- Paul Crutzen’in 2000 yılında Meksika’da düzenlenen bir program da söylediği bir kelime, artık dünyanın tam merkezine yerleşti.
- Doğaçlama olarak ortaya atılan “antroposen” kelimesi, insanlığın etkileri ile sanayileşen Dünya’yı temsil ediyor.
- Crutzen bu yeni kelimesinin anlamını desteklemek için birçok belirtiden bahsetmişti: Muazzam derecede ormansızlaşma, dünyanın büyük nehirlerinde mantar gibi hızla çoğalan barajlar, aşırı avlanma, gübre kullanımıyla boğulmuş bir gezegenin nitrojen döngüsü, sera gazlarındaki hızlı artış.
Paul Crutzen, Şubat 2000’de Meksika’da düzenlenen uluslararası Jeosfer-Biyosfer Programında konuşmak üzere ayağa kalktı ve konuşmaya başlayınca insanların dikkati ona kesildi. O zamanlarda en çok atıfta bulunan bilim adamlarından biriydi. Ozon deliği, nükleer kışın etkileri gibi devasa ölçekli sorular üzerinde çalışmaktaydı.
Doğaçlama olarak ortaya attığı kelimenin tutması ve geniş çapta yayılması hiçte şaşırtıcı olmadı. Bu kelime “antroposen”di. Antroposen, insanlığın etkileri ile sanayileşmiş Dünya’yı temsil ediyordu ve buna yeni bir jeolojik çağ denmişti.
Antroposen, artık yaygın olarak kullanılan bir kelime. Ancak, Crutzen bunu ilk belirttiğinde hâlâ yeni bir öneriydi. Crutzen bu yeni kelimesinin anlamını desteklemek için birçok belirtiden bahsetmişti: Muazzam derecede ormansızlaşma, dünyanın büyük nehirlerinde mantar gibi hızla çoğalan barajlar, aşırı avlanma, gübre kullanımıyla boğulmuş bir gezegenin nitrojen döngüsü, sera gazlarındaki hızlı artış.
İklim değişikliğinin kendisine gelince, uyarı çanları eskiden beri çalıyordu. Küresel ortalama yüzey sıcaklıkları 20. yüzyılın ortalarından bu yana yaklaşık olarak yarım derece arttı. Ancak bu sıcaklıklar hâlâ buzul çağlarında olan buzullar arası evresi için normal görülüyor ve normal sınırları içerisindeydi. Ortaya çıkan pek çok sorun arasında iklim, yine de gelecek için bir sorun gibi görünüyordu.
2022 yılına gelindiğinde küresel sıcaklık yarım derece daha artmış, son dokuz yıl kayıtlarının tutulmaya başlandığı tarihten bu yana en sıcak yıl olmuştu. 2023’e gelindiğinde ise iklim rekorları yeni bir seviyeye ulaştı.
Eylül ayına kadar küresel ortalama sıcaklıkların, BM İklim Değişikliği Sözleşmesi tarafından Paris anlaşmasında belirlenen güvenli sınır olan 1,5°C’u aşması sadece 38 gün sürdü. Bu çok nadir görülen bir durumdu ve 2000’den önce böyle bir durum hiç kaydedilmemişti.
Sıcaklıklardaki bu sıçrama ile beraber, insanların yaptıkları diğer eylemlerde birleşince sıcak hava dalgaları, orman yangınları ve seller meydana gelmeye başladı. İklim değişikliği, Antroposen Dünya’da merkez sorun haline geldi.
Sıcaklıklardaki bu artış neden?
Kısmen de olsa insanların fosil yakıtları enerji ihtiyaçlarını karşılamak için harcaması ve bu kullanımın ardından ortaya çıkan sera gazlarındaki önlenemez artış sıcaklıkların artmasına neden oluyor.
Bunun sonucunda, gezegenimiz için ısıyı yansıtan bir ayna görevi gören deniz buzları eriyor. Başlangıçta Kuzey Kutbu’nda ve son iki yılda Antarktika çevresinde erimeler kaydediliyor. Karbondioksitten daha güçlü bir sera gazı olan metan gazının da 2006’dan bu yana çok yüksek derecede artması da bu erimenin bir sonucu.
Bu ısınmayla birlikte Dünya, yaklaşık 120.000 yıldır yaşanmayan iklim sıcaklıkları seviyelerine ve şu andakinden biraz daha sıcak olan son buzullar arası döneme geçti.
Bu ısınmanın Antarktika buzulları üzerinde oluşturduğu etkiler üzerinde yapılan bir çalışma, sıcaklık dalgasının okyanuslara yayılarak büyük kutup buz tabakalarının altını oyduğunu, önümüzdeki yıllarda deniz seviyesinin birkaç metre yükselmesini öne sürüyor.
Bu durumun jeolojik bir zaman ölçeğinde nasıl gerçekleşebileceğini görmek için antroposen merceğinden bakmamız gerekiyor.
Peki fosil yakıt çıkarlarının bu kadar güçlü bir şekilde temsil edildiği özel iklim değişikliği zirvesi bir fark yaratacak mı? Sonuç olarak, karbon emisyonlarının net sıfır seviyesine ulaşması ve bu seviyelerde sabitlenmesi bile çok önemli bir adım olabilir.
Derleyen: Davut Bulut