Deniz seviyesindeki veya Everest Dağı’nın tepesindeki birinden daha yavaş veya daha hızlı yaşlanmak mümkün olabilir mi?
Einstein’ın genel görelilik kuramı, bir asırdan fazla bir süre önce insanlığın evren anlayışını değiştirdi ve o zamandan beri bilim adamları, zamanın istikrarlı akışının sabit olmaktan çok uzak olduğunu keşfettiler. Genel göreliliğin akıldan çıkmayan bir çıkarımı ise; zamanın dünyadaki her tepesinde, aşağıda olduğundan daha hızlı geçmesi.
Bu olgu, bir nesne Dünya’ya ne kadar yakınsa, yer çekimin etkilerinin o kadar güçlü olması nedeniyle gerçekleşir. Ve genel görelilik kuramı; yer çekimini uzay ve zaman bükülmesi olarak tanımladığından, yer çekiminin daha az etkiye sahip olduğu Dünya’dan daha yükseklerde ve daha uzak mesafelerde zamanın kendisi daha yavaş hareket eder. Yani, yer çekimi alanından daha uzaktaki tüm nesneler için zaman aslında yavaş akar. Bu, yüksek rakımlarda yaşayan insanların, deniz seviyesinde uzay-zamanda ağır ağır ilerleyenlere göre biraz daha hızlı yaşlandığı anlamına geliyor.
James Chin-wen Chou “Yer çekimi, göreceli olarak bizi daha yavaş yaşlandırıyor. Herhangi bir kütleli nesnenin yanında olmayan birine kıyasla, çok küçük miktarda daha yavaş yaşlanıyoruz.” dedi.
NIST’e göre, deniz seviyesinden 8.848 metre yükseklikte olan Everest Dağı’nın zirvesinde 30 yıl oturacak olsaydınız, aynı 30 yılı deniz seviyesinde geçirmiş olan birinden 0,91 milisaniye daha yaşlı olurdunuz.
NIST araştırmacıları, dünyanın yüzeyinin yalnızca 0,008 inç (0,2 milimetre) üzerinde bile zamanında daha hızlı çalıştığını göstermek için en hassas atomik saati kullandılar.
Andrew Norton, “Kütlesi olan her şey uzay-zamanı etkiler ve bozar. Bu da uzayın bükülmesine ve zamanın genişlemesine neden olur. Etki gerçek ve ölçülebilir ancak günlük durumlarda ihmal edilebilir.” dedi.
Bununla birlikte günlük olmayan durumlar söz konusu olduğunda kütle çekimsel zaman genişlemesi olarak da bilinen bu olgu karmaşık bir hal alabilir. Norton’a göre, dünyayı 20.186 kilometre yükseklikte çevreleyen GPS uydularının, 24 saat boyunca saatlerinin buradaki saatlerden 45,7 mikrosaniye daha hızlı çalıştığı gerçeğine göre ayarlanması gerekiyor.
Sonuç olarak, yer çekimi bizi daha yavaş yaşlandırsa da bu sadece milisaniyelerden ve deniz seviyesinde olmaktan ibaret, yaşlanmamaya karşı bir çözüm değil.
Derleyen: Beyza Keleş