- Nükleer bir savaşın en hızlı etkisi, en azından hedef alınan belli bir bölgede bulunanlar için, bölgeyi yakma ve ardından çevre bölgelerde bulunanlar için radyasyon zehirlenmesi olarak karşımıza çıkıyor.
- Bilim insanları muhtemel bir nükleer savaş sonrasında çok sayıda insanın hayatını kurtarabilecek şaşırtıcı bir alternatif besin kaynağı olarak deniz yosununu işaret etti.
- Araştırmacılar yaptıkları bir çalışmada, nükleer savaştan dokuz ila 14 ay sonra Meksika Körfezi’nde ve Doğu sahil şeridinde ipler üzerinde yetişen geniş yosun dizilerinin hasat edilebileceğini ve 1,2 milyar insanın beslenmesine yardımcı olabileceğini buldu.
Bilim insanları, yıkıcı bir nükleer savaş sonrasında çok sayıda insanın hayatını kurtarabilecek şaşırtıcı bir alternatif besin kaynağı keşfetti. Deniz yosunu yıkıcı bir nükleer savaş sonrasında çok sayıda insanın hayatını kurtarabilir. Nükleer bir savaş gezegenimizi derin bir nükleer kışa sürükleyebilir. En kötü senaryoda, ABD ve Rusya (birlikte dünyadaki nükleer silahların yaklaşık %90’ına sahipler) arasında gerçekleşecek bir nükleer savaş, Dünya atmosferine 165 milyon tona kadar kurum yayarak yüzey sıcaklıklarını 9 santigrat dereceye düşürebilir ve küresel kalori üretimini %90’a varan oranlarda azaltabilir.
Ancak yeni bir çalışmada bilim insanları, nükleer savaştan dokuz ila 14 ay sonra Meksika Körfezi’nde ve Doğu sahil şeridinde ipler üzerinde yetişen geniş yosun dizilerinin hasat edilebileceğini ve 1,2 milyar insanın beslenmesine yardımcı olabileceğini buldu. Deniz yosunu çiftlikleri şu anda insanlar tarafından tüketilen gıdanın %15’inin yerini alırken aynı zamanda mevcut biyoyakıt üretiminin %50’sini ve hayvan yemi üretiminin %10’unu sağlayabilir.
Louisiana Eyalet Üniversitesi’nde oşinografi ve kıyı bilimleri profesörü olan Cheryl Harrison yaptığı açıklamada, “Ilımlı bir Hindistan-Pakistan nükleer savaşından sonra 2 milyardan fazla insan, bir ABD-Rusya nükleer savaşından sonra ise 5 milyar insan açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Dolayısıyla alternatif gıdaların araştırılmasına ihtiyaç var.” diyerek durumun önemini belirtti. Nükleer bir savaşın en hızlı etkisi, en azından hedef alınan bir bölgede bulunanlar için, bölgeyi yakma ve ardından çevre bölgelerde bulunanlar için radyasyon zehirlenmesi olarak karşımıza çıkıyor. Bu korkunç etkiler, ABD’nin 6 Ağustos 1945’te Japonya’nın Hiroşima kentine “Little Boy” atom bombasını atmasından bu yana biliniyor. Mevcut cephaneliklerdeki termonükleer bombalardan beş kat daha küçük olan bu tek bomba, beş ay içinde tahminen 140.000 kişinin ölümüne ve kentteki yaklaşık 90.000 binanın 60.000’den fazlasının yıkılmasına ya da ağır hasar görmesine neden olmuştu. Ancak küçük ölçekli bir nükleer savaşın bile potansiyel olarak en ölümcül sonucu tarım üzerindeki etkisi oluyor. “Nükleer kış” kıyamet senaryosunda, radyoaktif toz ve duman güneş ışığının önemli bir bölümünü engelleyecektir. Bu da sıcaklıkların düşmesine, dünyadaki mahsullerin çoğunun boğulmasına ve muhtemelen milyarlarca insanın ölümüne yol açabilecek küresel bir kıtlığa neden olacaktır.
Daha önceki bir çalışmada araştırmacılar, nükleer bir savaşın kıyamet gibi sonuçlarını modellemişlerdi. Şimdi ise bilim insanları, bazı insanların nasıl hayatta kalabileceğini araştırmak için, sıcaklıkların bu kadar hızlı düşmeyeceği ortamlarda (tropikal okyanuslar) ürün büyümesini modelledi.
“Okyanus ve genel olarak su, karadan daha yüksek özgül ısıya sahip. Su bu nedenle daha fazla ısı depoluyor ve ısınmasıyla soğuması daha zor oluyor. Radyatörlerin bu kadar iyi çalışmasının nedeni de bu. Radyatörler ısıyı depoluyor ve zaman içinde yayıyorlar. Dolayısıyla okyanus, yakıtın yüksek talep göreceği bir dönemde çok fazla ısıtmaya ihtiyaç duyacak olan karadaki seraların aksine, alternatif gıda üretimi için hedeflenecek harika bir yer.” diyor Harrison.
Bilim insanlarının modeli, yüzey sıcaklıkları düştükçe yosun çiftliklerinin sadece hayatta kalmakla kalmayıp gelişeceğini ve genişleyeceğini ortaya koydu. Bunun nedeni, daha soğuk havanın yüzey suyunu daha fazla batmaya zorlaması ve besin açısından zengin suyun derinlerden yukarıya doğru dolaşımını arttırması.
Araştırmacılar, deniz yosununda bulunan iyotun yüksek miktarlara çıktığında insanlar için zehirli olabileceğinden, çiftliklerde yetiştirilen yosunların kullanımının öncelikle dolaylı olması gerektiğini söyledi. Deniz yosunu ayrıca hayvanları beslemek ve biyoyakıt üretmek için kullanıldığında, hayatta kalan ekilebilir araziyi diğer ürünler için serbest bırakacaktır. Bu da onlarca yıl sonra iklim düzelmeye başlayana kadar insanların nükleer bir kışı atlatmasına yardımcı olabilir.
Ve yosun sadece nükleer bir kış durumunda kullanılmak zorunda değil. Deniz yosunları Büyük asteroit çarpmaları veya devasa volkanik patlamalar gibi küresel gıda sistemlerinde meydana gelen diğer aksaklıkların ardından da hayat kurtarıcı olabilir. Örneğin 1816’da Endonezya’daki Tambora Dağı’nın patlaması Kuzey Yarımküre’de mahsul kıtlığına ve gıda sıkıntısına yol açmış ve “Yazsız Yıl” olarak anılmaya başlanmıştı. Harrison, “Tarih boyunca, büyük patlamalar hem bölgesel hem de küresel olarak kıtlığa neden oldu. Her iki durumda da bu ani Güneş ışığı azalması senaryolarında kendimizi beslemek için bir plana ihtiyacımız var.” dedi.
Derleyen: Fatma Ebrar Tuncel