- Journal of Sexual Medicine’da yayımlanan bir derleme çalışması, uyku sorunları ve cinsel işlev bozukluğu arasındaki karmaşık ilişkiyi inceledi.
- Derleme, uyku bozukluğu ve düşük uyku kalitesinin, erkeklerde ve kadınlarda cinsel işlev bozukluğu gelişme riskini artırdığını gösterdi.
- Özellikle uyku apnesi, cinsel işlev bozukluğuna sebep olan önemli bir etken olarak görülüyor. Bilhassa uyku apnesi ile ilgili semptomlar olan yaşlanma, obezite, hipoksi ve uyku bölünmesi yaşayan bireylerde testosteron ve luteinizan hormon seviyelerinin düştüğü görülüyor.
Uyku, metabolizma ve hormon salgılanması gibi çeşitli alanları etkileyen karmaşık bir süreç. Cinsel işlev bozukluğu ise psikolojik, endokrin ve vasküler sorunlar gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak cinsel davranışta görülen olumsuzluklar olarak tanımlanıyor.
Önceki araştırmalar, uyku bozukluklarının ve eksik uykunun cinsel işlevi olumsuz etkileyebileceğini zaten göstermişti. Ancak bilim camiası, bu ilişkiyi tam olarak değerlendirmeye yarayacak kapsamlı ve üst düzey kanıtlardan yoksundu.
Bilimciler, Journal of Sexual Medicine’de yayımlanan bir derleme çalışması ile uyku bozuklukları ve cinsel işlev bozukluğu arasındaki ilişkiyi inceleyen mevcut çalışmaları sistematik olarak inceledi. İnceleme, mevcut çalışmaların meta analizini yaparak bu boşluğu gidermeyi amaçlıyor.
Belli değişkenler arasındaki ilişkinin daha sağlam ve kesin bir tahminini elde etmek için birden fazla bağımsız çalışmanın sonuçlarını birleştiren istatistiksel tekniğe meta analiz deniyor. Meta-analiz çalışmaları, araştırmacıların daha kayda değer sonuçlar çıkarmasına yarıyor. Ayrıca meta analiz çalışmaları sayesinde tek başına ele alınan çalışmalarda yeterince belirgin olmayabilecek desenler çıkarılabiliyor.
Bilimciler incelemede 43 makaleyi çözümledi. Çözümleme hem erkeklerde hem de kadınlarda uyku kalitesi, uyku süresi ve uyku bozuklukları ile cinsel işlev bozukluğu arasında önemli ilişkiler olduğunu ortaya çıkardı.
Özellikle uyku apnesi, cinsel işlev bozukluğuna sebep olan önemli bir etken olarak görülüyor. Bu durum, bilhassa uyku apnesi ile ilgili semptomlar olan yaşlanma, obezite, hipoksi ve uyku bölünmesi yaşayan bireylerde görülüyor. Bu faktörler testosteron ve luteinizan hormon seviyelerinin düşmesine yol açabiliyor. Bu düşüşünse erkeklerde ciddi ereksiyon sorunları (iktidarsızlık) ile ilişkili olduğu daha önce doğrulanmış. Yani uyku apnesi ve iktidarsızlık arasında kayda değer bir ilişki var.
Kadınlarda uyku ile ilgili en yaygın görülen sorunlar, özellikle hamilelik ve menopoz dönemindeki hormon dalgalanmalarına bağlı uykusuzluk sorunları olarak biliniyor. Bu hormon dengesizliği, kadınların psikolojik durumunu doğrudan olumsuz etkiliyor. Dolaylı olaraksa vajinada kasılma ve kayganlığın azalması, libidonun azalması ve cinsel ilişki sırasında ağrı gibi sorunlara sebep oluyor.
Erkeklerde ise yeterince uyumamak ve uyku düzenindeki bozukluklar, androjen seviyelerini etkileyebiliyor. Androjen azalması, özellikle hızlı göz hareketi evresi (REM) uykusunun azlığına bağlanıyor. Azalan androjen, erkek cinsel organlarında periferik sinir hasarına neden olabiliyor.
Buna ek olarak araştırmalar, gecenin ikinci yarısında uykusuzluk yaşayan erkeklerin sabahları daha düşük testosteron seviyelerine sahip olabileceğini gösteriyor. Düşük testosteron bilindiği üzere temel bir iktidarsızlık sebebi. Benzer şekilde, androjen eksikliğinden kaynaklanan uyku yoksunluğunun kadınlarda görülen cinsel bozukluklarda da önemli rol oynadığına inanılıyor.
Derleme, huzursuz bacak sendromu ve cinsel işlev bozukluğu arasındaki ilişkiyi de inceledi. Bazı araştırmalar, merkezi sinir sistemindeki dopamin işlevinin huzursuz bacak sendromu hastalarında azalabileceğini gösteriyor. Azalan dopamin, libidoyu etkileyip potansiyel olarak cinsel işlev bozukluğuna sebep olabiliyor.
Bilimcilerin çalışması, uyku ve cinsel işlev arasındaki karmaşık ilişkiye dair değerli bilgiler sunsa da bu çalışmanın bazı sınırlamaları var. Örneğin kadınların cinsel işlev bozuklukları üzerine yapılan araştırmalar nispeten az. Ayrıca uyku bozukluklarının cinsel işlev bozukluğu üzerindeki birbirinden bağımsız etkilerini anlamak için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç var.
Bu bulgular ışığında, cinsel işlev bozuklukları vakalarına bakan üroloji kliniklerinin temel değerlendirmelerine uyku bozukluğu tarama araçlarını dahil etmelerinin çok önemli olduğu görülüyor. Uyku bozuklukları ile ilgili hastalıkların ele alınması, cinsel sağlığın desteklenmesinde önemli bir rol oynayabilir.
Diliyaer Dilixiati, Kaisaierjiang Kadier, Duolikun Laihaiti, Jian-De Lu, Remila Rezhake, Baihetiya Azhati ve Mulati Rexiati tarafından yazılan “Uyku bozuklukları, uyku kalitesi ve uyku süresi ile cinsel işlev bozukluğu arasındaki ilişki: Sistematik bir inceleme ve meta-analiz” başlıklı çalışmanın orijinaline şuradan ulaşabilirsiniz.
Derleyen: İsa Arslan