- Sanal gerçeklik, istifçiler için uygulanan tedavi yöntemlerine dahil edilebilir gibi duruyor.
- Yapılan pilot çalışmalarda, katılımcıların evlerinin ve eşyalarının sanal düzeni, 3 boyutlu bir simülasyon oluşturmak için yüklenen fotoğraflarla beraber tedaviye eklendi.
- Çalışmanın baş yazarı, katılımcıların %78’inde, sanal gerçekliğin gerçek hayattaki atma oranını artırmaya yardımcı olduğunu belirtti.
İstifçilik, sanılandan daha yaygın bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Birçoğumuz her ne kadar bizim için önemli eşyaları saklıyor olsak da istifçiler için bu durum bir miktar çığırından çıkıyor. Evlerindeki eşyaların üzerlerine düşmesi sonucu hayatını kaybedenler bile oluyor. Riskin bu kadar ileri gitmesi fazla gibi görünse de bu hastalık en basitinden yangın, küf veya kemirgen istilası gibi durumlara yer açıyor.
Stanford Üniversitesindeki bilim adamları, istifleme bozukluğu olan bireylerin, dağınıklığı giderme hissini ve faydalarını deneyimlemesine yardımcı olmak için sanal gerçeklik teknolojisini kullanan yeni bir strateji araştırıyorlar.
Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesinde psikiyatri ve davranış bilimleri profesörü ve araştırmanın başyazarı olan Carolyn Rodriguez, “Bu, istifleme bozukluğu olan hastaların kendi evlerinin simülasyonlarında, değerli nesneleri bırakma pratiği yapmalarına olanak tanıyan ilk çalışma.” diyor.
Yapılan yeni pilot çalışma, Journal of Psychiatric Research’te yayımlandı. Çalışma, sanal gerçeklik başlığı ve el tipi kontrol cihazlarıyla desteklenen terapinin, istifçilik yapan kişilere, gerçek hayatta evlerini düzenlemeden önceki dağınıklığın bir simülasyonu kullanılarak sahip oldukları eşyaları ayrıştırma konusunda pratik yaptırdı. Rodriguez, “Biriktirme bozukluğunun temelinin eşyalara bağlanma ve bırakma güçlüğü içerdiğini biliyoruz, bu yüzden bu pratikleri yapmak bu araştırmada yer alan tedavilerden biri.” diyor.
Çalışma 16 hafta boyunca gerçekleştirildi. Çalışmanın tamamı istifleme bozukluğu tanısı alan katılımcıların, evlerinin sanal modellerine girerek, kendilerini bağlı hissettikleri eşyaları ayırma ve atma konusunda pratik yapmalarına olanak tanıdı. Katılımcıların evlerinin ve eşyalarının sanal düzeni, 3 boyutlu bir simülasyon oluşturmak için yüklenen fotoğraflarla gerçekleştirildi.
Rodriguez, katılımcıların %78’inde, sanal gerçekliğin gerçek hayattaki atma oranını artırmaya yardımcı olduğunu belirtti. Bu sonuç, özellikle çalışmaya katılanların, hastalığın yaygın görüldüğü 60 ila 73 yaş aralığında olduğu göz önüne alındığında oldukça iç açıcı görünüyor.
Teknoloji, aynı zamanda istifleme bozukluğu hastalarını, psikiyatristlerle daha rahat buluşturmaya da yardımcı olabilir. Örneğin, mevcut birçok istifleme tedavi protokolü, hastaya motivasyon ve eşyaları atma konusunda yardım sağlayan bir terapist için ev ziyaretlerini içeriyor. Bu tür bir yardım, terapistlerin seyahat kısıtlamaları veya hastaların başkalarının evlerine girmesine izin verme konusundaki çekingenliği nedeniyle çoğu zaman büyük zorlukları beraberinde getiriyor. Frost konuyla ilgili, “Sanal tedavi bu zorlukları ortadan kaldırabilir ve bu zor bozukluğu tedavi etme oranımızda önemli bir ilerleme sağlayabilir.” diyor.
Derleyen: Fatma Ebrar Tuncel