- “Akış” bir kişinin tamamen kendini kaptırdığı ve zaman ile dış kaygıları unuttuğu yoğun bir konsantrasyon durumu.
- Araştırmalar, akışın zihinsel ve kardiyovasküler sağlık üzerinde koruyucu etkileri olabileceğini öne sürse de mevcut veriler bu etkinin doğrudan neden-sonuç ilişkisini kanıtlamakta yetersiz.
- Nörotisizm ve genetik faktörler gibi üçüncü faktörlerin akış ve zihinsel sağlık üzerindeki etkilerini daha iyi açıklayabileceği düşünülüyor.
“Akış”, bir kişinin bir aktiviteye tamamen kendini kaptırdığı, zaman ve dış kaygılarla bağlantısını kaybettiği yoğun bir konsantrasyon durumu. Bu durum, genellikle zorluk ve beceri arasında denge kuran aktiviteler sırasında yaşanıyor ve artan verimlilik, kontrol, olumlu hislerle ilişkili. Araştırmacılar, akışın zihinsel sağlık üzerindeki potansiyel faydalarını araştırıyor.
Akış kavramının kökenleri, 20. yüzyılın başlarındaki Maria Montessori’nin “dikkat kutuplaşması” gibi fikirlere dayanıyor ancak modern anlayış, 1970’lerde psikolog Mihály Csíkszentmihályi tarafından geliştirildi. Araştırmalar, akış deneyimlerinin sıklığı ve bağlamının bireyler arasında farklılık gösterdiğini, genetik ve çevresel faktörlerden etkilendiğini gösteriyor.
Bu faktörler aktivitelerin doğası, dikkat dağıtıcı unsurlar ve zihinsel durumları içeriyor. Akışa yatkınlığın daha iyi zihinsel ve kardiyovasküler sağlıkla ilişkili olabileceği öne sürülüyor. Bu potansiyel faydalara rağmen mevcut araştırmalar, akışın zihinsel veya fiziksel sağlığı doğrudan iyileştirdiğini kesin olarak belirleyemiyor; bunun nedeni küçük örneklem büyüklükleri ve öz-bildirim verilerine dayanılması.
Bireysel eğilimler, genetik ve çevresel etkilerin birleşimiyle hem akış deneyimlerinde hem de zihinsel sağlık sonuçlarında rol oynuyor. Genler ve çevrenin bu deneyimleri nasıl belirlediği büyük ölçüde keşfedilmedi. Genetik yatkınlıklar veya erken çocukluk ortamları gibi faktörler, aynı anda hem akışa yatkınlığı hem de zihinsel sağlığı etkileyebiliyor, bu da doğrudan bir nedenselliği belirsiz kılıyor.
Nörotisizm, duygusal dengesizlik ve strese karşı duyarlılığı tanımlayan bir kişilik özelliği olarak hem akış deneyimlerini hem de zihinsel sağlığı etkileyebilecek ortak bir faktör oluyor.
Emma Gaston, yazarın ve Laura Wesseldijk’in gözetiminde, akış ve zihinsel sağlık arasındaki ilişkiyi araştırdı. İsveç hasta kaydından 9,300 kişinin verilerini kullanan çalışma, nörotisizm ve aile faktörlerinin akış ve zihinsel sağlık arasındaki ilişkiyi nasıl etkilediğini inceledi. Ayrıca, zihinsel sağlık sorunlarının akış deneyimlerini azaltıp azaltmadığı da araştırıldı.
Sonuçlar akışa yatkınlığın depresyon, anksiyete, şizofreni, bipolar bozukluk, stresle ilişkili bozukluklar ve kardiyovasküler hastalıklar gibi teşhislerde daha düşük riskle ilişkili olduğunu gösterdi, bu da akışın koruyucu etkisini destekliyor ancak, nörotisizm ve aile faktörleri dikkate alındığında bu ilişkiler, yalnızca majör depresyon ve (muhtemelen) anksiyete için geçerli kalıyor. Bu, ilişkinin düşünüldüğünden daha karmaşık olduğunu ve genetik gibi üçüncü faktörlerin bu ilişkileri daha iyi açıklayabileceğini gösteriyor. Mevcut araştırmalar, depresyon ve anksiyete riskini azaltmak amacıyla akış eğitiminin desteklenmesi için yetersiz.
Yine de akış durumuna girmek, anlık olarak kaygılardan uzaklaşmayı sağlıyor ve bu nedenle keyif aldığınız aktivitelerde kendinizi kaybetmek, en azından o an için faydalı oluyor.
Derleyen: Eliz Canyurt