Nature dergisinde yayımlanan araştırma, bugüne kadar yapılan en kapsamlı otopsi dokusu çalışması sonucu beyinden kalbe hatta gözlere kadar insan vücudunun tamamında SARS-CoV-2 virüsünün izlerinin bulunduğunu gözler önüne serdi.
Bulgular, virüsün ilk hastalıktan aylar sonra vücudun birçok yerinde kalıcı enfeksiyonlara neden olabileceğini göstermekle beraber uzun COVID için olası tedavi olarak antiviral ilaçlar hakkında daha fazla araştırma yapılmasına yönelik argümanı destekliyor.
Yeni koronavirüs SARS-CoV-2’nin ortaya çıkışından bu yana üç yıl geçti ve bilim insanları hâlâ bu virüsün insan vücuduyla tam olarak nasıl etkileşime girdiğini anlamaya çalışıyor. Devam eden gizemlerden biri, SARS-CoV-2’nin solunum sisteminin ötesinde farklı organları ne kadar geniş çapta enfekte ettiği. Çeşitli çalışmalar, COVID’in nörolojik etkilerinin virüsün doğrudan beyin dokusunu enfekte etmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda farklı sonuçlara vardı. Son olarak, Stanford Tıp Fakültesi’nden bir ekip, birkaç COVID hastasından alınan ölüm sonrası beyin dokusu örneklerini yakından analiz etti ve herhangi bir viral RNA izine rastlayamadı.
Öte yandan bu araştırma, önemli inflamatuar biyobelirteçleri tespit ederek kısa ve uzun vadeli nörolojik semptomların kalıcı bağışıklık sistemi aktivitesinden kaynaklanabileceği hipotezine yol açtı. Bu hipotez, COVID hastalarında nöroinflamasyon bulan sonraki otopsi çalışmaları ile desteklendi.
Maryland Üniversitesi ile birlikte Ulusal Sağlık Enstitüleri bilim insanları tarafından yürütülen bu yeni araştırmada, COVID-19 nedeniyle veya COVID-19 ile ölen 44 hastaya otopsi yapıldı. Çalışma, ölümden hemen sonra vücuttaki çeşitli farklı yerlerden doku alınmasına odaklandı.
Araştırmacılar çalışmayı, “Kısa postmortem aralıklara odaklanmamız; doku toplamaya yönelik kapsamlı bir standart yaklaşım, fiksasyondan önce beynin diseksiyonu, dokunun daha sonra RNA’da korunması ve taze dokunun hızlı dondurulması, ddPCR (polimeraz zincir reaksiyonu) ve ISH (in situ hibridizasyon) ile SARS-CoV-2 RNA seviyelerini yüksek hassasiyetle tespit etmemize ve ölçmemize, ayrıca beyin dahil olmak üzere birden fazla solunum dışı dokudan hücre kültüründe virüs izole etmemize olanak tanıdı. Bu da diğer çalışmalara kıyasla dikkate değer farklılıklardır.” şeklinde özetledi.

Bulgular SARS-CoV-2 RNA’sının vücutta 84 farklı yerde tespit edilebildiğini ortaya koydu. En yüksek viral RNA yükü hava yolu ve akciğer dokusunda bulundu ancak virüs; beyin, bağırsak, kalp, böbrek, göz, adrenal bez ve lenf düğümlerinde de tespit edildi. Test edilen dokular, en erken aşamalardan (semptomların başlamasından 14 gün sonra) akut hastalıktan dokuz ay sonrasına kadar enfeksiyonun çeşitli aşamalarındaki hastalardan alındı. En yüksek viral yük, şaşırtıcı olmayan bir şekilde enfeksiyonun en erken aşamalarındaki hastalarda bulunsa da iki haftalık sınırın ötesindeki 27 hastanın 14’ünde analiz edilen en az bir solunum dışı dokuda hâlâ virüs varlığı görüldü.
Çalışmanın bulguları kesinlikle çarpıcı olmakla birlikte ne anlama geldiği belirsizliğini koruyor. Araştırmaya dahil edilen tüm hastalar yaşlıydı, aşılanmamıştı, pandeminin ilk yılında otopsileri yapılmıştı ve birçok komorbiditeden muzdaripti. Dolayısıyla yeni virüs varyantlarının aşılanmış, daha genç insanlar arasında benzer şekillerde yayılıp yayılmadığı bilinmiyor. Bununla birlikte bu çalışmanın açıkça gösterdiği şey, SARS-CoV-2’nin beyin de dahil olmak üzere tüm vücuttaki dokulara yayılma potansiyeli. Araştırmacılar şimdi bu durumun hangi hastaların uzun COVID yaşayacağı konusunda bir rol oynayıp oynamayacağı üzerinde duruyor.
Araştırma ekibi için bir sonraki adım, virüsün akut bir hastalıktan aylar sonra bulunup bulunamayacağını anlamak için ölen uzun COVID hastalarından postmortem doku toplamak. Bu, RECOVER (İyileşmeyi Geliştirmek için COVID Araştırması) olarak adlandırılan daha büyük bir projenin parçası.
RECOVER projesi, doku patolojisi çalışmalarının yanı sıra, uzun COVID hastalarının tedavisinde antiviral Paxlovid’in etkinliğini test eden bir klinik deneme yürütüyor. Hipoteze göre uzun COVID semptomları vücudun belirli bölgelerinde kalıcı SARS-CoV-2 enfeksiyonları tarafından tetikleniyorsa virüsü antivirallerle ortadan kaldırmaya çalışmak bu semptomları iyileştirmeli.
Paxlovid uzun COVID denemesinin bu yıl başlaması ve RECOVER projesinin dört yıla kadar sürmesi planlanıyor.
Derleyen: Hatice Bulut