NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu (JWST) tarafından çekilmiş erken bir gök adanın ilk görüntülerini tarayan Cornell Astrofizik ve Gezegen Bilimleri Merkezi astronomları, şans eseri bir keşfi ortaya çıkardı.
Astronomların çalışmalarındaki ilk odak noktaları ve kızılötesi gözlemevinin hedefi, erken evrendeki en parlak tozlu, yıldız oluşturan gök adalardan biri olan SPT0418-47’ydi. Geçtiğimiz sonbaharda aktarılan ilk JWST verilerine daha derinlemesine bakıldığında, şans eseri bir keşif ortaya çıktı. Daha önce ön plandaki gök adanın ışığının arkasına gizlenmiş olan ve 1,4 milyar yaşında olarak tahmin edilen bir eş gök ada bulundu. Genç yaşına rağmen şaşırtıcı bir şekilde birden çok yıldız nesline ev sahipliği yapmış gibi görünen bir eş gök ada astronomların oldukça ilgisini çekti.

Güçlü emisyon çizgilerinin moment 0 haritası ve spektrum parçacıkları. Her güçlü çizgi(ler) için, mercekten çıkarılmış, süreklilikten çıkarılmış moment 0 haritası, Şekil 1’deki ile aynı işaretli bölgelerle birlikte ilk satırda gösterilmektedir. Spektrum parçacıkları ikinci satırda, üç bölgeye entegre edilmiş olarak gösterilmektedir. Spektrumlar görüşe yardımcı olmak için dikey olarak kaydırılmıştır ve sıfır taban çizgisi ince siyah bir çizgi ile gösterilmiştir. Yeşil kesikli çizgi, çizgiye veya çizgi ilişkilerine Gauss uyumu artı yerel sürekliliğe doğrusal uyumu gösterir. Spektrumun etiketleme stili ve rengi Şekil 1 ile aynıdır.
Veri analizine öncülük eden astronomi doktora öğrencisi Bo Peng, konu hakkında şu açıklamalarda bulundu: “JWST, bu sisteme bakış açımızı değiştiriyor ve erken evrende yıldızların ve galaksilerin nasıl oluştuğunu incelemek için bizlere yeni alanlar açıyor. Bu galaksinin metal açısından oldukça zengin olduğunu keşfettik. Bu sonucu hiçbirimiz beklemiyorduk.”
Peng, JWST’nin NIRSpec cihazından gelen görüntülerin her bir pikseline gömülü spektral verileri araştırırken, halkanın içinde ikinci bir yeni ışık kaynağı belirledi. NIRSpec, James Webb Uzay Teleskobu üzerinde uçan dört bilimsel aletten biri.

JWST, ilk yıldızlardan ve galaksilerden gelen kızılötesi ışığı gözlemleyerek evrenin kökenleri hakkında daha fazla bilgi almak için geliştirildi.
JWST’nin kızılötesi görüşünün gücünün bir kanıtı olan sekiz ila 16 kat daha sönük olmalarına rağmen bu iki yeni kaynağın halkayı oluşturmaktan sorumlu ön plandaki aynı gök ada tarafından kütleçekimsel olarak merceklenen yeni bir gök adanın görüntüleri olduğunu belirledi.
Işığın kimyasal bileşiminin daha ayrıntılı analizi, hidrojen, nitrojen ve kükürt atomlarından gelen güçlü emisyon çizgilerinin benzer kırmızıya kaymalar gösterdiğini doğruladı.
Kırmızıya kayma, uzaydaki yıldızlar veya galaksiler gibi nesnelerden saçılan ışığın, bize ulaşana dek daha uzun, dolayısıyla daha kırmızı renklere karşılık gelen dalga boylarına kaymasına verilen isim olarak bilinir.
Araştırmacılar, JWST tarafından gözlemlenen kırmızıya kaymalarla yakından eşleşen bir iyonize karbon emisyon çizgisi buldular.
Ekip, SPT0418-SE olarak adlandırdıkları eşlik eden gök adanın halkanın 5 kiloparsek yakınında olduğunu tahmin ediyor. Bu yakınlık, galaksilerin birbirleriyle etkileşime girmek zorunda olduklarını ve hatta potansiyel olarak birleşeceklerini düşündürür. Bu durum ise, erken galaksilerin nasıl evrimleşmiş olabileceğinin anlaşılmasına katkıda bulunan bir gözlem.
Peng, “Bu verilerde keşfedilecek daha çok şey var.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Derleyen: Tuğba Akkesen





