- Psychological Science dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, huşu duygusunun çocuklarda da cömertliği teşvik edebileceğini göstermekte.
- Estetik ve ahlakî bir duygu olan huşu, çocukları daha cömert yaparak toplumların gelişmesine yardımcı olmakta.
- Stamkou ve meslektaşları yaptıkları araştırma sonucunda, huşu duygusunu uyandıran filmlerden sahneler izlemenin, 8 yaşındaki çocukları diğer insanların refahına öncelik vermeye teşvik edebileceğini buldu.
Konser salonları, sinema salonları ve müzeler sanatın pek çok farklı formuna ev sahipliği yapar. Ancak hepsinin ortak noktası huşu duygularına (alçak gönüllülük), ilham verme potansiyeli. Bu alçak gönüllü bakış açısının yetişkinleri kendi sorunlarını bir kenara bırakıp başkalarının ihtiyaçlarına odaklanmaya motive ettiği biliniyor ve Psychological Science dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, huşu duygusunun çocuklarda da cömertliği teşvik edebileceğini göstermekte.
Eftychia Stamkou ve meslektaşları Eddie Brummelman, Rohan Dunham, Milica Nikolic (Amsterdam Üniversitesi) ve Dacher Keltner (California Üniversitesi, Berkeley), “Estetik ve ahlakî bir duygu olan huşu, çocukları daha cömert yaparak toplumların gelişmesine yardımcı olur.” diye yazdı. Araştırmacılar, “Çalışmamız, huşu uyandıran sanatın çocuklarda prososyalliği tetikleyebileceğini, hatta somut kaynakların onları bağışlamaya teşvik edebileceğini gösteriyor ve bu etkinin sosyal katılımla ilişkili fizyolojik süreçlerle uyumlu olduğunu gösteren ilk çalışma.” diye ekledi.
Stamkou bir röportajında, insanların kendilerini küçük hissettiren, benlik duygusunu daha geniş bir sosyal bağlam içinde konumlandırarak insanı alçaltan kavramsal veya fiziksel olarak büyük bir varlıkla karşılaştığında huşu duygusu yaşadıklarını açıkladı. Çocukların 5 yaşına geldiklerinde huşu duygusunun temel bir bileşeni olan benlik duygusunu geliştirdikleri tespit edildi, ancak yakın zamana kadar bunun huşu deneyimleme kapasiteleriyle nasıl bir ilişkisi olabileceği belirsizdi, diye devam etti.
Stamkou ve meslektaşları yaptıkları araştırma sonucunda, huşu duygusunu uyandıran filmlerden sahneler izlemenin, 8 yaşındaki çocukları diğer insanların refahına öncelik vermeye teşvik edebileceğini buldu.
İki çalışmadan ilkinde Stamkou ve meslektaşları, yaşları 8 ile 13 arasında değişen 159 çevrim içi katılımcıya, araştırmacıların önceki pilot çalışmalarında huşu, neşe veya tarafsızlık duygularını ortaya çıkardığı gösterilen üç film videosundan birini izletti. Videoyu izledikten sonra katılımcılar, nasıl hissettiklerini bildirdiler ve iki ek görevi tamamladılar. İlk görevde çocuklardan, bir üniversitenin yerel mülteciler için düzenlediği gıda kampanyasına ne bağışlandığını belirlemeye yardımcı olmak üzere bir elektronik tablodaki ögeleri saymaları istendi. İkinci görevde ise çocuklara, çalışmayı tamamladıkları için aldıkları ödülü (yakındaki bir müzeye bilet) mülteci bir aileye bağışlama ya da kendilerine saklama fırsatı sunuldu.
Huşu uyandıran videoyu izleyen çocuklar, neşe uyandıran klibi izleyen çocuklara kıyasla gıda bağışı için %50 daha fazla ürün saymayı tercih ederken, nötr klibi izleyen çocukların iki katından daha fazlası ürün saymayı tercih etti. Huşu uyandıran koşuldaki çocukların müze biletlerini bağışlama olasılığı da neşeli ve nötr koşullardaki çocuklara göre iki ile üç kat daha fazlaydı.
Stamkou ve meslektaşları, “Huşu duymaya yönlendirilen çocukların mültecilere yardım etmek için kendi kazançlarından vazgeçme olasılıkları daha yüksekti.” diye yazdı.
Araştırmacılar ikinci çalışmalarında, 384 çocuğun ruh halini tetikleyen videolar izlerken solunum sinüs aritmilerini (RSA) ölçtüler. RSA, parasempatik sinir sisteminin (PNS) bir parçası olan vagus sinirinin nefes alış verişimizi ve kalp atış hızımızı birbiriyle uyumlu olacak şekilde düzenlemesine verilen isim.
Önceki çalışmadan farklı olarak, huşu uyandıran videoyu izleyen çocuklar, neşeli veya nötr koşullardaki çocuklara kıyasla gıda bağışı için daha fazla ürün saymadı. Buna rağmen, çalışmaya katıldıkları için aldıkları ödülü mülteci çocuklara yönelik bir gıda kampanyasına bağışlama olasılıkları önemli ölçüde daha yüksekti.
Çocukların RSA’lerinin de huşu uyandıran videoya yanıt olarak arttığı, neşeli ve nötr videolara yanıt olarak azaldığı görüldü. Stamkou ve meslektaşları, bu bulguların, huşu deneyimlerinin duygu düzenlemeyi ve sosyal katılımı destekleyen PNS’deki aktiviteyi artırdığının tespit edildiği yetişkin katılımcılarla yapılan önceki araştırmalarla uyumlu olduğunu gözlemledi.
Araştırmacılar, “Huşu duygusunun bu fiziksel faydaları, bireylerin sosyal ilişkileri üzerinde aşağı yönlü sonuçlar doğurmakta.” diye yazdı.
Stamkou, yeni bulguların sadece 8 yaşındaki çocukların huşu deneyimleyebildiğini göstermekle kalmadığını, aynı zamanda daha fazla huşu uyandıran ortamlar inşa ederek çocuklarda prososyal davranışları teşvik etmenin mümkün olabileceğini açıkladı. Stamkou gelecekteki çalışmalarında, RSA gibi fizyolojik ölçümlerin daha da küçük çocuklarda huşu deneyimlerini ölçmek için nasıl kullanılabileceğini araştırmayı planlıyor. Stamkou, örneğin 1 veya 2 yaşındaki bir çocuğun huşu kavramını anlayamayabileceğini, ancak şarkı ve müziğe verdikleri tepkilerin daha önce hayal edilenden daha derin olabileceğini öne sürdü.
Derleyen: Serap Atabey