Amazon’un yüz tanıma sistemiyle donanmış devasa polis veri tabanları hem sömürülen çocukların hem de rıza gösteren seks işçilerinin çevrim içi seks reklamlarını topluyor. Ancak polisler kitlesel gözetleme cihazları kullansa bile seks işçilerini ve kaçakçılık kurbanlarını güvende tutamayıp başarısız olabilecekleri tespit edildi.
Bir haftayı aşkın bir süredir kayıp olan 14 yaşındaki Jessie (gerçek ismi değil), Ohio’da bir benzin istasyonuna yakın bir motelden ailesini arayıp birlikte kaçtığı adam tarafından terk edildiğini ve kurtarılmaya ihtiyacı olduğunu söyledi. Polisler gittiğinde onu motelin ucuz ve şatafatlı bir odasında buldular.
Bir hafta önce, memurlar Jessie’yi bulmaya çalışırken, kızın telefon numarasını almışlardı. Bu numarayı amacı Amerika’daki çocuk istismarını azaltmak olan, 2016’da Marinus Analytics tarafından piyasaya sürülen Spotlight’a yüklediler. Spotlight, Jessie’nin numarasını içeren reklamları araştırdı. Çocuğun bir yatakta çıplak fotoğrafları olduğu bulundu. Kanıtların sunulduğu kurban, Snapchat’te 28 yaşındaki suçlu Nicolas Cochran ile nasıl tanıştığını açıkladı. Cochran, onu kendisiyle ve daha sonra en az 12 kişiyle seks yapmaya ikna etmişti. Daha sonra polise suçlarını itiraf etti ve 2020 yılında, insan ticareti ve reşit olmayan birine karşı cinsel suç işlediği için 42 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Spotlight bu alanda tek veritabanı da değil, polisler aynı zamanda Spotlight’ın rakipleri olan Traffic Jam ve TellFinder’ı da kullanıyor. Bu veri tabanlarını telefon konumu izleme ve sayısız diğer gözetim araçlarıyla birleştiren Amerikan polisleri, seks ticareti üzerinde uygulayabilecekleri geniş bir casusluk aparatına sahip.
Kolluk kuvvetleri, en temel işlevini yerine getirmek için ellerindeki bu fırsatı kullanmalı ve sömürülen vatandaşları zarardan korumak için en iyisini yapmalı. Ancak bazı durumlar, polislerin bir insan ticareti mağduru buldukları durumlarda bile, bir faaliyet göstermediğini, kadınları uzaktan izleyip tehlike altında olduklarında devreye girmediklerini gösteriyor.
Forbes’a gönderilen bir açıklamada, Thorn CEO’su Julie Cordua, Spotlight’ın çocuk seks kaçakçılığını araştıran memurlarla sınırlı olduğunu söyledi. Cordua, “Kolluk kuvvetleri, Spotlight ile soruşturma süreçlerinde % 60’ın üzerinde zaman tasarrufu sağladıklarını ve bu aracı kullanarak 21.000’den fazla çocuğun tespit edildiğini bildirdi” dedi.
TellFinder üreticisi Uncharted Software’in insan ticaretiyle mücadele girişimleri direktörü Emily Wyatt, şirketin kolluk kuvveti kullanıcılarını dikkatle incelediğini ve yalnızca insan ticaretini soruşturma yetkisine sahip olanların kayıt almasına izin verildiğini söyledi. Aracın bu tür kullanım durumlarıyla nasıl sınırlandırılabileceği konusunda ayrıntılı bilgi vermeyi reddetti ve bunun özel bir bilgi olduğunu söyledi.
Marinus, birden fazla soru talebine cevap vermedi. Web sitesinde, kayıp kişileri ve seks kaçakçılarını bulmak dışında AI ve yüz tanıma kullanımları konusunda “temkinli” olduklarını dile getirdi. Şirket, “Seks işçiliğinin yasallığı ne olursa olsun, organize suç, insan kaçakçılığı ve kayıp kişiler konuları odak noktamız olmaya devam ediyor.” dedi.
Bu haftanın başlarında, Georgetown Law’daki Gizlilik ve Teknoloji Merkezi, herhangi bir cezai soruşturmada güvenilir bir araç olarak yüz tanıma için bilimsel bir doğrulama olmadığını söyleyen bir araştırma raporu yayımladı.
Raporun yazarlarından Meg Foster, “Başlangıçta insan kaçakçılığıyla mücadele gibi dar bir amaca hizmet etmeyi amaçlayan teknoloji, özellikle teknoloji yaratıcıları ve kolluk kuvvetleri arasındaki bu özel ve hayırsever ortaklıkların gözetimi olmadığında, kitlesel gözetim için bir araca kolayca dönüşebilir.” dedi.
Seks işçisi savunucusu D’Adamo, Spotlight tipi teknolojiyle birleştirilen yüz tanımanın insanların bedensel özerkliği için bir tehdit olduğunu belirtti. “Yüz tanıma teknolojisinin yayınlanması ve sisteme bağlanması büyük bir sorun. Bu kesinlikle hükümetin aşırıya kaçmasıdır.” diye ekledi.
Uluslararası Af Örgütü’nde yapay zekâ ve insan hakları konusunda araştırmacı ve danışman Matt Mahmoudi’ye göre, şirketler araçlarının kullanımını meşrulaştırmak için “ahlaki bir anlatı” kullanıyor. Ancak, bu tür istilacı bir gözetimin pratikte nasıl kullanıldığına dair kontrol olmazda, başlangıçta amaçlanandan daha kötü niyetli kullanımlara sokulabilirler.
Derleyen: Ceren Korkmaz