- Araştırmacılar, Doro Nawas Dağlarında yer alan hayvan ayak izi oymalarından hayvanların türünü, cinsiyetini, yaş grubunu ve oymanın hayvanın hangi bacağına ait olduğunu tespit edebildi.
- Kaya galerisinde yer alan insan ayak izlerinin sayısı benzer alanlara göre daha fazla ve ayak izlerinin çoğu gençlere ait.
- Bu özel gravürler, yaklaşık 50.000 yıl önce başlayan Geç Taş Devrinden kalmakta.
Namibya’nın batısındaki Doro Nawas DaÄŸlarında yer alan hayvan ayak izi oymaları oldukça sıradışı. Sanatçılar, izleri doÄŸru bir ÅŸekilde tasvir ettikleri için ayak izlerinin temsil ettiÄŸi hayvanlar hakkında pek çok yararlı bilgi ortaya çıkabilir.
Almanya’daki Heinrich Barth Enstitüsü ve Erlangen-Nürnberg Ãœniversitesi ile Namibya’daki Nyae Nyae Koruma Kurumundan bir ekip, Kalahari bölgesinden izleme uzmanlarıyla birlikte çalışarak toplam 513 oymayı inceledi. Uzmanlar bu izlerin %90’ından fazlasının türünü, cinsiyetini, yaÅŸ grubunu ve hatta oymanın hayvanın hangi bacağına ait olduÄŸunu tespit edebildi.
Hayvan ve insan ayak izleri genellikle tarih öncesi mağara sanatında yer almakta. Ancak net olmayan şey, eski sanatçıların neden bu izleri kayda almak istedikleri.
Bir görüşe göre bunlar bir eğitim aracı olarak kullanılmış olabilir. Ancak bazı gravürlerin yerleri, yerleştirildikleri yükseklik ve mağaraların genel karanlığı, ideal sınıflar oluşturmayacakları anlamına geliyor. Araştırmacılar, bu kaya oymaları için mantıklı bir hipotez bulamadı.
Yerli halkın sunduğu uzmanlığın, arkeolojik kazılarda bulunan sırların açığa çıkarılmasında hayati önem taşıdığı açık. Burada görüşlerine başvurulan izleme uzmanlarının hepsi geçmişte antik kaya sanatı üzerine başka çalışmalarda da yer almış.
Uzun zaman önce oymacılar zürafalar, gergedanlar ve leoparlar da dahil olmak üzere belirli hayvan türleri için özel tercihler göstermişler ve gençlerden ziyade yetişkinleri ve dişilerden ziyade erkekleri tasvir etmeye meyletmişlerdir.
Kaya galerisinde yer alan insan ayak izlerinin sayısı benzer alanlara göre daha fazla ve çoğu gençlere ait. Ayrıca evcil hayvanların ve sürüngenlerin yokluğu da alışılmadık bir durum.
Tüm bu keşifler, sanatın kendisinin doğruluğu ve onu kataloglamak için kullanılan yerel uzmanlık sayesinde mümkün oldu.
Bu özel gravürler, yaklaşık 50.000 yıl önce başlayan Geç Taş Devrinden kalmakta. Bazıları hâlâ bölgede yaşayan hayvanların kayıtları olsa da, diğer canlılar artık orada değil ve araştırmacılara bölgenin ikliminin zaman içinde nasıl değişmiş olabileceğine işaret ediyor.
Oymacıların kendileriyle konuşmadan mağara sanatını yorumlamak zor olsa da bu tasvirler bize geçmişe açılan paha biçilmez bir pencere sunarak insanlar ile hayvanların bir zamanlar nasıl bir arada yaşadığına dair fikir veriyor.
AraÅŸtırmacılar, “Bu çalışmada incelenen özellikler bir arada ele alındığında, izlerin karmaşık anlamlarla donatıldığına iÅŸaret ediyor.” diye yazıyor.
Araştırma PLOS ONE dergisinde yayımlandı.
Derleyen: Burçin Bağatur