Bir insanın ne kadar acı çektiğini ortaya koyan beyin sinyalleri, zayıflatıcı kronik ağrılarla yaşayan insanlar için radikal yeni tedavilere doğru bir adım olabilir.
İlk kez hastalarda kronik ağrının altında yatan beyin aktivitesi deşifre edilerek Parkinson ve majör depresyon için hâlihazırda kullanılan beyin stimülasyon tedavilerinin, seçenekleri tükenmiş olan hastalara yardımcı olabileceğine dair umutlar arttı.
San Francisco’daki California Üniversitesinde nörolog ve projenin baş araştırmacısı olan Prasad Shirvalkar, “Öğrendiğimiz şey, kronik ağrının gerçek dünyada hastalar hayatlarına devam ederken başarılı bir şekilde izlenebileceği ve tahmin edilebileceğidir.” dedi.
“Sessiz bir kronik ağrı salgını” sadece Birleşik Krallık’ta yaklaşık 28 milyon yetişkini etkilemekte. Bu da nüfusun yaklaşık %44’ünün ilaç veya tedaviye rağmen en az üç ay boyunca ağrı çektiği anlamına geliyor. Bunun nedenleri artrit, kanser ve sırt problemlerinden diyabet, felç ve endometriozise kadar çok çeşitli.
Ancak kronik ağrı, güçlü opioid reçetelerinin artmasına neden olurken hiçbir tıbbi tedavi, bu durum için iyi sonuç vermiyor ve uzmanlar, sağlık hizmetlerinin kalıcı ağrısı olan hastaları nasıl ele aldığının tamamen yeniden düşünülmesi çağrısında bulunmaya itiyor.
Son çalışmada Shirvalkar ve meslektaşları, inme ya da uzuv kaybı sonrasında inatçı kronik ağrıları olan dört hastaya cerrahi olarak elektrotlar yerleştirdi. Cihazlar, hastaların iki beyin bölgesindeki -anterior singulat korteks (ACC) ve orbitofrontal korteks (OFC)- aktiviteyi uzak bir el cihazındaki bir düğmeye basarak kaydetmelerini sağladı.
Gönüllülerden günde birkaç kez, yaşadıkları ağrının gücü ve türü hakkında kısa anketler doldurmaları, ardından beyin aktivitelerinin anlık görüntülerini kaydetmeleri istendi. Bilim insanları, anket yanıtları ve beyin kayıtlarından yola çıkarak OFC’lerindeki elektrik sinyallerine dayanarak bir kişinin ağrısını tahmin etmek için bir algoritma eğitebileceklerini keşfettiler.
Shirvalkar: “Kronik ağrı sadece akut ağrının daha kalıcı bir versiyonu değildir, beyinde temelde farklıdır. Bunu daha iyi anladıkça bu bilgiyi en şiddetli ağrı türleri için kişiselleştirilmiş beyin stimülasyon tedavileri geliştirmek üzere kullanabileceğimizi umuyoruz.”
Bulgular, kronik ağrıyı kontrol etmek için “derin beyin stimülasyonu” adı verilen bir prosedürü araştıran klinik çalışmalar üzerinde hemen bir etkiye sahip olabilir. Derin beyin stimülasyonu, sorunlu sinyalleri bozmak için beyne elektrik darbeleri gönderir. DBS, beyin ameliyatı içerdiğinden son çare olarak başvurulan bir tedavi yöntemi, ancak Parkinson hastalığı ve majör depresif bozukluk için zaten kullanılmakta. Etkili olabilmesi için ise doktorların hangi sinyalleri hedef alacaklarını tam olarak bilmeleri gerekiyor.
Araştırmada yer almayan Dundee Üniversitesinden kronik ağrı uzmanı Prof. Blair Smith, ağrı için objektif ölçümlerin olmamasının doktorların tedavilerin etkili olup olmadığını değerlendirmesini zorlaştırdığını söyledi. Smith, “Bu araştırma başarılı bir şekilde genişletilirse sadece bazı ağrı türlerinin objektif ölçümünü geliştirme fırsatı sunmakla kalmayacak, aynı zamanda biyolojik mekanizmalara ilişkin anlayışımızı da geliştirecektir.” dedi.
Son olarak Prof. Smith; psikolojik, sosyal ve kültürel faktörler, önceki ağrı deneyimleri ve beklentilerin de etkisiyle ağrının karmaşık bir olgu olduğu uyarısında bulundu.
Derleyen: Görkem Süner