- Gelişmiş ülkelerde körlüğün önde gelen nedeninin üstesinden gelmeye çalışan araştırmacılar, retina hücrelerinin yeniden büyümesine yardımcı olmak için nanoteknolojiden yararlandı.
- Makula dejenerasyonu, birçok ciddi sosyal, hareketlilik ve zihinsel sonuçları olan bir tür merkezi görme kaybı.
- Çalışma, henüz insanlar üzerinde denenmedi.
Makula dejenerasyonu, hasarlı retina pigment hücrelerinin bir sonucu. Vücudumuz bu hücreler ölmeye başladığında onları büyütüp yenileyemiyor; bu nedenle bilim insanları, bu hücreleri ve içinde bulundukları zarı yenilemek için alternatif yöntemler araştırıyor.
Anglia Ruskin Üniversitesi biyokimyacısı Barbara Pierscionek, “Geçmişte bilim insanları, hücreleri düz bir yüzey üzerinde büyütürdü ki bu, biyolojik olarak uygun değil. Bu yeni teknikleri kullanarak hücre hattının iskeleler tarafından sağlanan 3D ortamda geliştiği gösterildi.” diyor.
Nottingham Trent Üniversitesi biyomedikal bilimcisi Biola Egbowon ve meslektaşları, bu 3D iskeleleri polimer nanoliflerle üretti ve iltihaplanmayı azaltmak için bir steroidle kapladı.
Ekip, erimiş bir polimeri yüksek voltajlı bir alandan fışkırtarak nanometre genişliğinde lifler üreten “elektrospinning” adlı bir teknik kullanarak iskeleyi yeterince ince tutmayı başardı.
Malzemenin su çekme kabiliyeti, hücrelerin iskeleye bağlanmasına yardımcı olan ve aynı zamanda büyümelerini teşvik eden şey. Ancak bu özellik, etki çok güçlü olduğunda, önceki araştırmalarda hücre ölümüyle de ilişkilendirilmişti.
Ekibin yeni formülasyonu, sistem retina laboratuvarı hücrelerinin büyümesini ve uzun ömürlülüğünü artırdığı; ayrıca onları en az 150 gün boyunca canlı tuttuğu için tam olarak doğru gibi görünüyor.
Yeni çalışma, bu yöntemin gerekli tek retina hücresi katmanını sağlıklı tutabildiğini ve diğer ortamlarda büyüdüklerinde bulunandan daha doğal bir şekilde işlediklerini gösteren biyobelirteçler ürettiğini gösterdi.
Bununla birlikte bu yaklaşımın makula dejenerasyonu olan insan hastaları tedavi etmek için ne kadar uygun olacağı konusunda hâlâ bilmediğimiz çok şey var. Zira bir petri kabında hücre yetiştirmek ile vücutta işleyen bir doku ikamesine sahip olmak arasında büyük bir fark var.
Egbowon ve meslektaşları makalelerinde şu uyarıda bulunuyor: “Bu durum, rejeneratif tıpta bu tür hücreselleştirilmiş iskelelerin potansiyeline işaret etse de insan dokusuyla biyouyumluluk sorununu ele almıyor.”
Ekibin sonraki adımları, canlı bir sistem içinde test edilmeleri düşünülmeden önce, iyi bir kan akışını sürdürebilmelerini sağlamak için önemli olan hücrelerin yönelimini araştırmak olacak.
Derleyen: Görkem Süner