- Artan kanıtlar, kanımızdaki mikroplastiklerin muhtemelen beyin-kan bariyerimizi geçebileceğini gösteriyor.
- Yapılan ön deneyler, ayrışmış mikroplastiklerin insan beyin hücreleri için taze olanlardan çok daha toksik olduğunu tespit ederek varlıklarının potansiyel zararlı etkilerini ortaya koyuyor.
Daegu Gyeongbuk Bilim ve Teknoloji Enstitüsü (DGIST) biyoloğu Sung-Kyun Choi, “Doğal ortamlarda açığa çıkan ikincil mikroplastikler, beyinde daha şiddetli bir enflamatuar tepkiye neden olduğundan mikroplastiklerin zararlılığının sonuçları özellikle endişe vericidir.” diyor.
Etrafımızı tamamen plastiklerle sardık. Kendimizi onlarla örtüyoruz, onlarla iletişim kuruyoruz, onlarla yemek yiyoruz, onlarla içeceklerimizi içiyoruz, onların içinde yaşıyoruz, onlarla seyahat ediyoruz ve bunları sürekli yapmaya devam ediyoruz.
Yağmur, rüzgar ve güneş ışığı gibi elementlere maruz kalan bu küçük parçalar, canlı bedenlere geri dönmeden önce şekil ve yapı olarak değişir. Doğmadan çok önce, yıpranmış plastik parçaların tozunu emeriz.
Önceki araştırmalar, yeni basılan plastiklerin beyin hücrelerimiz üzerindeki etkilerini test ederken, DGIST biyoloğu Hee-Yeon Kim ve meslektaşları, bunun yerine ayrışmış parçacıkların etkisini test etmeye karar verdi. Beynimizin bağışıklık hücrelerinin, mikroglianın, benzer boyuttaki “saf” olanlarla karşılaştırıldığında ayrışmış polistiren türevli mikroplastiklere nasıl tepki verdiğine yakından baktılar.
Yedi gün boyunca farelere yıpranmış mikroplastikler vermek, kanlarındaki iltihaplı parçacıkların seviyesini artırdı. Ayrıca beyinlerinde hızla artan bir hücre ölümü yaşadılar. Araştırmacılar, daha sonra laboratuvarda yetiştirilen insan mikrogliasındaki yıpranmış polistiren parçalarını karşılaştırdılar.
Beyin hücrelerinin yüzde 10 ila 15’ini oluşturan mikroglia, orada olmaması gereken nesneleri aramak için merkezi sinir sistemimizde devriye gezer. Beklenilen bir şekilde, ekip tarafından yapılan önceki araştırmalar, fare mikrogliasında biriken mikropartiküller buldu.
Kim ve meslektaşları, yıpranmış mikroplastiklerin besinlerin enerjiye dönüştürülmesinde yer alan proteinleri etkilediğini ve mikroglial hücrelerdeki ekspresyonlarını kontrol gruplarına ait hücrelere göre 10 ila 15 kat daha fazla artırdığını buldular. Ayrıca, beyin hücresi ölümüyle ilgili proteinlerin konsantrasyonlarını 5 kat artırdılar.
Ekip, bunun mikroplastiklerin güneş ışığına maruz kaldıktan sonra karşılaştığı değişikliklerle ilgili olabileceğinden şüpheleniyor. Polistiren, UV dalgalarını emerek plastiğin daha kırılgan ve parçalanmaya yatkın hâle gelmesine neden olur. Kim ve ekibi, yıpranmış polistirenin artan yüzey alanına ve değişmiş kimyasal bağlara sahip olduğunu buldu.
Tüm bunlar, beyin hücreleri tarafından artan bir enflamatuar tepkiye tekabül ediyor. Bu da eş değer dozlarda test edilen aşınmamış mikroplastikler tarafından üretilenden çok daha şiddetli bir tepkiye denk geliyor demek.
Choi, “Çevreye sızan plastiğin hızlandırılmış bir ayrışma sürecinden geçerek nörotoksik maddeler olarak hizmet edebilen ikincil mikroplastiklere dönüşmesiyle beyinde artan iltihaplanma ve hücre ölümüne yol açtığını ilk kez belirledik.” diye açıklıyor.
Sonuçlar şu ana kadar sadece laboratuvar koşullarında canlı farelerde ve insan doku örneklerinde gözlemlendi, ancak bu kirleticilerin beyin dokusuna ulaştıktan sonra bu kadar derin değişiklikler yapabilmeleri, beyin sağlığımızı etkilediklerini güçlü bir şekilde gösteriyor.
Deneyler, uzun vadeli mikroplastik birikimini hesaba katmak için küçük numune boyutlarına ve yüksek mikroplastik konsantrasyonlarına dayansa da araştırmacılar, şimdi bulgularını doğrulamak için zaman içinde çevresel koşulları daha iyi yansıtan daha fazla numune ve dozla daha uzun vadeli çalışmalar planlıyorlar.
Fosil yakıt şirketleri, iklim değişikliğine yanıt olarak yakıt kullanımındaki potansiyel azalmalar karşısında bu on yılda plastik üretimini daha da artırmak amacıyla milyarlarca dolar akıttığı için sonuçları yeterince erken belirlenmez.
Dahası, plastik üretimindeki bu patlama, kendi vergi mükelleflerimizin parasıyla devlet sübvansiyonları ile destekleniyor. Araştırmaların giderek daha fazla öne sürdüğü gibi sağlığımız tehlikedeyse; plastikleri üretme, kullanma ve imha etme şeklimiz de daha fazla dikkat gerektirmeli.
Derleyen: Ceren Korkmaz