vakalar ayrıca Georgia’daki annelik kaynaklı ölüm oranlarının siyahi kadınları orantısız şekilde etkilediğini ortaya koydu.
Kişilik (personhood) tartışması
Adriana Smith vakasında, Ziegler’a göre Emory’nin Georgia yasasını bu şekilde yorumlamasının nedenlerinden biri, kürtaj yasasında “fetüs kişiliği” (fetal personhood) olarak bilinen bir hükmün bulunması.
Fetüs kişiliği, embriyoların ve fetüslerin kişi sayılması ve yasal haklara sahip olması demek. Georgia’da, örneğin eyalet vergilerinde fetüsü bağımlı olarak göstermek mümkün.
Ziegler, Personhood, the New Civil War over Reproduction (Kişilik: Üreme Üzerindeki Yeni İç Savaş) kitabının yazarı olarak, fetüs kişiliği kavramının kürtaj karşıtı hareketin uzun süredir hedefi olduğunu belirtiyor.
Georgia’nın 2019 kürtaj yasasını hazırlayan Cumhuriyetçi Eyalet Senatörü Ed Setzler, Emory’nin yasayı doğru yorumladığına inandığını belirtti.
Setzler, Associated Press’e verdiği açıklamada, “Hastanenin, çocuğun hayatını kurtarmak için yapabileceklerini yapması tamamen uygun bence,” dedi. “Bu olağanüstü bir durum ama masum insan hayatının değerini gözler önüne seriyor. Hastane doğru şekilde hareket ediyor diye düşünüyorum.”
Roe v. Wade kararının iptal edilmesinden sonra, mevcut eyalet kişilik yasaları uygulanabilir hale geldi ve Georgia örneğinde olduğu gibi hem amaçlanan hem de amaçlanmayan sonuçlar doğurabilir. Ziegler’a göre bu tartışma, tüp bebek (in-vitro fertilizasyon), nüfus sayımı veya çocuk nafakası gibi alanlarda yeni hukuki soruları gündeme getirebilir.
Bu tür davalar daha fazla hukuki mücadele başlattıkça, konu nihayetinde ABD Yüksek Mahkemesi’nin gündemine gelebilir.
Derleyen: Aslıhan Yıldız