Genç ve orta yaşlı kadınları etkileyen bir kalp krizi riski olan spontan koroner arter diseksiyonu (SKAD) ile ilişkili yeni genler belirlendi.
Çalışma, Ulusal Sağlık ve Bakım Araştırmaları Enstitüsü (NIHR) Leicester Biyomedikal Araştırma Merkezi (BRC) ve Universite Paris Cite tarafından yürütüldü. Bununla birlikte Kanada, ABD ve Avustralya’daki dünya çapındaki ortaklar tarafından desteklendi. Bulgular 29 Mayıs’ta Nature Genetics dergisinde yayımlandı.
SKAD ya da spontan koroner arter diseksiyonu, koroner arter duvarında bir zedelenme veya kanama meydana geldiğinde kalbin bir kısmına giden kanın kesilmesi olarak bilinir ve bu durum kalp krizine yol açar. Diğer kalp krizlerinden farkı ise 60 yaşın altındaki kadınlarda görülmesi ve hamilelik dönemlerinde önde olması.
Günümüze kadarki süreçte SKAD hakkında çok az şey biliniyor. Genellikle aniden oluyor ve bu da o sırada önlenmesini imkansızlaştırıyor. Şaşırtan şey ise SKAD geçiren kişiler genellikle sağlıklı olma eğiliminde.
Araştırmacılar, Avrupa kökenli toplamda 1.917 SCAD vakası ve 9.292 kontrol içeren genetik bir ilişki meta-analizi sundu. SKAD riskini artıran 16 gen buldular. Belirlenen genler, hücrelerin ve bağ dokusunun bir arada tutulmasını belirleyen süreçlerle ve ayrıca doku içinde kanama olduğunda kanın pıhtılaşmasıyla ilgili süreçlerle ilgili.
İlginç olarak, yüksek SKAD riskli genlerin koroner arter hastalığı (KAH) genleri ile paylaşıldığı, ancak bunların ters etkiye sahip oldukları da bulundu. Bu durum, SKAD hastalarının KAH riskine karşı bir nevi genetik koruma altında oldukları anlamına geliyor. Paylaşılan tek risk faktörünün ise genetik yüksek kan basıncı olduğu bulundu.
Leicester Üniversitesinde Akut ve Girişimsel Kardiyoloji Doçenti ve çalışmanın başyazarı olan Dr. David Adlam, “Bu araştırma, bir kişinin SCAD geçirme riskini belirlemede rol oynayan birden fazla gen olduğunu doğrulamaktadır. Bu genler bize bu hastalığın altında yatan nedenler hakkında ilk önemli bilgileri vermekte ve gelecekte yeni tedavi yaklaşımlarına rehberlik edeceğini umduğumuz yeni araştırma alanları sağlamaktadır.” dedi.
Derleyen: Işık Arda Yardımsever