Royal Holloway, Londra Üniversitesi, Kent Üniversitesi ve New York Üniversitesi Langone Health’ten bilim insanları, yüz nakli yapılan bir hastanın yeni görünümünü nasıl kendi yüzü olarak benimsediğini ortaya koydu.
Bilim insanları, NYU Langone Health’in Hansjorg Wyss Plastik Cerrahi Bölümünde tedavi gören bir hastanın vakasını araştırdı. 28 aylık bir süre boyunca hastanın yüz naklinden önce ve sonra yüzünü tanıma durumu analiz edildi. Hastanın beyin tepkileri ve kendi yüzünü tanıma görevindeki performansı incelendi. Böylece, hastanın kendi yüzünü tanımada rol oynayan beyin ağları ve bunların zaman içinde nasıl değiştiği incelenebildi.
Bulgulara göre nakil öncesi hasta, yaralanmadan önceki görünüşüyle daha güçlü bir şekilde özdeşleşiyor. Ancak nakilden sonra, yeni görünümünü yavaş yavaş kendi yüzü olarak tanımaya başlıyor.
Araştırmacılar, öz kimliğin çeşitli yönleriyle ilgili olan beynin medial frontal korteksinin, ameliyattan sonraki 20 ay içinde hem yaralanma öncesi hem de nakil sonrası yüzleri için benzer aktivasyon gösterdiğini buldular.
Araştırmayı yöneten Profesör Manos Tsakiris, “Yüz naklinin ardından yeni bir yüzün kazanılması tıbbi bir gerçek olsa da, yeni bir kimlik deneyimi keşfedilmemiş bir psikolojik sonuçtur. Çalışmanın gelecekteki hasta bakımı üzerindeki etkisi önemli olabilir çünkü neredeyse tüm tıbbi durumlar, vücudumuzun psikolojik deneyiminde önemli değişikliklere neden olur. Bu değişiklikler kendi adımıza bir miktar adaptasyon ve güncellenmiş bir benlik duygusu gerektiriyor.” dedi.
Kent Üniversitesinden Dr. Ruben Azevedo ise, “Bu bulgular, beynimizin fiziksel görünümdeki değişikliklere nasıl uyum sağladığını ve kimlik duygumuzu nasıl etkilediğini vurguluyor. Daha da önemlisi, başarılı bir yüz naklinin tıbbi sonucunun, kişinin yeni görünümünün güncellenmiş bir şekilde tanınmasına nasıl yol açabileceğini göstermektedir.” dedi.
Yüz naklinin hastaların psikolojilerinde nasıl bir değişime yol açtığına ışık tutan çalışmanın gelecekteki hastalara yön göstermesi ümit ediliyor.
Derleyen: Deniz Akbulut