- Araştırmacılar, Amazon’da binlerce yıl öncesine dayanan insan yerleşimine dair kanıtlar buldu.
- Amazon’un güneyinde, bir zamanlar on binlerce insana ev sahipliği yaptığı düşünülen bir bölgede plaza kasabasına ait izler tespit edildi.
- 10.000 ila 24.000 arasında yapının yüzyıllardır yaprak çöpü, tortu ve ormanlık alanın altında saklı olduğu söylenebilir. Bu da Amazon’un insanlık tarihinin %90’ından fazlasının analiz edilip raporlanması bir yana, henüz ortaya çıkarılmadığını gösteriyor.
Dünya üzerinde çok az bölge Amazon’un kalbi gibi bozulmamış bir çevre izlenimi vermekte. 6,7 milyon kilometrekarelik bir alanda neredeyse her toprak parçası, yaprak ve su birikintisi değişime meydan okuyan vahşi doğa ortamı ile dolup taşıyor.
Araştırmaya göre ağaç kökleri ve çürümekte olan bir bitki örtüsünün kapladığı toprak katmanı ve yeşillikler tarafından gizlenmiş, binlerce yıl öncesine dayanan insan yerleşimine dair kanıtlar var. Yeni yapılan bir çalışmada, Brezilya Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsünden bilim insanı Vinicius Peripato, 5.315 kilometrekarelik “LIDAR” verilerinde bulunan hafriyat izlerini inceleyen bir araştırma ekibine liderlik etti.
Işık tabanlı bir radar sistemi olan “LIDAR”, bir uçaktan yayılan lazer flaşlarının zamanlamasını kullanıp yeşillik, toprak ve diğer katmanların incelemesini yaparak yapılardaki varyasyonları haritalandırıp insanların el işçiliğini ortaya çıkarmakta. Bu teknoloji, tropik bölgelerdeki bitki örtüsü katmanlarını ayırarak gizli Maya Uygarlığı yerleşimlerini ve Amazon’un derinliklerinde uzun süredir terk edilmiş köylerin toprak işlerini ortaya çıkararak değerini defalarca kanıtladı.
Amazon’un orman örtüsünün altındaki zeminde yapılan bu son araştırma, Kolomb öncesi insan işgalinin izlerini ortaya koyuyor. Ekip, tek bir taramada toprakta daha önce tanımlanmamış, mimari kökenleri güçlü bir biçimde yer alan şekillerde, konum ve düzenlemede 24 bozulmaya rastladı.

Araştırma ekibi, “Güney Amazonya’da sağlamlaştırma yapılmış bir köy, Güneybatı Amazonya’da savunma ve tören alanları, Guyana Kalkanı’nda taçlı dağlar ve megalitik yapılar, Orta Amazonya ovalarında ise nehir kenarı alanları tespit ettik.” diyor.
Amazon’un güneyinde, bir zamanlar on binlerce insana ev sahipliği yaptığına inanılan ve Avrupa’daki yollarla bağlantılı bir bölgede plaza kasabasına ait izler tespit edildi.

Araştırmacılar güneybatıda, topraktan yapılmış geometrik motifler ortaya çıkardı. Potansiyel toprak işlerinin Amazon’un tamamına yayıldığı düşünülürse 10.000 ila 24.000 arasında yapının yüzyıllardır yaprak çöpü, tortu ve ormanlık alanın altında saklı olduğu söylenebilir. Bu da Amazon’un insanlık tarihinin yüzde 90’ından fazlasının, analiz edilip raporlanması bir yana, henüz ortaya çıkarılmadığını gösteriyor.
Bu eski gelişen toplumun izleri, Amazon ekosisteminin kendi yapısında da hâlâ varlığını sürdürüyor olabilir. Peripato ve ekibi, ortaya çıkarılan toprak işçiliği yapılan bir dizi alan da dahil olmak üzere yaklaşık 1.700 orman parçasında 79 ağaç türünün oluşumunu ve bolluğunu ölçtü. Bu flora türlerinin yarısından azı, Brezilya ceviz ağacı (Bertholletia excelsa) gibi eski yerleşim yerlerinin yakın bölgelerinde daha yaygınken yaklaşık dörtte biri, beklenenden daha az sayıdaydı. Toplamda, 79 türün 53’ünün ortaya çıkışı veya bolluğu bir şekilde insanların geçmişteki dağılımı ile ilişkilendirildi.
Amazon, el değmemiş vahşi doğadan ziyade, kontrolü yapılmamış bir bahçenin küçük bir parçaya dönüşmüş hâline benzeyebilir. Bu alanların fiziksel kalıntılarının izini sürmek, insanların ormanın yok olma riskini göze almadan bu büyüklükte ve çeşitlilikte topluluklar sağlamak için ormanı nasıl dönüştürdükleri hakkında bize daha fazla bilgi verebilir.
Söz konusu araştırma, Science dergisinde yayımlandı.
Derleyen: Burçin Bağatur