İnsanlar olarak köpeklerin ne kadar gelişmiş koku alma duyuları olduğunu ve ne kadar iyi eğitilebileceklerini biliriz. Peki ya diğerleri? Sadece köpekler değil, solucanlar vr hatta karıncalar bile COVID’den tüberküloza kadar hastalık belirteçlerini tespit etmek için eğitilebilirler.
İşte bu hayvanlar ve inanılmaz yetenekleri hakkında bildiklerimiz:

Çalışkan Karıncalar
Avrupa’da yaygın olarak bulunan ipeksi karınca Formica Fusca’ya idrardaki meme kanseri kokusunu tanıması öğretilebilir.
Fransa’daki Sorbonne Paris Nord Üniversitesinde Proceedings of the Royal Society B’de yayımlanan araştırma, karıncaların insan meme kanseri tümörleri taşıyan farelerden alınan idrar kokusunu sağlıklı farelerden ayırt etmeyi öğrenebildiklerini gösteriyor.
Karıncalar ve diğer hayvanlar, çeşitli uçucu organik bileşikleri (Volatile Organic Compounds – VOC) algılayarak hastalık belirtilerini tanırlar. Bu kimyasallar çeşitli şekillerde üretilir ve dışarı verilen nefeste, terde, idrarda ve kanda bulunabilir. Hastalıklar, yaydığımız VOC’leri değiştirerek farklı bir koku yaymamıza neden olabilir.
Karıncalara kanser örneğinin yakınına şeker ödülü yerleştirilerek bu kokuyu aramaları öğretildi (Bu süreç edimsel koşullanma olarak adlandırılır). Şu anda Almanya’daki Max Planck Kimyasal Ekoloji Enstitüsünde doktora sonrası araştırmacı olan Başyazar Baptiste Piqueret, “Karıncaların hızına şaşırdık, sadece on dakikada bir karınca eğitilebilir.” dedi.
Bilim insanları, karıncaları eğittikten sonra onları tümörlü ve sağlıklı farelerden alınan idrar örnekleriyle bir petri kabına koydular. Karıncalar kanserli örneklerle yüzde 20 daha fazla zaman geçirdiler yani onlarla daha fazla ilgilendiler.
Karıncalar, kokuları oluşturan kimyasalları antenlerindeki koku reseptörleri ile alırlar. Sorbonne Paris Nord Üniversitesinde bir etolog olan çalışmanın ortak yazarı Patrizia d’Ettorre, kokunun karıncalar için ana iletişim biçimi olduğunu ifade etti. Fakat diğer kanser tespiti yapabilen hayvanlarda da sıklıkla görüldüğü gibi karıncaların da tam olarak hangi kimyasalları algıladıklarının bilinmediğini söyledi.
Piqueret, “Grup üyelerini vücut kokularını algılayarak tanırlar ve iletişim kurmak için karmaşık sinyallerden oluşan şaşırtıcı bir dizi halinde, genellikle çok küçük konsantrasyonlarda feromonlar salgılarlar. Ayrıca bu karıncalar sokmazlar. Alım ve bakımları da ucuz. Bu onları bu tür işler için mükemmel adaylar yapar.” dedi.

İnsanların Sadık Dostları: Köpekler
Bazı köpekler; cilt, göğüs, mide, bağırsak kanserleri, sıtma ve Parkinson hastalığı başta olarak insanlarda görülen bazı bulaşıcı hastalıklar da dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerini koklayarak tespit etmek üzere eğitilebilir. Geçmişte ABD’de eğitilen köpekler, Kaliforniya’daki bazı okullar ve Massachusetts’teki çeşitli yerlerdeki insanları COVID-19 için tarama alanında çalıştı.
Bunun yanı sıra Pennsylvania Üniversitesi Veterinerlik Okulundan Cynthi Otto’nun ortak yazar olduğu Prion dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre köpekler, geyik dışkısındaki hastalığı tespit etmek için de eğitilebilir. Araştırmacılar, köpeklerin muhtemelen bulaşıcı ajanın kendisini koklayarak onu ayırt edebileceğini düşünüyor.
Otto, “Bakteriyel enfeksiyonlara bakarak bazı pilot çalışmalar yaptık ve köpekleri bakterilerin kendisi konusunda eğitirsek köpeklerin enfekte deneklerden alınan örneklere yanıt verebileceğini gördük. Kanseri tespit etmedeki fark, köpeklerin tespit ettiği şeyin bağışıklık tepkilerinden veya başka bir şeyden kaynaklanan kokular ve vücudun kanser hücrelerine verdiği tepki ya da kanserin kendisi de olabileceğini düşünüyoruz fakat kesin olarak bilmiyoruz. Ayrıca birden fazla koku alabilecekleri gibi farklı köpekler farklı kokular alıyor da olabilir. Kokuların farklı gruplara ayrıldığı bir yumurtalık kanseri çalışmasında farklı köpekler farklı parçalara tepki verdi.’’ ifadelerini kullandı.
Bir İngiliz hayır kurumu olan Medical Detection Dogs ise köpekleri belirli bakterilerin içinde bulunduğu 28 hastalığı tespit etmeleri için eğitti.

