- Black Friday süresinde satın alınan ürünlerin %80 kadarının -ve sarıldıkları plastik ambalajların- ya çöpe atıldığı ya yakıldığı; en iyi ihtimalleyse düşük kaliteli geri dönüşüme gönderildiği öngörülüyor.
- 2020 yılında Birleşik Krallık’ta Kara Cuma (Black Friday) satışlarından kaynaklanan teslimatların 429.000 metrik tonun üzerinde sera gazı emisyonuna yol açtığı tahmin edilmekte ki bu miktar Londra’dan New York’a 435 sefer uçuşa eş değer.
- Uzun ömürlü onarılabilir ürünlerin yaygınlaştığı, yeniden kullanıldığı ve kaynakların korunduğu döngüsel bir ekonomik sistem, gereksiz atıkları önlemenin bir yolu.
Leeds Üniversitesinin yayımladığı rapor, Black Friday süresinde satın alınan ürünlerin %80 kadarının -ve sarıldıkları plastik ambalajların- ya çöpe atılacağını ya yakılacağını ya da en iyi ihtimalle düşük kaliteli geri dönüşüme gönderileceğini ve genellikle alınan ürünlerin çok kısa ömürlü olacağını söylüyor.
Malzeme ve Yapılar Profesörü Phil Purnell ve Döngüsel Ekonomi Araştırma Etki Araştırmacısı Dr. Anne Velenturf tarafından yapılan araştırmaya dayanan rapor şunu savunuyor: “Uzun ömürlü onarılabilir ürünlerin yaygınlaştığı, yeniden kullanıldığı ve kaynakların korunduğu döngüsel bir ekonomik sistem, gereksiz atıkları önlemenin bir yolu. Bu sistem aynı zamanda ham madde çıkarımı, denizlerdeki plastik kirliliği ve kullanım ömrü sorunları gibi kaynak israfının neden olduğu çevresel zararı da önler.
2020 yılında Birleşik Krallık’ta Kara Cuma satışlarından kaynaklanan teslimatların 429.000 metrik tonun üzerinde sera gazı emisyonuna yol açtığı tahmin ediliyor ki bu miktar Londra’dan New York’a 435 sefer uçuşa eş değer.
Population Matters tarafından yapılan bir anket, Birleşik Krallık’taki insanların yarısından fazlasının (%53) bir önceki aydan itibaren kendilerini Kara Cuma’da telefonlarını yükseltmeye teşvik eden en az bir reklam gördüklerini ortaya koydu. “We Don’t Buy It” kampanyalarının bir parçası olarak telefon perakendecilerine bir mektup yazıp Kara Cuma fırsatlarının bir parçası olarak telefon yenileme reklamlarını durdurmalarını ve bunun yerine müşterilerine telefon onarım programlarını tanıtmalarını istediler. Bunun nedeni, yenilenmiş bir cihazdan kaynaklanan 7,61 kg CO2 emisyonuna kıyasla 85,2 kg CO2 emisyonu üreten yeni bir akıllı telefon satın almanın çevresel maliyeti. Akıllı telefonların çevresel etkileri hakkında daha fazla bilgi için hazırlanan iCon raporuna buradan ulaşabilirsiniz.
Çevreyi etkileyen sadece yeni ürünler satın almak değil, aynı zamanda bu ürünlerin evinize teslimatı. Teslimat araçlarının sayısının 2030 yılına kadar %36 oranında artarak yaklaşık 7,2 milyon araca ulaşacağı ve bunun da 6 milyon ton CO2 emisyonu artışına yol açacağı tahmin edilmekte.
“Ertesi gün teslimat” vaadiyle artan hız ve kolaylık beklentilerimiz karbon emisyonlarındaki bu artışa neden oluyor. Hızlı teslimatları kolaylaştırmak için şirketler teslimattan önce ürün stoklarının tamamen dolmasını bekleyemiyor, bunun yerine genellikle yarı dolu kamyonlar göndermek zorunda kalıyorlar; bu da daha fazla teslimat, daha fazla trafik ve daha fazla emisyon anlamına geliyor. Bu eğilimi tersine çevirmek için tüketicilerin toplu olarak satın alma alışkanlıklarında daha sabırlı olması gerekiyor.
