Oyuncu seçimleri yapan stüdyoların, önceden Twitter’da yaptıkları açıklamaları nedeniyle yaptıkları değişiklikler sürecin yetersiz bilgi ve araştırmayla yürütüldüğünü ortaya çıkarıyor.
Son dönemde Hollywood stüdyolarının oyuncu seçimlerinde Twitter arşivlerinin etkisi yaşanıyor.
Jack Dylan Grazer’ın “Ejderhanı Nasıl Eğitirsin”in yeniden çevriminde Hıçkıdık’ı canlandırmak için görüşmelere başladığı söylentilerine yanıt olarak, Grazer’ın eski kız arkadaşlarını fiziksel olarak taciz ettiğine dair iddialar ve ırkçı hakaretler kullandığı videolar ortaya çıktı.
Birkaç hafta önce de benzer bir durum daha ortaya çıkmıştı. Disney, “Lilo & Stitch”in uyarlamasında David Kawena’yı canlandıracağı bildirilen oyuncuyu, sosyal medya paylaşımlarında ırkçı hakaretler kullandığının ortaya çıkmasının ardından değiştirmişti.
Elbette bu kadar değil, daha önce yaptıkları nedeniyle benzer sonuçlarla yüzleşen pek çok oyuncu oldu. Jonathan Majors, F. Murray Abraham ve David Choe kadınlara yönelik davranışları nedeniyle eleştiri konusu oldular. Majors ve Choe söz konusu olduğunda, bu söylem ve eleştirilerin çoğu Twitter’da yer aldı. Sosyal medya platformu her zaman araştırmacı gazetecilerin yuvası oluyor; insanlar eski davranışlarına dair kanıtları bulup yeniden dağıtmaktan mutluluk duyuyorlar.
Ancak bunların yaşanması, stüdyoların oyuncuları üstünkörü geçmiş kontrolleri yapmadan mı seçiyor sorusunu da beraberinde getiriyor.
İddialara göre bu stüdyolarda inceleme uygulamaları yapılıyor ve hatta Ejderhanı Nasıl Eğitirsin ya da Lilo & Stitch’in uyarlamalarında bu iddiaların merkezinde yer alan oyuncuların hiçbirinin resmi olarak kadroya alınmadığı da ortaya çıktı.
Ancak görünen o ki bir projedeki oyuncu adayının ırkçılık ya da taciz yaptığına dair kanıtlar Twitter’da bir stüdyonun o oyuncuyla alakalı yaptığı araştırmalardan çok daha hızlı bir şekilde paylaşılıyor. Oyuncuların bir rol için ciddi bir şekilde değerlendirilmeden önce, sadece verimlilik adına, kapsamlı bir şekilde incelenmemesi mantıklı, ancak kesinlikle bir görüşmeden önce iyi bir geçmiş kontrolü yapılması şart.
Twitter veya bir Instagram profilinde gezinirken bile hakaret içerikli ifadeler kullanıldığı ortaya çıkabiliyorsa, milyar dolarlık bir stüdyo da proje öncesinde aynı sonuca daha kolay ulaşamaz mı? Kaldı ki geçmiş kontrolleri çoğu meslekte yaygınken, peki neden bu stüdyolar oyunculukta neden önem vermiyor.
Elbette, büyük Hollywood oyuncularının zaten tartışmalarla boğuşmalarına rağmen filmlerde rol almaları meselesi de var. Örneğin David Choe’nun bir kadına cinsel tacizde bulunduğuna dair açıklamaları çok iyi biliniyordu. Beef’teki rol arkadaşı ve baş yapımcısı Steven Yeun da bir keresinde aynı podcast’e konuk olmuş (aynı bölümde olmasa da) ve Choe’nun bir masözü kendisine cinsel eylemlerde bulunmaya zorladığına dair karanlık bir hikâye anlatmış, Yeun da Choe’nun yaptığı bir tecavüz şakasına gülmüştü. Brad Pitt ise eski eşi Angelina Jolie tarafından aile içi şiddetle suçlanmasına rağmen hiçbir şey olmamış gibi film endüstrisinde ilerlemeye devam ediyor.
Sosyal medyaların sayesinde artık pek çok insan bu konuları duyuyor ama sanat ve sanatçıyı ayırma ruhuyla bunları görmezden gelmeyi tercih ediyor.
Sonuçta Roman Polanski 13 yaşında bir çocuk da dahil olmak üzere çok sayıda kadına cinsel tacizde bulunmuş olabilir ama Piyanist’in gerçekten iyi olduğunu düşünebilirsiniz. Film yapan insanların iyi insanlar olup olmadıklarıyla ilgilenmek zorunda kalmak tamamen sizin vicdanınıza kalmış.
İşin can alıcı noktası, siz bunları umursamadığınızda stüdyolar da umursamıyor. Onlar para kazanmak için oradalar ve eğer yüksek profilli oyuncuları tacizci olursa, bu onlar için sorun değil. Hayranları, yasalar ya da onları işe alanlar tarafından kimse sorumlu tutulmadığında sorun daha da kötüleşiyor.
Twitter, insanların ünlülerin eksikliklerini, eylemlerini ve bazen de suç teşkil eden davranışlarını, onlarla olan parasosyal ilişkilerinin merceğinden dava ettikleri karanlık ve lanetli bir yer. Halbuki, bu o coğrafyanın bölgenin güvenlik güçlerinin görevi olması gerekiyor. Çünkü aksi halde oradaki tepkisizlik sonucunda aynı yolda devam etmekte gerçekten iyiler.
Sonuç olarak stüdyoların umursamazlığının nedeni biraz da olsa bizim suçumuz olduğunu kabul etmeli ve değişimi kendimizden başlatmalıyız. Sevdiğimiz yönetmen, aktör ve aktrislerin de insan olduğu ve toplumdan farkı olmadığını kabul etmeli, durumlara dair değerlendirmelerimizi buna göre yapmalıyız.
Derleyen: Onur Bedek