Dedektif Fareler
2004 yılında Belçika’da kurulan ve kâr amacı gütmeyen APOPO’nun genel merkezinin bulunduğu Tanzanya en yüksek tüberküloz oranlarına sahip 30 ülkeden biri.
APOPO’nun iletişim müdürü Lily Shallom, bir araştırmada tüberküloza neden olan bakteri Mycobacterium Tuberculosis’e özgü bir koku skalası saptadıklarını söylüyor.
Karıncalar gibi sıçanlar da eğitim sırasında insan balgamında tüberküloz örneklerini belirlediklerinde bir yiyecek ödülü aldılar. Öyle ki, gerekli koku eğitiminden sonra söz konusu hayvanlar, alanında uzman kişilerin yedeği haline bile gelirler.
Kuruluşun Eğitim ve Yenilik Başkanı Cindy Fast, ‘’Her fare yaklaşık 20 dakikada yüzden fazla hasta örneğini tarar ve aynı işi bir araştırmacının tamamlaması dört gün sürer. Fareler zaten pozitif olarak tanımlanan bir örneği tanımladıklarında ödüllendirilirler. Ancak fare zaten negatif olduğu düşünülen bir numuneyi uyarırsa daha pahalı bir test kullanılarak değerlendirilmek üzere tekrar incelenir.’’ dedi.
APOPO’ya göre programın başlangıcından bu yana fareler, yerel sağlık klinikleri tarafından gözden kaçan 23.000’den fazla vaka tespit etti. Tüylü tanı uzmanlarıyla açıkça gurur duyan Fast, ortak sağlık kliniklerine kıyasla vaka tespitini yaklaşık yüzde 50 oranında artırdıklarını söylüyor.
COVID Testinde Arı Olmak
Sanki bal arıları bizim için yeterince çalışmamışlar gibi Hollandalı araştırmacılar, arıların COVID-19’a neden olan virüs SARS-CoV-2’yi algılamada iyi olduklarını gösterdiler.
Karıncalar gibi bal arıları da antenleriyle koku alırlar ve kokulara karşı son derece hassastırlar. Hollanda’daki Wageningen Bioveterinary Research laboratuvarındaki bilim insanları, yerel arıları aldılar ve onları sadece başları dışarı çıkacak şekilde, kanat ve vücut hareketi için yeri olan özel “arı tutucular” olan plastik kutulara koydular. Çeşitli örneklerden kokular verildi ve COVID-pozitif malzemelere yanıt olarak dillerini dışarı çıkardıklarında şekerli bir ödülle ödüllendirildiler.
Arılar da karıncalar gibi birkaç dakika içinde eğitilebilirler ve bir testi saniyeler içinde sonuçlandırabilirler.
Arıların SARS-CoV-2 ile enfekte olmuş örneklerde tam olarak ne algıladıkları henüz bilinmiyor. Araştırmacılar, geleneksel testlerin zor olabileceği uzak topluluklarda arıların yardımcı olabileceğini öne sürdüler.

Akıllı Solucanlar
Bir bal arısından daha küçük olan nematod Caenorhabditis elegans, laboratuvar araştırmalarında yaygın olarak kullanılan yaklaşık bir kum tanesi büyüklüğünde solucan benzeri bir canlı. Bizimkine çok benzeyen hastalık genlerine sahip. Bu da onu bilimsel çalışma için değerli bir model organizma haline getiriyor. Aynı zamanda şeffaf. Bu nedenle biyolojik süreçleri mikroskop altında kolayca görülebilir.
Organizmanın ayrıca kanser tespit etme yeteneğine sahip olduğu da saptandı. Bir Japon araştırması, bu nematodun pankreas kanseri hücrelerini tespit edebildiğini gösterdi. Ayrıca İtalyan araştırmacılar, nematodların meme kanseri hücrelerini tanıyabildiğini ortaya çıkardı. Her iki durumda da solucanlar, bazı durumlarda kanserli hücre içeren örneklere doğru hareket eder ve sağlıklı olanlardan kaçınır.
Derleyen: Nazlıcan Vatansever





