- 2011 yılında yapılan bir anket, 16-22 yaş aralığındaki gençlerin çoğunun teknolojiye bırakmaktansa koku alma duyularını kaybetmeyi tercih ettiğini gösterdi.
- Weizmann Bilim Enstitüsünden araştırmacılar, koku alma yetisi olan bireylerin daha fazla inhalasyon yaptığını ve bu durumun sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini vurguladı.
- Koku kaybının, özellikle yaşlılar için ölüm riskini artırabileceği ve mental sağlık ile bilişsel işlevler üzerinde etkili olabileceği belirtildi.
2011 yılında yapılan bir anket, 16 ila 22 yaşları arasındaki genç yetişkinlerin yarısından fazlasının teknolojiyi bırakmak yerine koku alma duyularından vazgeçmeyi tercih ettiğini ortaya koydu ve bu da koku alma duyusunun sıkça göz ardı edilen yönünü vurguladı.
Weizmann Bilim Enstitüsünden araştırmacılar, koku alma yetisi olan bireyler ile anosmi (koku kaybı) yaşayanlar arasındaki burun hava akışını ölçen bir çalışma gerçekleştirdi. Bulgular, koku alma yetisi olan bireylerin her saat ortalama 240 ekstra nefes alarak önemli ölçüde daha fazla inhalasyon (havanın burun veya ağız yoluyla akciğerlere alınması) yaptığını gösterdi. Bu da anosmiyi %80’in üzerinde bir doğrulukla teşhis etmeye yardımcı oluyor.
Araştırma, kokunun hayatımızdaki kritik rolünü, özellikle sağlık ve güvenlikle olan bağlantısını vurguluyor. Koku kaybı, COVID-19 gibi enfeksiyonlardan sonra sıkça yaşanabiliyor ve bu durum yemek yeme zevkini azaltıyor; bozulmuş yiyecekleri veya gaz kaçağı gibi tehlikeli durumları tespit etme yetisini engelliyor ve böylece özellikle yaşlılarda ölüm riskini artırıyor. Çalışma, koku algısıyla bağlantılı nefes alma düzenlerindeki ince değişikliklerin genel sağlık üzerinde daha geniş etkileri olabileceğini öne sürüyor.
Çalışmaya katılanlar, hava akışını izleyen cihazlar taktı ve koku alabilenlerin her nefeste çift veya üçlü zirvelerle karakterize edilen benzersiz inhalasyon desenleri sergilediğini ortaya çıkardı. Bu davranışın kesin amacı belirsizliğini korusa da nefes almayla ilişkili potansiyel fizyolojik ve psikolojik etkiler hakkında ipuçları veriyor. Bu durum, koku kaybının mental sağlık ve bilişsel işlevleri nasıl etkileyebileceği konusunda sorular ortaya çıkarıyor çünkü nefes alma desenleri beyin aktivitesiyle yakından ilişkili.
Gelecek araştırmaların, özellikle anosminin nüfusun tahminen %15’ini etkilediği düşünüldüğünde bu solunum davranışlarını ve sağlık üzerindeki etkilerini daha derinlemesine incelemesi teşvik ediliyor.
Derleyen: Eliz Canyurt