Hepimiz bir kargo paketini açtığımızda başka bir kutu ya da gereksiz ambalajla sarılmış bir dizi ürünle karşılaşmış ve fazla ambalajdan şikayet etmişizdir. Bu ambalaj israfı aynı zamanda karbon emisyonlarının en büyük nedeni ve dünya çapında sera gazı emisyonlarının %45’i online alışverişten kaynaklanmakta.
2021 yılında hazırlanan başka bir anket, Birleşik Krallık’ta alışveriş yapanların üçte birinden fazlasının karbon ayak izlerini dengelemenin ücretsiz teslimat kadar önemli olduğunu düşündüğünü ortaya koyarken alışveriş yapanların yaklaşık %40’ı, çevre dostu teslimat seçeneği sunan bir online perakendeciden alışveriş yapma olasılıklarının daha yüksek olduğunu belirtiyor.
Bazı kişilerin hayatları ve evleri ihtiyaç olmayan fazla eşyalarla dolu. Yeni ürünler almak yerine satın alımlarımızda dikkatli ve seçici davranarak ve sahip olduğumuz mevcut eşyaları onarmayı seçerek daha sürdürülebilir bir yaşam sağlayabiliriz. Bu süreçte 5R (refuse, reduce, reuse, repair & recycle) yani reddet, azalt, yeniden kullan, onar ve geri dönüştür adımlarını uygulayabiliriz.
Alışveriş yapmadan önce kendimize şu soruları sorabiliriz:
- Elimde hâlihazırda ne var?
- Bu yeni ürünü ne kadar kullanacağım?
- Ne kadar süre dayanacak?
- Nasıl üretildi?
- Buna gerçekten ihtiyacım var mı?
Bu soruların her birini sırayla düşünmek için zaman ayırmak, bir şeyi gerçekten satın almak isteyip istemediğinizi veya sadece bir reklam tarafından kandırılıp kandırılmadığınızı düşünmenizi sağlayacak.
Örneğin, bir ürünün çevresel etkileri önemseyen ve sürdürülebilir malzemeler kullanan bir şirket tarafından yapılıp yapılmadığını değerlendirebilirsiniz. Bazen daha çevre dostu ürünleri satın almanın daha pahalı olabileceğinin farkında olsak da ucuz ürünlerin talihsiz sonucu; genellikle çevreyi kirleten fabrikalarda üretilerek yüksek bir çevresel maliyete yol açmaları.
YEŞİL CUMA
Kara Cuma karşıtı Yeşil Cuma hareketi, toplumun alışveriş alışkanlıklarının olumsuz etkileri konusunda farkındalık yaratmak amacıyla 2015 yılında ortaya çıktı.
Yeşil Cuma, Kara Cuma ile aynı günde gerçekleşiyor ancak marka ve şirketlerin Kara Cuma’nın flaş satış fırsatlarına katılmamalarını; bunun yerine çevre dostu politikalarını benimsemelerini ve reklamlarını yapmalarını içeriyor. Örneğin IKEA, müşterilerin mobilyalarını tamir edilmek ve 2. el mobilya olarak yeniden satılmak üzere IKEA’ya geri satabildiği Buyback & Resell programını tanıttı.
Dış giyim markası Patagonia, 2020 yılında Black Friday kârının %100’ünü çevresel amaçlara bağışladı. Patagonia daha önce sürdürülebilir tüketiciliği teşvik etmek için ünlü Bu Ceketi Almayın reklamını yayımlamıştı. Giysileri onarmak ve yeniden kullanmak etkili bir çevreci politika; zira araştırmalar, giysilerin ömrünü 9 ay uzatmanın yeni ürün satın almaya kıyasla olumsuz çevresel etkiyi %20-30 oranında azalttığını gösteriyor.
Derleyen: Esin Özcan